- En son kasımda röportaj yaptığımızda Aşk 101’i merakla beklediğimizi konuşmuştuk. Nihayet izleyebildik. Sizce izleyiciyi bu diziye çeken unsurlar ne olacak?
İçinde olduğum bir iş olduğu için objektif olmak çok mümkün mü bilmiyorum ama ortaya çok keyifli bir dizi çıktığını söyleyebilirim. Bu dizinin sadece gençlere değil, gençlik yıllarını hatırlamak isteyen herkese hitap edeceğini düşünüyorum. 90’lar ruhunu hatırlatacak ve içinizi ısıtacak sıcak bir dizi. Öyle çok büyük bir sır, mistik bir olay kurgusu yok bu dizide. O dönemde yaşamış bir grup gencin başından geçen, giriş gelişme ve sonuç olarak ilerleyen bir hikaye. Aslında hepimizin hayatımızın bir döneminde geçtiğimiz ‘hayatı sorgulama ve gerçek kendini keşfetme’ döneminden geçecek bu gençler de dizi boyunca. Seyircinin de dizinin bazı yerlerinde yaşanan durumlar karşısında durup sorgulayacağını, düşüneceğini belki de duygulanıp ben de yaşamıştım, ben de kendime bu soruları sormuştum diyeceğini düşünüyorum. Güzel bir yolculuk, ben çok severim şahsen böyle duygu dolu dizileri.
- Çekimler sırasında nasıl bir sinerji oluştu ekipte? Hala görüştüğünüz kişiler var mı oyunculardan?
Tabii ki, herkesle görüşüyoruz. WhatsApp grubumuz var, hele de evde olduğumuz şu günlerde her an konuştuğumuz bir grup. İçinde emek geçen her işte, güzel bir sinerji oluşur zaten fakat bu ekip bir başka oldu benim için. Gerçekten tam anlamıyla bir ‘ekip’ olduğumuzu düşünüyorum. Birlikte İstanbul’un sıcak yaz aylarında çalışıyor olmamıza rağmen harika bir yaz geçirdik bence. Her anı değerlendirdik, bolca eğlendik, aralarda karavanda yorulana kadar sohbet ettik. Güzel tamamladık birbirimizi. Bütün oyuncu ve kamera arkası ekibinin enerjisi çekimler süresince çok yüksekti. Herkes hem elinden en iyisini yapmak için çok çabaladı, çok yoruldu hem de anı yaşadı ve keyfini çıkardı. Ve bu enerjinin diziye çok güzel yansıdığını düşüyorum.
- Dizide okulun şımarık, havalı ve güzel kızı Eda’yı canlandırıyorsunuz. Billur Hoca’nın deyişiyle Şeytan Eda’yla benzeştiğiniz ve farklılaştığınız yönler neler?
Eda’yı şımarık olarak görmüyorum. Daha çok sözünü sakınmayan ve aşırı rahat bir kız. Çok fazla ortak yönümüz olduğunu söyleyemem ama senaryoyu ilk okuduğum günden beri Eda’yı çok iyi tanıdığımı hissettim. Bu yüzden Eda’ya alışmak kolay oldu benim için. Oynaması zevkli bir karakterdi. İnandığı şeylere karşı gösterdiği net duruşlarını seviyorum hatta ortak yönümüz bu sayılabilir.
- Eda aşkı çok saçma bulduğunu söylüyor dizide. Peki ya sizin için aşk ne ifade ediyor?
Aslında Eda aşkı saçma bulmuyor. Bu sadece arkasına sığındığı bir bahane. Eda aşktan, aşkın onu değiştirmesinden korkuyor. Ama zamanla aşktan kaçamayacağını da anlayacak. Aşk benim için tamamlanma duygusu gibi bir şey. Tam da bir cevabı yok sanırım çünkü aşk değişkendir benim gözümde. Doğaya da aşık olabilir insan, işine de, kedisine ya da köpeğine de. Bakınca sizi mutlu eden, karşılıksız sevgi duygusu beslediğiniz her şey aşkı oluşturuyor. Hayatta başınıza bir dert gelecek olsa kimin kapısını çalarsınız? Öncelikle ailemin tabii ki. Ama en yakın arkadaşım da böyle bir şey olursa ilk danışacağım kişilerden biri olurdu.
- Bugüne kadar size verilmiş en iyi öğüt ne?
Babam yaptığı işi her zaman çok severek ve heyecanla yapar. Çocukluğumdan beri hep onun iş aşkını görerek büyüdüm. Bana da hep kalbimden geçen ve mutlu olacağım işi yapmamı söyledi. Bugün burada olmamda ve sevdiğim işi yapmamda desteği çok büyük. Hayatımızın evde geçtiği şu günlerde neler yapıyorsunuz? Aslında zaten evde ne kadar çok vakit geçirdiğimi ve bunu ne kadar sevdiğimi anladım bu dönemde. Okumaya, yabancı dilimi geliştirmeye ve tabii ki herkes gibi yeni şeyler keşfetmeye çalışıyorum ama günlük olarak bunları planlamaya daha yeni yeni adapte oluyorum sanırım. Bir kaç alan belirledim kafamda kendimi geliştirmek istediğim. Onlarla oyalanıyorum sırasıyla, verimli ve huzurlu geçirmeye çalışıyorum bu dönemi.
- Beslenme ve spor alışkanlıklarınız bu süreçten nasıl etkilendi?
Kötü anlamda etkilenmedi. Spor verimliliği azaldı tabii ama ihmal etmemeye çalışıyorum. Beslenme konusunda da gayet iyiyim. Hatta evde olduğum ve daha az enerji harcadığım için öğünlerim küçüldü.
- Cilt ve saç bakımı ritüellerinizi de sorayım. Evdeyken bakım sıklığı arttı mı?
Cilt bakımı konusunda her zaman çok titiz olmuşumdur, ama canım sıkıldığı için bakım sıklığım artmadı, hayır (gülüyor). Hatta cildimin de bu dönemde rahatlaması için yüzümü temiz tutmak ve nemlendirmek dışında çok bir şey yapmamaya çalışıyorum. Saç için de aynı durum geçerli.
- En son izlediğiniz dizi ve filmler, okuduğunuz kitaplar neler?
En son Ford V Ferrari filmi izledim. Uzun zamandır merak ettiğim Amin Maalouf’un Semerkant kitabına başladım. En son bitirdiğim dizi de Aşk 101 oldu (gülüyor).
Röportaj: Ceren Arseven