Sosyal medyanın “doğayla yeniden bağ kuruyorum” akımından ilham alarak wellness trendlerini karıştırıyor, dijitalleşmenin had safhada olduğu bu çağda zihinsel ve fiziksel sağlığımızı birleştirerek şehir hayatından kaçmanın modern bir yolunu arıyoruz. Bu noktada, “grounding”, “earthing” veya Türkçedeki şekliyle “köklenme” yöntemiyle tanışıyor ve sıkı dost oluyoruz.
Köklenme pratiği nedir?
Grounding, yani yerle ve toprakla temasa geçmek, ruh halinizi anında değiştirebilecek kadar güçlü bir pratik. Kendimizi doğayla yeniden bağlantıya geçirmenin, köklerimize dönmenin yolu. Çıplak ayakla toprağa basmak, denize girmek, ya da sadece çimenlere oturmak, köklenme pratiğine örnek olarak verilebilir. Ancak uygulamadan tam verim alabilmek için, fizikselin yanı sıra ruhsal olarak da bazı şeylerin derinine inmemiz gerekiyor.
Köklenme pratiği nasıl uygulanır?
Köklenme pratiğini uygularken, aslında çok basit bir şey yapıyoruz: Kendi varlığımıza geri dönüyoruz. Çünkü her gün sürekli bir şeylere yetişmeye çalışmak, sosyal medyada başkalarının hayatlarına bakarak kendimizi hiç tanımadığımız insanlarla dahi kıyaslamak ve ekranın içinde kaybolmak bizi fazlasıyla hayata, kendimize ve doğaya yabancılaştırabiliyor. Oysa bir kaç dakika, doğayla temas halinde olmak, beyin dalgalarınızı yatıştırıyor, stres seviyenizi düşürüyor ve zihninizi resetliyor.
Bilimsel araştırmalar, çıplak ayakla toprakla temas etmenin, bedenimize elektriksel bir denge kazandırdığını söylüyor.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Kış aylarında enerjik hissetmek için uygulamanız gereken 5 yöntem
Kapak: @gisele