Tasarımcı Dosyası: One Square Meter

Günümüzde giderek daha fazla konuşulmaya başlanan ‘yavaş moda’ kavramı sürdürülebilirlik felsefesiyle el ele yürüyor. Tasarım misyonlarını, “kaliteli kumaşlardan iyi bir işçilikle ve doğaya saygı duyarak üretilmiş güzel bır kıyafetin, ulaşılabilir bir fiyatla senelerce giyilmesi,” olarak özetleyen Zeynep Özar Berksü ve Çağrı Berksü’dan markalarını dinledik.
 

  • ‘Yavaş moda’ kavramı nedir, onu markanızda nasıl yorumluyorsunuz?

one square meter’ı kurup üretime başladığımızda atölyemizi yavaş moda zemini üzerine inşaa etme fikrimiz yoktu. Sahip olduğumuz ahlaki üretim modelinin ve ideallerimizin o sırada global çapta telaffuz edilmeye başlayan yavaş moda ile örtüştüğünü bir süre sonra fark ettik. one square meter aslen sipariş üzerine üretim yapan bir hazır giyim markası. Her sene mart ayında bir ilk lansman yapıyoruz; burada ağırlık sıcak hava odaklı parçalarda oluyor. Eylül ayında ise soğuk havalar için bir edisyon çıkarıyoruz. Her iki edisyon da birbirini tamamlayan, bir öncekini dışlamayan, aksine kapsayan parçalardan oluşuyor. Evrensel dilde, yalın çizgide, kullanışlı ve şık görünümde, iyi işçilikle bir seçki hazırlıyoruz. Trendlere göre değil, günlük hayata kolaylıkla karışacak bir tasarım anlayışı benimsediğimiz için seneler arasında majör değişiklikler yapmıyoruz. Bizimle dördüncü senesine girecek bir elbisemiz var örneğin, sadece kumaşını değiştirerek ona yeni bir karakter kazandırabiliyoruz.  Türkiye’nin segmentinde öncü kumaş üreticileri olan Çalık Denim ve Yünsa kumaşları ile çalışıyoruz, bu da kıyafetlerin uzun süre kullanılabileceklerine dair gururlu bir garanti vermemizi sağlıyor. Ürün etiketlerimizde bu iki firmanın da logosuna yer veriyor olmak bizim için oldukça önemli. Satışlarımızı sadece internet sitemiz üzerinden yapıyoruz; müşteriyle aramıza herhangi bir aracı sokmamaya özen gösteriyoruz. Üretimimizi de sipariş üzerine gerçekleştiriyoruz; sipariş bildirimi bize düştüğünde hangi ürünün hangi bedeni ise kumaşı seriliyor, parçaları tek tek kesiliyor, dikiliyor, paketleniyor ve gönderiliyor.
 

  • Günümüzde moda endüstrisinin geldiği noktayı ve sürdürülebilirlik üzerinde giderek daha fazla konuşulmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Küresel ısınma, iklim politikaları ve çevre kirliliği son yılların gündeminin en önemli konusuyken dünyayı en çok kirleten endüstriler arasında ikinci sırada yer alan moda endüstrisinde de daha fazla konuşuluyor olması şaşırtıcı değil. Ham madde üretimindeki tarım ilaçları, yanlış tarım politikaları, GDO’lu ürünler toprağı, hayvanları ve bizi zehirliyor. Kumaş boyama, apreleme ve endüstriyel yıkama işlemlerinde kullanılan zehirli kimyasallar nehirlere ve denizlere dökülüyor. Fazla üretimin sonucu çıkan tekstil atıkları çöp dağları oluşturuyor. Biz de bütün bu bedelleri beşinci yıkamadan sonra kullanılmayacak hale gelen ürünler  için ödüyoruz. Elbette giyinmek büyük bir ihtiyaç. Sürdürülebilir üretim ise bu ihtiyaca verilebilecek en insani cevap ve görünen tek çözüm yolu.
 

  • one square meter olarak tasarım ve üretim aşamalarınız nasıl ilerliyor, sizi farklı kılan unsurlar neler?

