Moda Sohbeti: Cihan Nacar

Vizyonuyla her daim ilham veren Cihan Nacar ile tasarıma ve sanata olan tutkusunu, yaratıcılığını besleyen unsurları ve modanın yakın geleceğini konuştuk.

Röportaj EYLÜL SOLAKOĞLU

 

 

Moda ve tasarıma ilgi duymaya başladığınız ilk anı hatırlıyor musunuz?

Aslına bakarsanız bununla doğmuş gibiyim ilk çizim denemelerime ilkokul defterlerimin arka sayfalarında başladım. Annemin beni keşfetmesini sağlayan bu defterler hala aile anılarımızın arasında duruyor. Normal şartlarda o yaşlarda bir çocuğun hayal dünyası oldukça geniş olsa da belirli bir alanda yeterli birikimi olması mümkün değildir. Ama benim kaynağım, şansım annemdi. Bu konuda bana ilham kaynağı olmuş, kendi zamanının çok ötesinde bir vizyonu ve moda konusunda rafine zevkleri olan bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmek bana doğarken verilmiş bir hediye gibi.  Öyle ki hala gardırobunda muhafaza ettiği ikonik parçalar ve bunları kombinleme konusundaki yaratıcılığı bana ilham verir.

 

Bugüne kadar birçok başarılı koleksiyona imza atmış bir tasarımcı olarak sizi kişisel olarak en çok etkileyen hangisi oldu?

Ben koleksiyonlarını yaşayarak üreten bir tasarımcıyım. Oluşum aşamasında her koleksiyonumun hikayesinin içinde uzun süre kaybolmuşluğum, her detayı hayal ederken o hikayenin içinde yaşamışlığım var. Dolayısıyla benim için anlattığım her hikayenin, hayata geçirdiğim her kompozisyonun yeri apayrı. Çalışmalarımı değil ama sunum aşamasında oluşturduğumuz ambiyansları düşündükçe Kiev defilesi ve bu defilede podyumda olan Aura koleksiyonu benim için her zaman unutulmazlar arasında ilk sıralarda olacak. Senfoni orkestrasının canlı performansı eşliğinde yaşayan bir ambiyansla bu sunumu gerçekleştirmek, hele ki Türkiyeli bir tasarımcı olarak yurt dışında bu temsile imza atmak benim için manevi değeri çok yüksek bir anıydı.

 

Haldun Dormen yönetmenliğinde sahnelenen Broadway’den İstanbul’a Müzikaller projesinin kostüm tasarımlarını üstlendiniz. Hazırlık süreci nasıldı, sahne kostümlerini tasarlarken hangi unsurlara dikkat ettiniz?

Ve işte manevi değeri paha biçilemez bir anı daha… Aynı zamanda da çok önemli bir deneyimdi benim için. Haldun Dormen gibi değerli bir isim ve bu kadar parlak bir kadroyla böylesine özel bir projede buluşmak gerçekten tarif edilemez bir duygu. Teklifi kabul etmemle birlikte tüm müzikal ekibiyle aynı anda çalışmalara başladık. Hem projenin genel ruhuna, hem de sahnedeki karakterlerin her birine ayrı ayrı ama genel bütünlüğe de uyumlu şekilde çalışmak önceliğimdi. Müzikal gibi zorlu ve tempolu bir performansta, oyuncuya bir de tasarımı taşıma çabası yükleyip odağını dağıtmamak için performanslarla uyumlu kostümler yaratmaya çalıştım. Oyuncunun her adımını, her hareketini büyüten, performansına en uygun şekilde hizmet eden tasarımlar ortaya çıkarmak en önemli hedefimdi. Oyuncuyu, sahneyi ve görseli riske edebilecek her türlü teknikten ve denemeden de özellikle uzak durdum. Hem tasarım hem üretim hem de revizeleriyle keyifli olduğu kadar benim için de detaylı çalışma gerektiren farklı bir süreçti. 

Koleksiyonlarınızda incelikli materyaller, couture detayları ve işçilik ön planda. Teknolojinin, inovatif kumaş ve tekniklerin moda endüstrisine etkisi üzerine neler düşündüğünüzü sormak isterim.

