Lazul London

1970’lerden esinlenen elegan stilleri modern ve kaliteli tasarım anlayışıyla yorumlama felsefesinden yola çıkan Londra merkezli Lazul, Nina Deckers’ın azmi ve işine duyduğu sevginin başarılı bir sonucu. Genlerinden gelen tasarım becerisini kişisel favorisi tılsımlar ve seyahatlerinin beslediği yaratıcılığıyla buluşturan Deckers, bugün markasıyla dünyanın en önemli lüks perakendecilerinde ve yıldızların üzerinde hakimiyet sürdürüyor.

  • Aileniz Avrupa’nın önde gelen lüks mayo ve resort giyim üreticileri arasında yer alıyor. Kendi markanızı kurmaya nasıl karar verdiniz ve onlar bu sürecin ne kadarına dahil oldu?

Markamı hem stil, hem kalitesi bakımından aradığım gibi bir mayo bulamadığım için kurdum. Yaratıcılığımı incelikli bir tasarım anlayışı ve alışılmadık desenler aracılığıyla yansıtmak istedim, bahsettiğim dönemde sektörde bu alanda büyük bir açık vardı. Sadece mayo ve bikini değil, aynı zamanda plajdan kolayca akşam yemeğine gidebileceğiniz resort giyim tasarımlarına da hayat vermeye karar verdim, böylece tek renkler ve çarpıcı desenlere sahip yüksek kalite ipek, koton ve keten kumaşlarla hazır giyim benzeri parçalar oluşturduk. Ailem bu konuda en büyük destekçim; erkek kardeşim işin reklam kısmına dahil oldu, annem de zaten en büyük ilham kaynaklarımdan biri! İtalya’da yaşarken onun gardırobunu kurcalar, 70’ler ve 80’lerden kalma mayolarını giyerdim. Zaten Lazul arşivi de bu gösterişli parçalarla dolu.


 

  • İlkbahar-Yaz 2019 koleksiyonunuzun ilhamlarından bahseder misiniz?Fas’tan esinlendim. Renklerinden, canlılığından, altın ve zengin turuncu tonlarından, Berberi kültürünü yansıtan desenlerden ve çöl bitkilerinden… Oraya yaptığım seyahat beni çok mutlu etmişti, ihtişamı, tarihi, hatta çarşısı ve sokak satıcıları bile.

 

  • Bir kumaşı seçmek ve sonrasında tasarımı yaratmak ne kadar sürüyor?

Lazul olarak alamet-i farikamız tasarım sürecindeki zanaatkarlığımız. Desenler hala elde çiziliyor,
oluşturulmaları her sezon yaklaşık altı ay sürüyor. İdeal görünümü bulana kadar desenlerin boyutlarıyla oynanıyor, farklı renkler kombinleniyor, değiştiriliyor ve tasarım nihai halini alıyor. Çok uzun bir süreç. Renklerle desenleri birbirlerine uyacak şekilde boyuyoruz, Avrupa’daki üreticilerle birlikte yeni, ilgi çekici kumaşlar bulmak ve müşterilerimizi şaşırtmak için uğraşıyoruz. Sezonun hit renklerini tabii ki dikkate alıyoruz ama aslında hızlı moda ve trendleri takip etmiyoruz. Biz stile inanıyoruz.

  • Tasarımlarınızdaki tılsımlar ve desenler oldukça farklı ve ilgi çekici. Bu merakınızın sebebi nedir?

Gençliğimden beri tılsımları sevdim ve hep farklı çeşitlerini topladım. Mitolojiye inanıyorum, tılsımlar sadece güzel değil aynı zamanda anlamlı ve koruyucu bir etkiye sahip. Bir hikayeleri var ve takan kişi için kişisel bir parça haline geliyorlar. Sonunda bir hayalim de gerçek oldu. Müşteriler artık internet sitemizde 26 harf ve altı farklı motif arasından dilediklerini seçerek kendi tılsımlı bikinilerini tasarlayabiliyor.

  • Kaftanlar her Lazul koleksiyonunun olmazsa olmaz parçalarından. Bu parçaya olan bağlılığınızın sebebi nedir?

Kaftan feminenliğin ve eleganlığın somutlaşmış hali, hareket edişi, kadın bedeni üzerinden süzülüşü, gösterişli ipek kumaşlar, eski dönemlerin ihtişamına selam duruşu… Aynı zamanda oldukça da fonksiyonel bir parça! Kolayca katlanabiliyor, kıvırıp el bagajınıza bile koyabiliyorsunuz, gündüzleri düz sandaletler, gece de mücevher, türban ya da topuklu ayakkabılarla kombinleyebiliyorsunuz. Her kadının bir kaftana ihtiyacı var, hatta ben kendiminkiyle uyuyorum bile!

  • Bikini-mayo satın alırken dikkat edilmesi gerekenler neler?

Üzerinize tam oturan, daha da önemlisi içinde kendinizi çok iyi hissedeceğiniz bir parçaya yatırım yapın. Bir kadın giydiği kıyafetin içinde kendini güzel hissederse özgüven yayar ve aslında ideal kombini oluşturan da budur. Bu benim için en önemli kriter. Bir de desenli bir kaftan! Bu ikisi size seyahatinizde fazlasıyla yetecektir.


 

  • Sürdürülebilirliğe odaklanan bir markasınız. Neler iyi yapılıyor ve neler daha iyi yapılabilir?

Sürdürülebilirlik benim en sevdiğim konu. Tüm resort kıyafetlerimizde, yani elbiseler ve kaftanlarda sadece natürel elyaflar kullanıyoruz ve tüm kumaşları Avrupa’dan satın alıyoruz. Oekotex standardıyla çok sıkı bir kontrolümüz var ve kullandığımız boyaların da zararsız materyallerden meydana gelmesi gerekiyor. Mayo alanında kenevir kumaşlar üzerinde denemeler yapmaya başladık ama süreci henüz bitirmedik. Üretim döngümüzden plastik paketlemeyi tamamen kaldırdık. Modada sürdürülebilirlik üzerine neler yapılabileceği biraz da müşterinin elinde aslında. Bir sene sonra atacağınız kıyafetler almayın. Ucuz mağaza zincirleri ekolojik olarak çevreye en fazla zarar verenler. Daha yüksek kalitede parçalara yatırım yapın ve daha az satın alın, mesajım bu.

Röportaj: Eylül Solakoğlu 

İlgili Makaleler