Moda sektöründe çeyrek asrı devirmeye hazırlanıyor Dice Kayek. Tıpkı sağlam karakterli bir insan gibi, Ayşe-Ece Ege’nin yarattığı bu dünya markası da tam 23 senedir kalitesinden ödün vermeden yalın çizgisini muhafaza ediyor.
Dice Kayek’in Paris kökenli bir marka olması, dünyada yüzlerce satış noktasına ulaşmasının ana nedenlerinden şüphesiz. Siz bu amaçla mı yola oradan çıktınız?
Son derece planlı bir iş çizgimiz vardı. Moda eğitimini Paris’te aldıktan sonra şirketi de burada kurmak istedik. Modanın kalbi diyebileceğimiz bir şehirde yaşıyor olmak ismimizi duyurmamıza çok yardımcı oldu fakat ilk amacımız, bildiğimiz bir yerde, bildiğimiz kişilerle çalışarak büyümekti, daha bilinen bir bölgede olmak değil.
23 senelik süreçteki hangi olayları dönüm noktası olarak adlandırıyorsunuz?
1994’te yaptığımız ilk defilemiz, V&A Museum programına ve Fédération Française de la Couture haftası takvimine girmiş olmamız, Jameel Prize 3’ü kazanmamız.
Yaz kreasyonlarınızda siyah modellerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Bunun sebebi nedir?
Koleksiyonlarımızda mimari çizgilerden çok esinleniyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi, çiçekli böcekli binaya rastlamak pek söz konusu olmuyor. Daha erkeksi, sade ve detayının formunda gizli olduğu parçalar yapıyoruz.
Tasarımlarınız net, yalın ve minimal çizgilere sahip. Sadeliği benimseyerek bu denli özgün olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Tasarım sürecinde büyük bir mühendislik, zanaat, el işçiliği ve detaylı hesaplamalar var. Çok basit diyebileceğiniz bir üst bile, tasarım kalitesi ve detayları ile farklı durabilsin diye çalışıyoruz.
Sizce şık olmanın yolu sadelikten mi geçiyor?
Kesinlikle! Sadelik ve çok kaliteli kumaşların birleşimi ile herkes şık parçalara ulaşabilir.
Farklı konseptler yaratmak yerine defilelerinizi podyumda, alışık olduğumuz kurguda gerçekleştiriyorsunuz. Bakışların sadece kıyafetlere odaklanmasını mı istiyorsunuz?
Evet. Mekan ne kadar yalın olursa, kıyafetlere gidecek dikkatten o kadar daha az çalıyor. Sanatçılığın öne çıktığı serilerde mekanın sadeliği bizim için daha önemli oluyor.
Sizce Dice Kayek’in tüm dünyada bu kadar tercih edilmesinin sebepleri neler?
Modern lüks anlayışının yeni oluşturduğu kitle, müşteri kitlemiz. Bu tarzda ürün alan çok insan var. Lüks olmanın en önemli kriterlerinden biri de nadir olmak. Bu da Dice Kayek’in çizgisine çok uyuyor.
Neler size ilham kaynağı oluşturur?
İnsanlar.
Markalarla işbirlikleri yapıyor musunuz?
Türkiye’de Machka ile çalışıyoruz.
Tasarımlarınızı giyen ünlü isimlere örnek verir misiniz?
Maria Bucelatti, Salma Hayek, Adele Exarchopoulos ve Julie Gayet.
Kimi giydirmenin hayalini kuruyorsunuz?
Christopher Waltz gibi yetenekli, başarılı ve çekici bir adamı giydirmek çok isterdik!
Bir tasarımı iki kişi yaratmanın artı ve eksileri neler?
Altı aylık koleksiyon hazırlama sürecinde ben daha çok Paris’te tasarımla, Ayşe de iş kısmı ile ilgileniyor. Bu sürecin sonunda Ayşe’nin objektif bir yaklaşımla koleksiyona bakması, benimkinden çok daha farklı oluyor. Onun yaptığı eleştiri, ürünlerin satış açısından çok daha doğru bir şekilde ortaya çıkmalarını sağlıyor
Solda: Julie Gayet
Günlük hayatınızda nasıl giyiniyorsunuz?
Her gün çalıştığımız için sade, şık ve rahat giyiniyoruz.
Müşterilerinize kıyafet tasarlarken hangi noktalar üzerinde duruyorsunuz?
En önemlisi, tasarımın formu, kişinin üzerinde nasıl durduğu. Sonraki nokta ise müşterinin beğenmesi. Bir markanın işleyebilmesi için koleksiyonlarının albenisi olması gerekiyor.
Solda: Ayşe-Ece Ege’nin 1993’te Paris’te gerçekleştirdikleri gömlek defi lesinde, beyazın bambaşka yönleriyle tanışıyoruz.
Hazırlıkları 2009’da başlayan ve 2010’dan itibaren İstanbul, Londra, Amsterdam, Kazan, Moskova gibi çeşitli şehirlerde tanıtılan Istanbul Contrast sergisinin en çok ilgi gören parçaları, tarihin tılsımını modernize edilmiş tasarımlarda buluşturuyor.
Solda:
Caftan
İkili, Caftan isimli elbiseyi bir kaftandan ilham alarak tasarlamış.
Dome
İstanbul’un kubbeli yapıları, Dome tasarımının hayat bulmasına yol açmış.
Highia Sophia
Aya Sofya, Highia Sophia modeline esin kaynağı olmuş.