Nesrin Cavadzade InStyle`da

Mesleğini oldukça ciddiye alan bir oyuncusun, biraz mesleğine olan tutkundan söz eder misin?
Başlangıçlara dair pek bir şey hatırlamam. Kendimi bildim bileli bir serüvenin içindeyim. Çok hayalperest bir çocuktum. Ama hayallerim sürekli değişkenlik gösteriyordu. Bir gün olmak istediğim kişiyi ertesi gün sıkıcı bulabiliyordum. Sanırım benim için her zaman en kötüsü tek bir “şey” olarak yaşamaktı. Yani tek bir kimlik tarafından ele geçirilmek. Başka başka kimlikler, başka başka insanlar olmak istiyordum. Oyunculuk buna fırsat veren bir araçtı. Bugün de hala öyle. Olmak istediğim kişiliklere bürünmemi sağlayan bir araç. 
Net karakter özelliklerine sahipsin. Seninle yıllardır çok kez röportaj için bir araya geldik, bu konuda istikrarlı olduğunu söyleyebilirim (Gülüyoruz)…
Genel olarak kendime bayılıyorum. Çok duygusal olduğum halde bu kadar güçlü olabildiğime şaşırıyorum. Zaman zaman kendi gücümden ürküyorum. Kendimde en çok değiştirmek isteyeceğim şey “samimiyet” olurdu herhalde. Bence samimiyet sanatla uğraşan herkesin önündeki en büyük engeldir. Pessoa da böyle düşünüyor. İnsanları kendim gibi sanma eğilimim var. Bir duyguyu bazen o kadar derin ve sarsıcı bir biçimde yaşıyorum ki geriye bir tek ölmek kalıyor. Ve herkes herşeyi aynı yoğunlukta yaşıyor sanıyorum. Bu büyük ve bedelini her an ödediğim bir yanılgı.  

İlgili Makaleler