Evde günleriniz nasıl geçiyor?
Bu günlerin bile bir rutini oluştu aslında. Gün içinde hem kendi ekibimle hem de Moda Tasarımcıları Derneği’yle Mercedes-Benz Fashion Week IstanbuI ile ilgili toplantılar yapıyoruz. Onun dışındaki zamanda ya da aralarda uzun zamandır girmemiş olduğum mutfakta epey vakit geçiriyorum. Bir de kitap okumak için kendime mutlaka zaman yaratıyorum.
Evden çalışma süreciniz nasıl ilerliyor?
Düzenli olarak ekibimle Zoom toplantıları yapıyoruz. Bu iki ay içerisinde tasarım ekibimle birlikte İlkbahar-Yaz 2021 koleksiyonumuzu da hazırladık, bu sıralar onun detaylarıyla ilgileniyoruz.
Eklektik bir stile sahip olduğumu söyleyebilirim. Evime sevdiğim objeleri ve eşyaları katmayı seviyorum, öyle olunca aidiyet duygusunu daha çok hissediyorum.
Modanın geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ben modanın Pollyanna’sıyım o yüzden konuyu pozitif tarafından ele alıyorum. Bence moda Covid-19 öncesi zaten alarm veriyordu. Büyük bütçelerle yönetilen, perakendenin büyük bir payına sahip moda patronları tarafından konmuş kurallara bizim gibi bağımsız tasarımcı markalarının da uymaya çalıştığı, çok yorulduğu ve dolayısıyla yontulduğu bir döneme girmiştik. Hızlı modanın hakimiyetiyle birlikte artan indirimler ve bu indirimlerin boşluğunu kapatması için talep edilen ara sezonlarla birlikte inanılmaz yoğun bir tempo içerisindeydik. Covid-19 sonrası ciddi bir artış gösteren dijital platformlar bence bu yeni dönemin en önemli belirleyicisi olacak. Moda haftalarının bile dijital hale geldiği bu dönemde dijitalleşmenin doğru kullanılmasıyla birlikte özellikle bağımsız markaların daha demokratik bir ortama kavuşacaklarına inanıyorum. Artık içerik de olmazsa olmaz olacak. Tüketiciler alacakları her ürünün arkasında bir hikaye arayacaklar ve içeriğiniz yoksa mücadele etmeniz de zor olacak. Bir de elbette sürdürülebilirlik artık bir pazarlama aracı olmaktan çıkıp gerçek anlamda benimsenmesi gereken unsurların başında gelmeye başlayacak.