H&M Studio İlkbahar-Yaz 2018 koleksiyonu 28 Şubat’ta Paris’te ‘şimdi gör hemen al’ modeliyle sunuldu. Bu
konsept hakkında ne düşünüyorsunuz?
Harika olduğunu düşünüyorum. Endüstrinin bu yeni çağını birkaç senedir dikkatle gözlemliyorduk ve perakende takvimiyle podyum takvimi arasındaki zamanı kapatmak bizim için çok doğal gelişen bir adım oldu. Koleksiyonlarımızı müşterilerimize podyumdan anında sunabilme fırsatı, onlarla daha da yakın olmamızı ve modanın herkes için daha ulaşılabilir hale gelmesini sağladı. Geçtiğimiz yıl da bu felsefenin müşterilerimiz ve takipçilerimiz arasında oldukça talep gördüğünü gözlemledik.
Koleksiyondaki olmazsa olmaz parçalarınız neler sizce?
H&M’de müşterilerimizi ne istiyorlarsa onu giymeleri konusunda teşvik etmeyi seviyoruz. Konu bizim için kişisel stille ve iyi hissetmekle ilgili. Fakat İlkbahar-Yaz 2018 koleksiyonundaki favorilerimi seçmem gerekirse bunlar siyah-beyaz, fermuarlı ve kimono kollu midi boy elbise ile aynı desendeki genişleyen paçalı pantolon olurdu. İkisini ayrı ayrı giyerek de güçlü bir etki yaratabilirim ama birlikte kullanıldıklarında da hem abartılı hem de şık duran, farklı bir hisse sahip olduklarını düşünüyorum.
Podyumları birkaç sezondur domine eden maksimalizm akımının yerini minimalizme bırakmaya başladığını düşünüyor musunuz?
Bence modada ikisine de yer var. Endüstri kişisel ifadeyi gerçekten önemsiyor. Bunu styling alanında canlı renkleri ve desenleri bir araya getirmekten minimalist yaklaşımlara kadar her yerde görüyoruz. Müşterilerimiz için ikisi de cazip çünkü ikisi de dikkat çekici. En önemlisi herhangi bir günde nasıl hissediyorsanız öyle giyinmeniz ve bunun sizi mutlu etmesi.
Çevre dostu olmak ve sürdürülebilirliği desteklemek H&M için hep çok önemli bir konuoldu. Sizce sürdürülebilir moda konusunda iyi yapılanlar ve yapılması gerekenler neler?
Sürdürülebilirlik bizim için çok önemli ve kendimizi geliştirmek için sürekli çalışıyoruz. Örneğin günümüzde H&M grubunda kullanılan materyallerin yüzde 35’i organik, geri dönüştürülen ya da başka sürdürülebilir kumaşlardan meydana geliyor. Her yıl toplam materyal kullanımımızda bu tarz kumaşların miktarını arttırmayı ve 2030 yılı itibariyle sadece sürdürülebilir materyal kullanımına geçmeyi hedefliyoruz. Müşterilerimiz tüm yıl boyunca mağazalarımızda yeşil etiketli, bilinçli ürünleri bulabilirler. H&M Studio İlkbahar-Yaz 2018 koleksiyonu için geri dönüşümlü polyesterden bir elbise ve organik kotondan bir kazak tasarladık.
Kariyerinizin dönüm noktası ne oldu?
Kariyerimin bugüne kadarki dönüm noktası H&M’de tasarım direktörü olmamdı. H&M’de 1993 yılında satın alma asistanı olarak göreve başladım ve şirket içinde farklı pozisyonlarda yükselmeye devam ettim. Öğrenebildiğim kadar çok şey öğrenmek ve iyi iş ilişkileri kurmak benim için çok önemliydi. 2005’te COS markasını geliştirmek için Londra’ya taşındım. Orada geçirdiğim altı yılın ardından H&M’de yeni bir işi yönetmek için Stockholm’a geri çağırıldım ve sonra 2015’te tasarım direktörü oldum. Açıkçası zaman su gibi akıp geçti. Tabii ki endüstride çok fazla şey değişti ama insanların ve benim modaya olan aşkımız hiç azalmadı.
Tasarım yolculuğunuzda karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi?
Pozitif bir insanımdır o yüzden zorlukları bana yeni şeyler öğreten deneyimler olarak görürüm ama günlük hayatta tanık olduğumuz üzere zaman oldukça kısa. H&M’deki bütün tasarımları inceliyorum, bu da hiçbir günümün bir diğerine benzemediği anlamına geliyor ve her dakikanın keyfini çıkarıyorum. İşin zor kısımlarına inerek her gün ilham verici insanlarla bir arada olmayı gerçekten çok seviyorum. Birçok pazarda olan global bir markayız ve dünyanın her tarafındaki müşterilerimizden aldığımız geri bildirim beni çok mutlu etti.