- Öncelikle eğitim hayatından başlayalım. Hangi okulda, hangi bölümü okudun?
Mimar Sinan Üniversitesi’nde sosyoloji, İstanbul Üniversitesi’nde ise, sinema- televizyon (uzaktan eğitim) bölümlerinde eş zamanlı eğitimime devam ediyordum. İçerik üretmeye başladıktan sonra bir süreliğine dondurma kararı aldım. Yakın zamanda yurt dışında sinema ve kurgu eğitimi almak ve o alanda işler yapmak istiyorum.
- Kendini YouTuber olarak mı tanımlıyorsun?
O şekilde tanımlamayı tercih etmiyorum. YouTube benim için şu an özgürce içerik üretebildiğim platformlardan sadece biri. Birçok platformda kendi hayatını paylaşan bir içerik üreticisiyim.
- Instagram’da kişiliğini gerçek haliyle yansıtabildiğini düşünüyor musun?
Evet, düşünüyorum. Sadece Instagram’da değil, tüm platformlarda arkasında durduğum en önemli şey; kendimi gerçek halimle, olduğum gibi yansıtabilmek. Her zaman önceliğim bu oldu ve böyle devam etmesini umuyorum.
- Sürekli pozitif enerji yaydığınla ilgili bir algı var. Bu hoşuna gidiyor mu?
Aslında sürekli pozitif enerji yaymıyorum ve bu algıyı da paylaşımlarımla yıkmaya başladım. Genel olarak pozitif bir insanım ve eğlenceli paylaşımlar yapıyorum, doğru. Ama mutlu olmadığım anlarımı da, “Kendimi iyi hissetmiyorum,” diyerek rahatça paylaşmaya başladığım günden beri daha gerçek Sude’yi görebildiklerini düşünüyorum.
- Yaptığın iş birliklerinde çok seçicisin, tercihlerini neye göre yapıyorsun?
Beni iş birliklerim konusunda en iyi hissettiren şey, her şeyi menajerliğimi de yürüten ablam ile birlikte planlıyor olmak. Günlük hayatımda kullanmadığım hiçbir markayla yan yana gelmiyorum. Birlikte uzun zaman önce aldığımız bir karar ile az ama öz olacak şekilde, uzun soluklu çalışabileceğimiz, keyif aldığımız ve inandığımız markalar ile iş birliği yapmayı tercih ediyoruz. Bu süreçte markanın bize katacağı değer kadar, bizim markaya katabileceğimiz değeri de önemsiyoruz.
- Seni takip eden insanlar en çok samimiyetini seviyorlar. En doğal halini yansıtmayı nasıl başarıyorsun?
Bence bu, her şeyi olduğu gibi ve filtresiz paylaşmamla başladı. Filtrenin sadece bir fotoğraf renginden ibaret olduğunu düşünmüyorum. Mutlu-mutsuz, güzel-çirkin, zayıf-kilolu, o an nasıl olduğumu önemsemek yerine, “Canım paylaşım yapmak istiyor mu?” sorusunu önemsiyorum. Paylaştığım her şeyde o anın gerçekliği ve hissi önemli. Nasıl göründüğüm ya da başkalarının beğenileri değil. İnsanların da bende sevdiği şey bu bence.
- Alışılmışın dışında bir tarzın var. Nasıl tanımlarsın stilini?
Modayla ilgili soruları cevaplamak benim için biraz zor. Açıkçası ilgili ve bilgili olduğum bir alan değil. Tarzım, içeriklerim ve paylaştığım her şey, benim deneyimlerimle birlikte her gün değişiyor. Sanırım kendimi bulup çok daha rahat bir insan olmaya başlayınca stilim de değişti. İçinde sadece rahat hissettiğim şeyleri giymeye ve oversize parçalar tercih etmeye başladım. Renkli, eğlenceli ve rahat giyiniyorum. Bence bu durum yine kişiliğimle ilgili…
- En sevdiğin yerli ve yabancı markalar neler?
Karantinadan önce kendi markamız 10AM Factory’nin ön gösterim ürünleri Appetizer Collection adı altında satışa çıktı. İçinde benim hayatımdan ve zevklerimden çok şey barındırdığı için; takip etmeyi ve giymeyi en sevdiğim ürünler ablamın tasarladıkları. Dünyadan ise high end markaları çok takip etmiyorum ancak son dönemlerdeki büyük sneaker iş birliklerini çok beğeniyorum. Galiba modada en çok ilgimi çeken şey bu. Geçen aylarda gerçekleştirdiğim Global Nike iş birliğinde aslında sneaker’ların sokak kültürünü ve modayı ne kadar etkilediğini yakından görme fırsatım oldu. Sokakta giydiklerinizle, paylaşımlarınızla farkında olmadan bir kültür ve akım yaratıyorsunuz, bunun etkisi de kalıcı oluyor. Dünya modasına yön veren, bizi yakından etkileyen markaları takip etmeye çalışıyorum.
- Orkun Işıtmak çok yakın arkadaşın ve ani bir kararla evleniyor, senin de bir süredir devam eden bir ilişkin var. Sizin böyle bir düşünceniz olur mu?
Orkun özel hayatını sosyal medyaya yansıtmadığı için bu karar ani gibi gelebilir ama uzun zamandır bizim bildiğimiz bir haber bu. İkisi için de çok mutluyum. Benim ilişkim de çok güzel bir şekilde devam ediyor ama şu an için öyle bir planımız yok.
- Sosyal medya bir gün biterse kendine uygun gördüğün bir meslek var mı?
İçerik üretmeye başladığımdan beri aslında birçok mesleğe dair deneyim edindim. Şu an sürekli kamera önünde olsam da, kamera arkasındaki işler de beni heyecanlandırıyor ve eğitimimi bu alanda tamamlamayı düşünüyorum. Ocak ayında hayata geçirdiğimiz ofis-üretim atölyesinde kendimize bir stüdyo kuruyoruz ve burada kamera arkası denemelerime yakın zamanda başlayacağım. Bu meslek biterse ne yaparım diye düşünmek yerine, aynı anda birden fazla alanda çalışarak deneyimlerimi artırmak istiyorum. Her bir deneyimin yeni iş alanları yarattığını düşünenlerdenim.
- Evlerimize kapandığımız bu karantina döneminde seni en çok ne oyalıyor?
Oyalandığım çok fazla şey var. Yeni taşındım ve bir süre dekorasyonla ilgilendim. YouTube kanalım için tüm süreci videoya çektim ve bunların tamamını da kendim düzenledim. Yemek yapmak, dizi izlemek, oyun oynamak, resim ve yoga en çok vaktimi alan uğraşlar. Son bir haftadır ise yeni sahiplendiğim köpeğimle oyalanıyorum.
Bu dönemde en çok kiminle görüntülü konuştun? İzmir’de yaşayan en yakın arkadaşlarımla ve ailemle konuştum. Ama en çok ablamla görüştüm çünkü tüm işlerimizi birlikte yürütüyoruz ve kararlarımızı birlikte veriyoruz.
- En çok neyi özledin?
Zaten arkadaşlarım ve ailemle daha çok evde görüşmeyi tercih eden biriyim. Evde olmayı çok seviyorum. Ama görüşemediğim arkadaşlarımı ve İzmir’de yaşayan ailemi çok özledim. Daha çok rutin hayatımda yapabildiğim basit şeyleri arıyorum. Anlık yaptığım planları, istediğim zaman istediğim yerde olabilmeyi, motora binmeyi, piknik yapmayı, parklarda yayılmayı, daha kalabalık arkadaş buluşmalarını, sokakta insanlara selam vermeyi…