Okuyucularımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?
Benim hikâyem 1971 İstanbul’unda başladı. Önce Özel Şişli Terakki Lisesi’ni ardından da erken yaşlardan itibaren ilgi duyduğum sanat eğitimi için Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirdim.
Üniversitenin disiplinli eğitimi, devam zorunlulukları ve projeleri arasında deneyim kazanmak için iş hayatında da yer almaya başladım ve okul sonrasında o dönemin önemli firmalarından birinde tasarım ve reklam halkla ilişkiler sorumlusu olarak profesyonel iş hayatına ilk adımımı attım. Bu ilk işin ardından devamlı yükselen kariyer yolumun devamı da geldi. Sektör devlerinin de aralarında olduğu birçok firmada pazarlama ve marka süreçlerini yönettim.
Daha sonra, markalaşma konusundaki deneyimlerimi daha fazla değerlendirebilmek için 15 yıllık kurumsal hayatıma ara vererek, 2010 yılından itibaren stratejik pazarlama, marka yönetimi ve kişisel marka olmak konusunda markalara ve kişilere danışmanlık hizmeti vermekteyim. Kendi oluşturduğum 360 derece marka iletişim modeli ile hizmet verdiğim markaların ve kişilerin, öncelikle rakipleri arasından sıyrılmasına yardımcı oluyorum.
2014 yılında, deneyim ve birikimlerimi daha fazla insana ulaştırabilme isteğim ile çıkardığım ilk kitabım olan “Ben Marka Olsam’ı” 15 yıllık kurumsal kariyerimde aldığım eğitimler, edindiğim deneyimler ve sahip olduğum yaratıcılığı harmanlayarak zaman içerisinde geliştirdiğim markalaşmaya bakışımı net bir şekilde ortaya koyduğum bir çalışma oldu. Benim yaklaşımıma göre standart formüllerin dışında her markanın kendine ait özel bir hikayesi vardı ve ortak hikâyede buluşan tüketicilere doğru ve samimi bir şekilde aktarabilmek fark yaratmayı sağlayacaktır. Kitabımda bu bakış açımı ve deneyimlerimi çocukluğumda sıkıcı derslerde yaptığım gibi kendime bir masal sahnesi kurarak anlattım, böylece sadece teorik değil marka ve pazarlama kitaplarından daha akıcı bir dil ve farklılık yakalamaya çalıştım. Kurduğum masallara 2015 yılında çıkardığım “Seni Yine Severdim” adlı romanımla devam ettim.
Şimdilerde ise marka iletişimi alanında sahip olduğum Didem Moralıoğlu ismimi kişilere, şirketlere ve ünlülere marka iletişim danışmanlığı şeklindeki çalışmalarımla aktarıyorum. Ayrıca Türkiye’nin önde gelen web siteleri Harvard Business Review ve perakende.org ile birlikte Marquette dergisinde de köşe yazarlığı yaparak da markalaşma konusundaki çalışmalarımı okuyucularımla daha da pekiştiriyorum.
Ünlülerin marka iletişim danışmanlığını ve markalaşma stratejilerini nasıl yapıyorsunuz?
Her ünlü popüler kültür endüstrisi içinde bir ürün olarak ele alınıyor. İletişimin her zamankinden çok daha önemli bir konuma geldiği çağımızda, ünlü isimlerin en az bir kurumsal marka gibi; stratejik bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Doğru stratejinin belirlenmesi, doğru kanalların kullanılması ve doğru iletişim şeklinin belirlenmesi gerekiyor.
Ben ünlülerin marka iletişim danışmanlığıyla, yalnızca iş yönetimi değil aynı zamanda şöhretin pazarlanması, statünün korunması, marka imajının hazırlanması ve marka değerinin yükseltilmesiyle ilgileniyorum. Her ünlünün meta haline geldiği pazarda, rekabet ve kaygan zemin gereği marka iletişim danışmanlığı zaruri bir mal alıyor. Şöhretin sahnedeki performanstan daha ağır bir sorumluluk olduğunu farkına varan ünlü isimler, proje belirlerken, sosyal sorumluluk görevleri üstlenirken, medyada görünür olduğu arkadaşlarını seçerken bile marka stratejisi üzerinden ilerliyor. Her ismin bir marka ve her ilişkinin bir iş birliği olduğu pazarlama dünyasında şöhretin metalaşması markanın doğru yönetilmesini her geçen gün zorlaştırıyor. Şöhret sahibi kişilerin tek başına strateji oluşturması imkânsız hale gelirken, ünlülerin marka iletişim danışmanlığı için ayrı bir uzmanlık görevi halini alıyor.
Bir ünlünün şöhret hedefine ulaşması için takip etmesi gereken adımlar nelerdir?
Öncelikle ünlü tarafında şöhretin pazarlanabilmesi için öncelikle iyi bir marka iletişim danışmanı ile çalışılması gerekmektedir. Bu çalışma kapsamında; dikkat edilmesi gereken adımlar da aşağıdaki gibidir.