Bir yavaş moda atölyesi olduğumuz için her şeyi atölye içerisinde çözüyoruz. Uzun süren tasarım macerası elbette eskizler ve karalamalarla başlıyor. Koleksiyona eklenecek parçaları elbise-bluz-pantolon-etek gibi aileler şeklinde kurgulayıp diğer ailelerle uyumlu olacak şekilde tasarlıyoruz. Tasarım aşamasında ürünün gündelik yaşamdaki yerini, kumaşını ve kimin giyeceğini düşünüyoruz. Koleksiyona katılacak tüm aileler yerlerini bulduğunda teknik çizim, ardından da kalıp çalışmaları başlıyor. Kalıplarımızı 34- 42 beden aralığında çalışıyoruz. Ardından fotoğraf çekimi için her üründen birer adet üretiyoruz. Atölyemizin showroom’unu kaldırıp bir haftalığına içeriyi fotoğraf stüdyosuna çeviriyoruz. Fotoğraflar seçilip düzenleniyor ve ardından internet sitemizdeki yerlerini buluyor. Kullanılan kumaş miktarı, işçilik süresi gibi temel bileşenleri alt alta yazarak sene başında bir fiyat belirliyoruz ve hiç indirim yapmıyoruz. Bu yöntemin son derece hakkaniyetli olduğuna inanıyoruz. Önden topluca ürettirip elde kalanları indirimle eritip erimeyenleri de çöpe atmak yerine ihtiyaç kadar üretip sıfır atık politikası benimsiyoruz. Zararlı kimyasalların kullanılmasının önüne geçmek adına denim kumaşı endüstriyel yıkama yapılmaksızın fabrikada dokunduğu haliyle dikiyoruz.
 

  • Nasıl bir iş bölümü var aranızda?

Zeynep: one square meter ikimizin markasıysa da ikimizin üzerinde, karşısında ve yanında bir üçüncü karakter aslında. Kendine ait bir dili, görünümü, hissi ve ruhu var. Kafa kafaya verip bunun üzerine yoğunlaşıyoruz. İkimiz de reklam ajansı çıkışlıyız; ben metin yazarlığı yapıyordum, Çağrı da art direktörlük. Ben silüetleri ve o silüetlerin hikayelerini yazıyorum, Çağrı da aklımdaki ve karalamalarımdaki kadınları formlara ve kalıplara dönüştürüyor. Benzer iş bölümü internet sitesi kurgusu ve sosyal medya için de geçerli; işin metinsel kısmı bende, görsel kısmı Çağrı’da. Çekimler için de modelliği ben yapıyorum, fotoğrafçılığı Çağrı. Üretim tarafında seneler içinde geliştirdiğimiz karşılıklı bir çalışma sistemi var; iğneleme-ütü-dikiş-paketleme arasında gidip gelen ve sürekli birbirimizle paslaştığımız bir oyun oynuyoruz.
 

  • Sonbahar 2019 koleksiyonunuzda hangi kumaşlara ağırlık verdiniz, kişisel olarak favori parçalarınız var mı?

Sonbahar edisyonumuz ile birlikte Çalık Denim kumaşları koleksiyonumuza katıldı. İş birliğimizin başında onlardan gelen harikulade dokumadaki kumaşları görünce, “Mutlaka ceket yapmalıyız bu kumaşlarla,” dedik ve ceket kalıbı çalıştık. O ceketi giyecek kadın için bir pantolon, elbise ve gömlek tasarladık. Zengin bir denim seçkisi ile şık bir aile kurduk. ‘Lun Jacket‘ bu edisyondaki yıldız parçamız. Tabii bir de bu sene başında tanıttığımız Yünsa imzalı üst-segment yün ve viskon kumaşlarla hazırladığımız pantolon, elbise ve bluzlar var. Dünyanın her yerine satış yapıyorsunuz.
 

  • Farklı ülkelerden tüketicilerde birbirinden ayrışan alışveriş alışkanlıkları gözlemliyor musunuz?

Yurt dışından gelen siparişlerde artizan parçalar ve denim ürünler çoğunlukta. Ağaç baskı haori‘ler, balık sırtı desenli denim pantolon ve ceketler, panama dokuma denim ürünler denim dünyasına bir alternatif oluşturduğundan yurt dışında büyük bir ilgi görüyor. Yurt içi siparişlerde denim ürünlerin yanında yünlüler ve ham keten ürünler tercih ediliyor.
 

  • Moda endüstrisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu konuda optimist misiniz, pesimist mi?

Elbette bir ışık gördüğümüz için daha çok motive oluyoruz. İnsanlık için yeni bir aydınlanma çağının başlayacağını, varolmaya devam edebilmek için doğa ile barışması gerektiğinin bilincinde olan bir neslin geleceğini biliyoruz. Bu hareketin içinde yer almaktan, bayrağı taşıyan markalardan biri olmaktan gurur duyuyoruz.
 
Hazırlayan EYLÜL SOLAKOĞLU

İlgili Makaleler