Sizin de gözlemlediğiniz gibi asıl farklılığı, özel olarak çalışılmış parçaların bütünlüğünde yakalayabilmeyi değerli bulan bir tasarımcıyım. Gerçek yaratıcılığın, mevcutta ilham veren birikimlerin yani klasiğin her seferinde yeniden ve tamamen özgün biçimde yorumlanabilmesiyle kendini gösterdiğine inanıyorum ve ancak bunu yapabilen bir tasarımcının zamanın bize hediye ettiği her yeni malzemeyi, tekniği ve imkanı hakkıyla değerlendirebileceğini düşünüyorum. Moda endüstrisindeki inovatif çalışmalar sadece görsel algı üzerinden ilerlemiyor, aynı zamanda sürekli yenilenen ve yaşam koşullarımızla paralel olarak değişen ihtiyaçlarımıza da hizmet ediyor. Bu noktada konu başlığı endüstriyel tasarıma evrildiği için çok daha teknik bir bakış açısı gerektiriyor. Oldukça derin bir sohbet konusu ancak şu kadarını söylemeliyim, beni cildime kimyasal bir ürün sürmek zorunda bırakmadan güneş ışığından koruyan UV filtreli bir tişörtün, hatta trafikte fark edilmeyi sağlayıp kaza oranlarını düşüren reflektörlü bir yağmurluğun bile önünde saygıyla eğilirim. Moda endüstrisinin geleceğini şimdiden hayal etmek bile çok zor ve beni çok heyecanlandırıyor. Bu konuda çok sıkı bir takipçi ve aynı zamanda oldukça heyecanlı bir hayalciyim. Kim bilir belki de gelecekte bu konuyla ilgili detaylı röportajlar yapacağımız projelerle buluşuruz.

Son günlerde sıkça karşımıza çıkan dijital sanat, NFT ve Metaverse kavramlarıyla aranız nasıl? Bu platformlarda yer almayı düşünür müsünüz?

Önceki soruya verdiğim cevaptan da anlaşılacağı gibi, gönlümüz ne kadar içinde bulunduğumuz anı canlı paylaşmaktan, klasik değerleri yeni çizgilerle canlı tutmaktan ve tüm bunları insanlarla organik bir ilişki içerisinde paylaşmaktan yana olsa da günümüzde ve gelecekte mümkün olan en geniş paylaşım ağını oluşturmak, sınırsız ve zamansızca var olmak hiçbirimizin hayır diyemeyeceği, hatta kaçamayacağı bir gereklilik. Ben bu konudaki bakış açımı güncelledim ve teknolojinin bize sunduğu tüm platformları suni bir yapı olarak algılamak yerine, sınırlarımızı ortadan kaldırarak çalışmalarımızı globale taşıyan birer erişim noktası, zamansızca depolayan ve yaşatan birer zaman kapsülü olarak algılamaya başladım. Tabii ki ulaşabildiğim kadar çok insanla birebir ve organik paylaşımlarıma, sunumlarıma sonsuza kadar devam etmek hedefim ama zamanın bizi taşıdığı her platformda var olmayı da reddetmeyeceğim. Zaman ne gösterir bilinmez ancak nadir olan hiçbir şey kaybolmamalı, dilerim bu teknoloji her alanda tasarımların, hakların ve paylaşım güvenliğinin yerini bulmasına ve korunmasına en efektif şekilde hizmet eder.

Yakın zamanda sizi en çok besleyen sanatsal ilhamlar neler?