1-Proje Seçimi:
Ünlü isimlerin içinde yer alacakları, çalışacakları projelerin seçiminde menajerlerin yanı sıra marka iletişim danışmanı da görev alması gerekir. Örneğin bir oyuncu yeni filmi için giyineceği rolü hem oyunculuk hem de marka imajı üzerinden değerlendirerek karar vermesi gerekir. Filmin festival yolculuğu, uluslararası prestiji, rolün muhtemel basın yansımaları, dağıtım kanalları, gösterim mekanları ve PR stratejisi seçimde her zaman etkin rol oynar. Bütçenin yanı sıra sosyal sermayenin de gündem oluşturduğu proje seçimlerinde oyuncunun rol esnasında bürüneceği karakterin özellikleri bile masaya yatırılır. Bugüne kadar, kişiye şöhret getiren projeler ile beraber değerlendirilen yeni iş bu çerçevede nihai karar ile sonuçlandırılır.
2-Reklam Kampanyaları:
Şöhret sahibi kişinin marka iş birliklerinde alacağı yol ünlülerin marka iletişim danışmanlığı hizmeti içinde belirlenir. Bir markanın reklam yüzü veya marka yüzü olacak olan şöhret sahibi, reklamın içeriğinden ziyade markalar üzerinden müzakere sürecine girer. Firmanın ve ünlünün hedef kitlelerinin sorgulandığı, o kitleler için iki markanın özdeş olup olamayacağı, kitlelerin alım gücünün ve görüşlerinin tartışıldığı süreçte araştırma şirketlerinden de destek alınabilir. Özellikle Focus Group çalışmalarının yapıldığı marka iş birliklerinde reklamın içeriği, prodüksiyon özellikleri, medya planlama stratejisi, PR faaliyetleri, mecra kullanımı ve bütçe gibi alt başlıklar da değerlendirilir.
3-Sosyal Sorumluk Projeleri:
Sosyal sorumluluk projeleri, ünlülerin marka iletişim danışmanlığı aldığı konular arasında kendine özel bir yer bulur. Her ünlünün değer katacağı ve değer kazanacağı projeler seçilirken, gönüllü kuruluşun önceki etkinliklerinden, marka imajından, hedef kitlesi, destekçileri ve hatta sosyopolitik statüsü üzerinden de değerlendirme yapılır. Marka elçiliklerine kadar uzanabilen görevler kimi zaman bir davette boy gösterme olarak da projelendirilebilir. Ünlü kişilerin adının beraber anılacağı her etkinlik, kişinin marka imajını oluşturuyor. Etkinlik mekânından diğer davetli listelerine, basın katılımından, basının beklentisine (fotoğraf, demeç, röportaj vb) kadar her ayrıntının davet öncesi planlanması gerekir. Ünlü, menajeri ve marka iletişim danışmanı ile birlikte tüm bu doneleri toplayarak katılım veya destek kararı alır.
4-Kişisel İmaj ve İlişkiler:
Ünlü kişilerin yan yana göründükleri isimler de PR ve marka kimliği açısından her zaman önem arz eder. Bir ünlünün yemek yediği yerin bile kişinin imajında etkisi oldukça fazladır. Bu marka iletişim çalışmalarında kişilerin görünür olacakları, olmaları gereken alanlar, kişiler ve ilişkiler her zaman öne çıkarılır. Galalar, açılışlar bu anlamda önemli faaliyet alanları olarak görülebilir.
Sizce istediği kitleye ve hedefe ulaşamayan ünlülerin yaptığı yanlışlar nedir?
Ben bu soruya istediği kitleye ve hedefe ulaşmak için ünlü isimlerin yapması gerekenler şeklinde yanıtlamayı daha uygun buluyorum.
Günümüzde iletişim dünyası hedef kitlenize ulaşmak için birçok fırsat sunsa da olumsuz yanları ile imajınıza zarar da verebiliyor. Özellikle ünlü isimlerin; bilinirliliklerini arttırmak ve istedikleri hedef kitlelere ulaşmak için, doğru marka iletişim danışmanı ile çalışması büyük önem taşıyor.
İyi eleştiriler gibi kötü eleştirilerin de aynı hızla yayıldığı günümüzde bir anda milyonlarca takipçiye ulaşan bir ünlü, popülerleştikçe hata yapma esnekliği de bir o kadar azalıyor. Özellikle ünlü isimlerin repütasyonu söz konusu olduğunda olumsuz paylaşımlar, kişinin bireysel imajına daha çok zarar verebiliyor. Marka iletişim danışmanı ile çalışan bir ünlü bu gibi problemlerin altından çok daha hızlı ve doğru bir şekilde kalkabilirken, imajlarını doğru bir strateji ile şekillendirebiliyorlar.
İtibar yönetimi, halkla ilişkiler ve medya stratejilerinin temel kavramlarından biri olan SWOT (Strength, Weakness, Opportunities, Threats) Analizi yaparak güçlü yanlarını öne çıkaran; zayıf yanların da güçlendirilmesine yardımcı olan ünlülerin marka iletişim danışmanlığında, sistematik yöntemlerle gelişmeyi sağlamak gerekiyor. Dış faktörlerden gelecek tehditlere karşı sizi güçlendiren, fırsatları değerlendirmenizi sağlayan sağlam stratejiler geliştiren marka iletişim danışmanları, bir ünlünün güçlü bir marka imajına sahip olmasına da her zaman yardımcı oluyor. Bir marka danışmanı ile çalışmak rekabetin çok daha çetin olduğu günümüzde, sizi çok avantajlı hale getiriyor.
