Ezhel’in Felaket şarkısı son dönemlerin en popüler parçalarından biri. Şarkının giriş dizesi herkesin malumu; “Güneşi gülüşüne nasıl sığdırdın?” Demet Özdemir işte tam da bu şarkı sözünde bahsedilen gülüşe sahip bir kadın. O gülünce etraf aydınlanıyor sanki. Dünya bir nebze daha çekilir bir yer haline geliyor. Çekimimizden bir gece önce sabaha doğru biten seti sebebiyle yorgun olmasına rağmen neşeyle aramıza katılıyor Özdemir. 45 gündür neredeyse hiç ara vermeden yeni dizileri Doğduğun Ev Kaderindir için çalıştıklarını anlatıyor. Bunu anlatırken bile neşesinden ödün vermiyor üstelik. Ama saç ve makyaj tamamlanıp fotoğrafçımız Deniz Özgün yavaştan müziğin sesini açtığında içinden daha da coşkulu bir kadın çıkıyor. Uzun yıllardır dans eden Demet Özdemir dansı, “Hayatın ta kendisi, kendimi bildim bileli hayatımın parçası, coşkulu bir gelenek, ruhumu doyuran bir sanat dalı, ruhumu ve bedenimi iyileştiren bir tedavi biçimi,” olarak tanımlıyor. Tam da bu sebeple tüm çekim boyunca dans stüdyosunda evinde gibi hissediyor, kendi gibi oluyor müzikler beraber; özgür, mutlu ve umutlu…
- Dans hayatınızda önemli bir yer tutuyor. Sizin için ne ifade ediyor? Ne kattı size?
Dans, benim için özgürlük. Duygularını ifade etmenin yöntemi, susmanın, gülmenin, ağlamanın bir başka yolu. Vücuduma inanmayı, güvenmeyi ve güçlü hissetmeyi dans sayesinde öğrendim. İyi ki dansla tanışmışız. Bedenimi seviyorsam bunun en büyük sebebi dans.
- Bir gün bir dans okulu açmak ister misiniz?
Çok isterim, özellikle hiç dans etmemiş, dansla hiç tanışmamış çocuklarla bir arada olma fikri beni çok heyecanlandırıyor. Belki ileride bir gün olabilir. Neden olmasın?
- Daha önce drama işlerinde rol almak istediğinizi söylüyordunuz. Yeni diziniz Doğduğun Ev Kaderindir ile bu isteğiniz yerine gelmiş oldu. Nasıl bir farkı var romantik komediden?
Tüm dünyası, aurası, dinamikleri farklı. Gerçek bir hikaye olması en büyük fark tabii ki. Ama romantik komedi ya da dram oyunculuğu arasında çok fark yok. O şekilde bakmıyorum işlere. Uzun bir dönem romantik komedi yaptıktan sonra drama işine başlamak benim için heyecan verici oldu.
- Zeynep hayata 1-0 yenik başlamış biri. Karakterin özdeşleştiğiniz tarafları neler?
Mücadele isteği ve ailelerine verdiği sözler kendime benzettiğim tarafları aslında. Hepimiz ailelerimiz için büyük hayaller kurup bunları gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
- Gerçek bir hikayeden yola çıkan bir dizi olması nasıl bir farklılık yaratıyor?
Çok büyük bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum ve sahneleri çekerken bu olayların gerçekten yaşanmış olması hem beni hayrete düşünüyor hem de bir yandan Zeynep’i daha fazla içselleştirmemi sağlıyor. Gerçek bir hikaye olmasının dışında senaryo da beni içine çekti. Kızın kendi yaraları, yaşanmışlıkları beni çok etkiledi. Hiçbir yere ait olmamış bir kız var orada. Sevgiyle karşıdan kabullenilmeyi beklemesi o kadar haklı ki.
- Dizide kaderiniz değişebilir mi sorusunun peşinden gidiliyor? Sizce insanın kaderi değişebilir mi? Sizin hayatınızdaki dönüm noktası ne oldu?
