Oyunculuğu siz mi seçtiniz?
Aslında oyunculuk beni seçti diyebilirim. Benim öyle karar verdiğim, daha önceden düşündüğüm, seçtiğim bir şey değildi oyunculuk. Başladığımda uzun vadeli düşünmemiştim, o dönemde ofis işi yapmak istemediğimi biliyordum sadece. Oyunculuğu sürdürürken de her zaman ‘uzun süre yapmayadabilirim’ gibi bir açık kapı bırakıyordum kendime. Oyunculuk adına New York’ta 6 ay bir workshopa gitmeye karar vermek benim için önemli bir karar oldu. Sonrasında devamlı ‘oyunculuğa nasıl yatırım yapabilirim, nasıl iyi bir oyuncu olabilirim, uzun süre bu işi iyi yapabilirim’..vb soruların bir şekilde cevabını aradım. Amerika dönüşü Kadir Has Üniversitesi’nde drama üzerine yüksek lisans yaptım. Bugüne gelirsek de, bugün hala oyunculukla ilgili arayıştayım, oyunculuğumda kendimi sınırlamıyorum.
Ama en azından artık ofis işi yapmayacağınızı biliyorsunuz?
Tabii kafamdaki o günlerdeki ofis işiyle şimdiki arasında fark var. Bana uygun bir ofis işi pekala hala olabilir, aile işi de yapabilirim. Öyle “evet artık oyuncuyum, her zaman oyunculuk yapacağım” gibi sabit düşünerek geniş bir kapıyı kapatmıyorum. Son dönemde verdiğim karar da; eğer gerçekten istediğim bir iş olmayacaksa, istediğim insanlarla çalışamayacaksam oyunculuk yapmayabilirim. Zaten son 1 senedir de o yüzden yapmadım.
Aşk dizisiyle ekrana geri dönüyorsunuz. Fikrinizi değiştiren ne oldu?
Yönetmeni oldu. Ömür Atay’la çalışmayı çok istiyordum. Nebahat Çehre’yle çalışacak olmak da beni çok heyecanlandırıyordu. Ona gerçekten hayranlık duyuyorum, çok şeker biri.
Diziye ve canlandıracağınız Can Vural karakterine dair neler söylemek istersiniz?
Can’a dışarıdan bakmak, onu dışarıdan bakarak anlatmak istemiyorum. O benim bir parçam: hem içimde, hem de dışımda. Yani belki de bu yüzden ben onun dışına çıkıp ona bakmak istemiyorum, öyle yaparsam uzaklaşırız gibi geliyor. Zengin bir çocuk, her şeyi var, gıcık olunmaya çok müsait biri ama ben seviyorum, demek ki sevilebilir bir yanı var.
Kendi karakter özelliklerinize dair konuşmak ister misiniz?
Karakterler bence filmlerde olur. Hayatta durumlar, olaylar ve dönüşümler vardır. Zaten şöyle değil midir: birinin karakter olduğunu düşündüğümüz zaman komik geliyor ve gülüyoruz, ‘tam bir karakter’ diyoruz. Ben bir karakter olmamayı tercih ederim.
Konuştukça oldukça ‘cool’ bir dönemde olduğunuzu düşünüyorum… Bu süreç sizin için genel mi, yoksa özel mi?
Bir şeyleri çok zorlamamak, mücadele etmemek gerektiğini fark ettim. Zaten herkes kendiyle mücadele ediyor. İnsanların birbirleriyle mücadele etmeleri bana anlamsız gelmeye başladı. Ben de kendimle mücadele etmeye çalışıyorum.
Modaya çok uzak durmuyor gibi gözüküyorsunuz. Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Modacı Aslı Filinta ev arkadaşımdı New York’ta ve hatta bir dönemde İstanbul’da ev arkadaşımdı, onun koleksiyonlarını yakından takip etmiştim. Moda da moda diye bir merakım yok ama güzel giyinen insanlar gördüğümde hoşuma gidiyor. O yüzden aslında daha çok sokak modasını takip ediyorum diyebilirim. Kendi giydiğim şey hoşuma gittiğinde enerjimi etkiliyor gerçekten. O yüzden şık olucam diye de rahatsız kıyafetlerle sokağa çıkınca enerjim düşüyor. Sanırım tişört üzerine deri ceket giyip çıkmak beni mutlu ediyor.
Kadınlarla ve güzellik kavramıyla aranız nasıl?
Benim çok güçlü bir güzellik ve estetik anlayışım var. Bu bir resme baktığımda da, bir kadına baktığımda da oldukça net. Bir şeyi beğeniyorumdur ya da beğenmiyorumdur. Ama buna rağmen yine de bunun çok da tarif edilebilecek, anlamlandırılabilecek bir şey olmadığını düşünüyorum. Enerji, bu noktada her ikisi için de önemli bir detay.
Peki, o enerjiyi aşkla ilişkilendirmek mümkün mü?
Aşk, ne olduğunu anlayamama durumu gibi bir şey. Ben kendi adıma daha genel bir aşk hissi olduğunu düşünüyorum. Mesela kimi insanlar çok çekicidir, herkes sever o insanları çünkü o aşk hissini zaten kimselere çaktırmadan yaşıyordur, bünyesinde barındırıyordur. Bizim bir insana aşık olmak için arayışımız, aslında aşkı yaşayamayaşımızdan kaynaklanır. Halbuki kimi insanlar dediğim gibi kendi başına aşktır belki. Öyle bir insan görürsem de o duygumu onunla paylaşırım. Bu benim aşık olduğum anlamına mı gelir bilmiyorum ama güzel bir duygu, güzel bir his olduğu için paylaşmaktan kaçınmam. Aşk ‘bu böyle devam edecek’ diye tırnaklarını ona geçirdiğin anda da kaybolacak bir şey bence.
GEÇMİŞ VE GELECEK PROJELER
BÜŞRA
“Filmde, adı Titrek olan tinerci bir karakteri canlandırıyordum. Filmin yönetmeni Alper Çağlar’ı tinerciyi oynamak için ikna ettim ve Taksim’de çok yakın tinerci bir arkadaşım oldu. Enteresan bir deneyimdi.”
GEÇMİŞ VE GELECEK PROJELER
SON DERS
“Son Ders, eski solcu bir adamın Ulaş adında oğlunu canlandırdığım bir film projesiydi. Sahnede ilk izlediğim insan olan Ferhan Şensoy ile bu projede tanışmak ve çalışmak benim için inanılmaz bir deneyimdi.”
GEÇMİŞ VE GELECEK PROJELER
AŞK
“Can Vural karakterine hayat veriyorum. Beni en heyecanlandıran dizi projem çünkü daha hiç izlemedim. Can’a şu anda dışarıdan bakamadığım/göremediğim için üzerine konuşmam da doğru olmaz. Birlikte eş zamanlı olarak izleyip, göreceğiz.”