Sosyal medyanın ünlüler üzerindeki etkisi nedir?
Doğru yönlendirilmeyen bir şöhret sabun köpüğü olmaya mahkûm oluyor. Bir müzisyenin bir sonraki albüm projesinin konsepti, vurgusu, albümün çıkış tarihi, hangi sanatçılarla çalışması gerektiği, hangi reklam kampanyalarında boy gösterebileceği, katılacağı galalar, gerçekleştireceği yardım etkinlikleri, kişisel imajı, medyadaki demeçlerde yer alacak dili, sosyal ve politik olaylara karşı duruşu gibi her başlık kişinin marka iletişim çalışması ile belirleniyor.
İletişimin her mecrada her zaman üç kuralı vardır. Süreklilik, tutarlılık ve yaratıcılık kavramlarını hem yazılı hem sözlü hem de dijital medyada uygulamak ünlülerin markalaşma stratejilerinde birinci kuralıdır.
Peki, ünlüler sosyal Medya’yı doğru kullanmak için neler yapmalı?
İçerik dilinde, iletişiminde, kurulacak olan marka iletişim stratejisi doğrultusunda hareket etmesi gerekir. Tek yönlü iletişim yerine karşılıklı iletişimi tercih etmeleri oldukça önemlidir. İletişim dilinin samimi ve doğal olması gerçek hayatta ki duruşu sosyal medyaya da yansıtılmalıdır. Ancak bu şekilde ünlü kişinin daha fazla dinlenmesine ve herkesin kendinden bir şeyler bulmasına neden olacağından ünlüye uygun yazılı ses tonunu marka iletişim danışmanı ile bulup bu doğrultuda doğru algı oluşturulması gerekir.
Aynı şekilde hedef kitlesi, medya planlama araçlarından en fazla interneti kullanan bir ünlünün, sosyal medya hareketlerinin bu iç görülerle oluşturması için marka iletişim danışmanından yardım alması gerekir. Dünyada ünlü yıldızlar marka iletişim planlamasıyla şöhret yönetimi gerçekleştiriyor.
“Ben Marka Olsam” ve “Seni Yine Severdim” adlı kitaplarınız var. Eğer planlıyorsanız bir sonraki kitabınızın konusu ne üzerine olacak?
Üçüncü kitabım kişisel/kurumsal marka olmanın, bütünüyle kendini yaratma sanatı olduğunu vurgulayan bir başucu kitabıdır. Hem 20 yıllık profesyonel hayatımdan, hem de danışanlarımın yaşadığı gerçek hikayelerden yola çıkılarak hazırlanan bu kişisel gelişim kitabı kendini kimliğini bir markaya dönüştürmek isteyen herkes için bir yol haritası sunuyor.
Uzmanlık alanım olan markalaşma yöntemleriyle, önce bireylerin duygu ve düşüncelerini özümseyerek bir analiz yapıyor ve sonra analizin sonucunda kişinin kendini tekrar yaratacak gücü bulmasını ve bu gücü geliştirerek hayatına ve kariyerine doğru yön vermesine yardımcı olmayı hedefliyorum.
Bu kitapta amacım Türkiye’de ister kurumsal bir şirkette çalışıyor olun isterseniz bir üniversite de öğrencisi veya iş arayan bir birey olun, markalaşma adımlarını takip ederseniz istediğiniz işi veya kariyeri yakalamanın mümkün olduğunu göstermek. Onun için kitapta, markalaşma olgusunu bireylere anlatıyor ve markalaşmaktan korkmamaları gerektiğini örneklerle açıklıyorum. Çünkü kişisel markalaşma süreci bireye mutluluğu ve başarıyı birlikte getirir. Başarılı ve mutlu bir birey, kendini geliştirebilen ve toplum tarafından fark edilen ve fark yaratan bir bireydir.
Birçok insan hem kariyerinde hem de özel hayatında pek çok problem yaşıyor. Bu kitap kişiyi kendi iç dünyasına bir yolculuğa çıkarıp yeteneklerini, zayıf yönlerini, potansiyelini ve hayallerini yeniden gözden geçirmesine, sorunlu gördüğü alanları iyileştirmesine ve nihayetinde kendisini mutlu edecek bir kimlik ve bu kimlikten de bir marka yaratmasına ön ayak olacak bir rehber niteliği taşıyor.
Amerikalı iş adamı ve eğitimci Stephen Covey’in söylediklerini düşünecek olursak: “Bir şeyleri öğrenmek ve yapmamak aslında öğrenmemektir. Bilmek ve yapmamak da aslında bilmemektir.” Bence siz de Covey’e kulak verin ve çağımızın sorunlarından birini kendi faydanız için kullanın. Haydi, kendinizi yeniden yaratın…