Tabii ki kaderimiz değişir, ailemize karşı sorumluluklarımız devam etse de kendimiz için neye ihtiyacımız olduğunun farkına varırsak kaderimizi değiştirmemiz mümkün. Mesela ben küçük bir yerde büyüdüm, 11 yaşında İstanbul’a geldim. Çevrem ve nihayetinde de hayatım değişmiş oldu ve bu benim için dönüm noktasıydı.
- Alışveriş yaparken en çok neye para harcıyorsunuz?
En çok ayakkabı ve çantaya. Bir de eşofmanlarıma.
- Gardırobunuzdaki en değerli parça ne?
Sanırım en sevdiğim parçalar deri ceketlerim.
- Çalışmadığınız zamanlarda neler yaparsınız?
Çalışmadığım zaman yok gibi bir şey. O çok nadir zamanlarda da genelde ailem ve dostlarımla vakit geçiriyorum. Kaçırıyorum herkesin hayatını maalesef. O yüzden değer verdiğim insanlara boş zamanlarımda yetişmeye çalışıyorum.
- Ünle aranız nasıl?
Ünle aram hiç olmadı. Bu durum sadece mesleğimin getirisi. Ünlü olmaya dair özel bir duygu beslemiyorum.
- Hakkınızda çıkan asılsız haberler ya da sosyal medyadan gelen kötü sözler sizi üzüyor mu?
Üzüyor tabii ki kimi üzmez. Benim de ailem var. Kimse kötü ya da asılsız haberi okuyup mutlu olmaz. Ancak sanırım alışmaya ve görmemeye başladım. Yok edemiyorsak kabul edip görmezden gelmeye çalışmalıyız.
- Hobiniz ve fobileriniz neler?
Hobilerim dans etmek ve tabii ki müzik dinlemek. Sanırım dağ havası almak ve yürüyüş yapmayı da
çok seviyorum. Ama bir fobim yok.
- Birisine aldığınız ve size verilen en son hediye ne?
En son anneme bir kolye aldım. Bana gelen en son hediye ise müthiş kokulu mumlar.
- Size ne ilham verir?
Bana iki şey ilham verir; sessizlik ve müzik.
- En son izlediğiniz film ve tiyatro oyunu ne?
En son Evlat oyununu izledim ve Parazit filmini izledim.
- Kendinize sık sık hatırlattığınız, çok sevdiğiniz bir alıntı ya da bir söz var mıdır?
Kendimce tekrarladığım, beni hep güçlü hissettiren bir söz var; “Sadece hayal et. Temiz bir kalp ile yapamayacağın, başaramayacağın hiçbir şey yok.”
- İdeal sevgililer günü programınız nedir?
Sanırım programı benim yapmadığım ve spontane gelişen bir seyahat. Sürprizleri kim sevmez ki.
- Başınız bir derde girecek olsa ilk kimi ararsınız?
Dara düşecek olsam ablamı ararım.
- Ekranlarda olan biri olarak kendinize nasıl bakıyorsunuz? Spor, beslenme ve güzellik rutininizi anlatabilir misiniz?
Cilt bakımımı aksatmamaya özen gösteriyorum. Spor için kendime az da olsa vakit yaratmaya çalışıyorum ve genelde yürüyorum. Uyumadan önce makyajımı mutlaka çıkarıyorum ve evde saç ve cilt bakım ürünlerimi düzenli olarak kullanıyorum.
- Pantene ile bir iş birliği yaptınız. Bakıyorum da çok sağlıklı ve gür saçlarınız var. Saçlarınıza nasıl bakıyorsunuz?
Pantene saç bakım kremini düzenli kullanıyorum. Saçlarımı gerçekten de çok iyi besliyor. Kuaförde pek vakit harcayamadığım için evde saçımı besleyecek Pantene ürünleri kullanıyorum.