Benim için neredeyse yanıtlanamaz bir soru, zira benim gibi tüm eğitim hayatını sanat üzerine çalışarak tamamlamış biri hiçbir sanatsal kaynağı geride bırakıp bir diğerini öne alamaz. Her bir çalışma farklı bir duygu, bilgi, ilham ve hatta vizyon kaynağı. Üstelik hayatın içinde istisnasız şekilde her detay bir ilham kaynağına dönüşebilir. İlham, fark etmektir. Sadece neye baktığımla değil ne zaman, hangi duyguyla, motivasyonla ve sayısız insani değişken içinde nasıl baktığımla ilgili. Bu yüzden sanatın her dalı ve bugüne kadar verilmiş her bir ürün benim için birer hazine. İlhamsa eninde sonunda ucu bizim görüneni nasıl algıladığımıza bağlı bir anlam zinciri. Sanat, sanata ilham olur mu? Ben kendi sanat eserlerini ortaya koymak için çalışan bir sanatçı olarak gerçek ilhamın hala tam olarak çözümlenemeyen, ilerleyen tıbba ve teknolojiye rağmen her zaman ince bir sır perdesiyle örtülü kalacak olan insan doğasında saklı olduğunu düşünüyorum.


 

Sonbahar-kış sezonunun öne çıkan hazır giyim trendleri arasında hangilerini sevdiniz?

Pastel ama canlı tonları, bir de sade ama iddialı çizgileri çok sevdim. Cümledeki zıt anlamlı kelimelerden beni asıl heyecanlandıran temanın ne olduğunu anlamışsınızdır, bu sezon tasarımlara çok uyumlu ve yumuşak ama bir o kadar kararlı bir hava hakim. Parlak renklerin hafiflediği ve yumuşak çizgilerin dikleştiği oldukça belirgin hatlara sahip genel bir akım neredeyse her ürün grubunda kendisini hissettiriyor. Bu karakteristik yaklaşımı sevdim.

Davet sezonu geldi. Sizce doğru elbiseyi seçmenin püf noktaları neler?

Hem fiziksel yapımıza, hem de ruhumuza aynı anda oturan özelliklere sahip elbiseyi bulabilmek tabii ki hedefi 12’den vurmak olacaktır ama günün koşulları ve zaman darlığı buna her zaman imkan vermeyebilir. Böyle durumlarda tercihinizi trendlerden çok aynaya baktığınızda sizi gülümseten seçeneklerden yana kullanın ve rahatlığı ikinci plana atın derim çünkü kabul etmek gerekir ki şıklık hiçbir zaman tam bir konfor alanı olmamıştır. Katılacağınız etkinliğe göre sizi kısıtlamaması önemli. Ayrıca ruhunuzu yansıtmak sizi diğer herkesten ayıracak tek gerçek fark olduğundan kendinizi sezon trendleriyle kısıtlamanız haksızlık olacaktır. Genel ve pratik bir püf noktası isterseniz size herkes gibi siyah bir elbise önermeyeceğim, zira o meşhur kurtarıcı siyah elbise efsanesi her beden tipi ve cilt rengi için aynı verimi sağlamayabiliyor. Tavsiyem bir koyu, bir de açık ton yelpazesinden size en uygun olan iki rengi tespit edin ve dolabınızda bu renlerin hakim olduğu parçaları her zaman hazır bulundurun. Bazen bir kumaş pantolon ve gömlek kombininin bile siyah bir elbiseyi nasıl yendiğini ve öne çıktığını görüp şaşırabilirsiniz.     

 

2023’e girmeye az zaman kaldı. Hem markanız adına hem de kişisel olarak yakın gelecek planlarınız, dilekleriniz neler?

Tüm dünya olarak oldukça zor ve ön görülemez şekilde kolektif hayatımızı etkileyen zamanlar geçirdik. Neyse ki yavaş yavaş bu dönemi ve üzerimizdeki etkilerini geride bırakıyoruz. Bu yıl için en büyük dileğim en zor yılların artık geride kalmış olması ve eskisinden de verimli, mutlu, sağlıklı bir hayata hep birlikte ilk adımı atmış olmak. Gerisi zaten kendiliğinden gelecektir. Bilirsiniz yeni projeler için ipucu vermeden, sürprizi bozmadan çalışmaya hep özen gösterdim, bu kuralımı yine bozmayacağım ama 2023’ten hepimiz için bir beklentim var; gelecek planlarımız bize bile sürpriz olacak kadar güzel olsun… Herkese mutlu seneler diliyorum.

 

İlgili Makaleler