En çok hangi sanatçı ya da şarkıları dinlediniz?
Şarkı listelerim o kadar karışık ki; Nil Karaibrahimgil’den Urge Overkill’e, Loreena McKennitt’ten Kovacs’a… Belli bir şarkı söyleyemem ama bu süreçte şöyle bir müzik dinleme alışkanlığı geliştirdiğimi fark ettim; sabahları mutlaka bana enerji veren, mutlu hissettiren şarkılarla uyanıyor, geceleri klasik müzikle kapanış yapıyorum.
Bu dönemde okuduğunuz kitaplar arasında sizi en çok etkileyen hangisi oldu?
Bu dönemde daha önce okumadığım klasikleri okumaya, izlemediğim kült filmleri izlemeye çalışıyorum. Yakın zamanda Charles Dickens-İki Şehrin Hikayesi’ni okudum ve çok sevdim.
Zamanınızı ağırlıklı olarak neler yaparak geçirdiniz?
Yapabildiğim yemekler listesine yeni maddeler ekleyerek geçirdim. Normalde de yemek yapmayı çok severim, bu süreçte sarma gibi daha zahmetli yemekleri de öğrenmeye başladım. Onun dışında düzenli olarak spor yapmaya çalışıyorum, biraz da yoga. Hayatımdaki en büyük yenilik İspanyolca öğrenmeye başlamış olmam galiba. Onun dışında herkes gibi film, dizi ve kitaplar arasında dönüyorum.
Hangi dizi/filmleri izlediniz?
Aklıma ilk gelen diziler La Casa de Papel, Unorthodox ve Freud, bir de en son Brooklyn Nine-Nine diye bir diziye basladım. En son izlediğim filmler ise Clockwork Orange, Kelebekler, Moneyball ve 6 Underground.
Sosyal medyada en fazla hangi uygulamayı kullandınız?
Sevdiklerimle aynı anda görüntülü konuşmamı sağlayacak birçok uygulama keşfettim şu süreçte. Onun dışında normale göre sosyal medyada harcadığım zaman oldukça azaldı.
Bu süreçte kendinizle ilgili neler keşfettiniz?
Şartlar zorlayınca elimizden her şey geliyormuş meğer. Sandığımızdan dayanıklıymışız. Yapılacaklar listesinde ne çok tik atılmamış madde varmış. Birbirimize ne kadar düşkünmüşüz. Bunlar kendimde ve çevremde keşfettiğim ortak maddeler. Daha da uzar gider.
En çok nereye gitmeyi ve ne yapmayı özlediniz?
Gitmek istediğim çok yer var ama ilk olarak güneşin altında boylu boyunca çimenlere yatmak, sonra da kalabalıklara karışmak istiyorum. Öyle özledim ki… Galata, Kadıköy, Eminönü…
Dünya sizce bu süreçten neler öğrendi, nasıl dersler çıkaracak?
Carpe Diem! Nefes alıyor olmanın kıymetini daha iyi anladığımızı düşünüyorum. Her şeyi göz açıp kapayıncaya kadar kaybedebileceğimizi gördük. Sokağa yeniden çıktığımızda hayata şükran duyan biraz da paranoyak bir hale bürüneceğiz belli ki. Sonrasında neler olacağını ben de merakla bekliyorum.
Bu dönemi bir kelimeyle anlatsanız ne olurdu?
Tarih.
Röportaj: Eylül Solakoğlu