Tasarımcı: Jonathan Simkhai

ROMANTİZM DOZU YÜKSEK TASARIMLARI VE ZANAATKARLIĞA VERDİĞİ ÖNEMLE YÜKSEK MODANIN BAŞARILI İSİMLERİ ARASINDA YER ALAN SIMKHAI İLE GÜNCEL KOLEKSİYONLARINI VE VİZYONUNU KONUŞTUK.

Röportaj: Eylül Solakoğu

Tekstil üreticisi olan ailesinin etkisiyle küçüklüğünden beri modaya ilgi duyan Jonathan Simkhai, pazarlama alanında çalışarak kazandığı tecrübeleri Parsons Tasarım Okulu ve Moda Teknoloji Enstitüsü’nde aldığı eğitimlerle pekiştirdi. Moda dünyasının en prestijli ödüllerinden CFDA/Vogue Fashion Fund’ın sahibi olmasından beş yıl sonra, 2010’da New York’ta kendi adını taşıyan markasını kurdu. Kadınların bir kıyafetten beklentilerini anlamak ve onlara kendilerini daha iyi hissettirmek misyonuyla çıktığı yolda bugün hazır giyimden abiye, plaj giyimi ve aksesuara uzanan geniş koleksiyon seçkisiyle emin adımlarla ilerliyor. Söz kendisinde…

Jonathan Simkhai’nın estetiğini hangi sözlerle anlatırsınız?

Anlayış kavramıyla ilerliyoruz. Kadınlara ustalıkla tasarlanmış kıyafetlerin formlarını nasıl şekillendireceğini, vücutlarındaki sevdikleri bölgelerin yanı sıra kimliklerini, güçlerini ve ruhlarını nasıl öne çıkaracağını göstermek DNA’mızda var. Bedenlerini ve cinselliklerini kendilerini en iyi hissedecekleri şekilde kutlamalarına yardım etmeyi amaçlıyoruz. Kendimize has, alışılmadık detaylar ve heykelsi silüetlerle güçlü ama abartıya kaçmayan görünümler oluşturmak için uğraşıyoruz.

Markanızı kurduğunuzdan bu yana tasarım anlayışınız farklı bir yöne evrildi mi?

Kadınları kutlamak ilk günden beri tasarım anlayışımın merkezinde yer aldı ve bu hiç değişmedi. Yine de, bu süreçte zanaatkarlık kavramına ve bu konuda kendimizi geliştirmeye giderek daha fazla odaklandık.

İlkbahar-Yaz 2022 koleksiyonunuzdan ve favori parçalarınızdan bahseder misiniz?

Reflections adını verdiğimiz yaz koleksiyonunda geçmiş ve gelecek, maskülen ve feminenlik, sertlik ve yumuşaklık gibi zıt kavramlara odaklandık. 60’ların uzay çağı ilhamlı koleksiyonları, 70’lerin toplumsal hareketlere odaklanan ruhu, 90’ların stil başkaldırısı gibi birçok dönemden referanslarla moda tarihini keşfe çıktık. Ben koleksiyondaki makrome parçaları çok seviyorum. ‘Scout’ elbise, ‘Ren’ büstiyer tişört ve bir örnek ‘Abby’ etek favorilerim arasında. Yaz sıcağında rahatça giyilebilecek, konforlu ve bir o kadar da şık parçalar yaratmaya odaklandık. Beklenmedik detaylar, markamızın alametifarikası olmaya devam ediyor.

Peki Sonbahar-Kış 2022 koleksiyonunuzun ilham kaynakları neler oldu?

Sonbahar-kış koleksiyonumuz oldukça neşeli ve oyuncu. Payetler, boncuklu püsküller, kristallerle bezeli parçaları sık göreceksiniz. Onlara vazgeçilmez unsurlarımız olan kesik detayları, boyanmış trikolar ve iç giyimden esintili parçalar eşlik edecek.Koleksiyonda Amerikalı heykeltraş Anne Truitt ve minimalist işlerinden fazlasıyla esinlendim. Bu ilhamım koleksiyonun modern, sade çizgisi, renk seçimleri ve el işi detaylarında fazlasıyla belirgin.

Jonathan Simkhai Spring 2022 Ready-to-Wear Fashion Show | Vogue   

Zanaatkarlık ve kumaş seçimleri sizin için çok önemli. Kendinizi bu alanda geliştirmenize hangi deneyimler yardımcı oluyor?

Tasarım süreci esnasında materyallerle ve üretim teknikleriyle yakın bir bağ kuruyoruz, böylece ortaya çıkan son ürünün üzerinde düşünüldüğü ve kalitesi belli oluyor. Keşfettiğimiz tasarım teknikleriyle zamansız parçalar yaratmayı seviyoruz. Yaratım aşamasının romantikliği, gerek hazır giyim gerekse aksesuar, her bir Simkhai parçasının üzerinde kendini hissettiriyor. Tüm bu süreçler beni geliştiriyor. Hazır giyim, mayo, gelinlik…

Birçok farklı alanda aktif bir tasarımcı olarak en çok hangisi üzerinde çalışmayı seviyorsunuz?

Yıllar içinde farklı kategorilerde geliştiğimiz için çok mutluyum. Mayo, denim, aksesuar… Her biri Jonathan Simkhai markasına bir şeyler katan, anlamlı alanlar oldu. Yine de hazır giyim her zaman favori tasarım alanım olacak. Modayı sevmemin en büyük sebebi bir giyim parçasının modunuzu, kendinize olan güveninizi tamamıyla yükseltebiliyor oluşu. Bu da bana göre hazır giyimde ifadesi ve etkisi daha belirgin olan bir unsur.

Vizyoner bir tasarımcı olarak gelişen teknolojilerin de etkisiyle modanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Teknolojinin modanın geleceğinde önemli bir rol taşıdığına şüphe yok. Ekibim bunu şimdiden keşfetmeye başladı bile, geçen şubat ayında New York Moda Haftası kapsamında Metaverse’te bir koleksiyon sergileyen ilk marka olduk. Çok çığır açıcı ve keyifl i bir deneyimdi. Bir kıyafetin güzelliğini ve komplikasyonlarını başka bir konsepte dönüştürmenin teknikleri hakkında çok şey öğrendik. Markamız için çok heyecan verici bir an da olsa Metaverse’ün henüz modanın ihtiyaçlarına tamamen cevap verebileceği noktaya ulaştığımızı düşünmüyorum. Daha yolumuz var, yine de yakında bunun da gerçekleşeceğine inanıyorum. 

İlgili Makaleler