“Eğer seçme şansım olsaydı her şeyi yatakta yapardım,” diyor 28 yaşındaki Aguilera. “Toplantılarımı yatakta yapıyor, yemeğimi yine orada yiyorum. Manikür ve pedikürümü de yatakta yaptırıyorum. O kadar çok seyahat ediyorum ki, evimin konforuna kavuştuğum nadir anlarda mutlaka keyfini çıkartmaya bakıyorum.”
Aguilera, Beverly Hills’te bulunan kartal yuvasına sığındığı zamanlarda çok nadir dışarı çıkıyor. Bu durum, evin dış kapısında adeta kamp kuran paparazzi ordusunu da üzüyor haliyle. “Her şey burada,” diyor neşeli bir enerji yayan beş yatak odalı, yaklaşık 1022 m2’lik evinde etrafı gösterirken. Şarkıcının, iç mimarlar Ron Woodson ve Jaime Rummerfield’e ilettiği dekorasyon talebi oldukça etkili olmuş. “Evin dekorasyonu sıcak ve canlı olsun.
Ayrıca risk almaktan çekinmeyin.” Bu beklentilere onlar da kırmızı, pembe, siyah ve aralara katılmış zümrüt yeşili gibi renklerle cevap vermiş. Gotik, hicivli, Hollywood Regency tarzı ve Çin ilhamlı unsurlar; graffiti sanat eserleri, Japon çizgi karakterleri ve kalaydeskop görünümlü halılar gibi modern öğelerle yan yana getirilmiş. “Evin her alanının kendi karakterine sahip olmasını istedim,” diyor Aguilera, pembe ve siyah renklerden oluşan bilardo masasının, langırt makinelerinin ve tavana monte edilmiş füme aynaların bulunduğu coşkulu oyun odasını süzerken. Rummerfield evi, “Sürreal esintili sihirli bir uçan halıyla yolculuğa,” benzetiyor.
Evin tarzı için Aguilera’nın zihninde canlanan; ‘Alice Harikalar Dünyası’nda’ sevimliliği ile rock & roll asiliğinin birleşmesiymiş ve ortaya muhteşem sonuçlar çıkmış. Antrede taş malzemeden yapılmış sanatsal ağaçlar, kırmızı cam kolları olan bir şamdan, özellikle deforme edilmiş bir Marilyn Monroe baskısı ve üzerinde “CA+JB IV EVER” (CA+JB DAİMA) yazan dev bir halı bulunuyor. “Favori parçalarımdan biri de o halı,” diyor Aguilera. Bullmastiff cinsi köpeği KoKo, halının üzerinde neşeyle yuvarlanıyor. Çiftin ayrıca Chewy ve Stinky adlı iki Papillon cinsi köpeği var.
Aguilera, halk arasında müstehcen stili ve kuralları yıkan davranışlarıyla biliniyor. Evde bile transparan hırkası, platin saçları ve kıpkırmızı rujlu dudaklarıyla dolaşan Aguilera’nın 1940’lı yıllara gönderme yapan poster kızı imajı hiç sarsılmıyor. Ancak çiftin dekorasyon anlayışı, şarkıcının daha az bilinen özelliklerini de ortaya çıkartıyor… Mesela tuhaf seramik horoz koleksiyonu için, “Bana anneannemin evini hatırlatıyor,” diyor sanatçı kocası ona alaycı bir gülümsemeyle bakarken. Aguilera ayrıca ancak bir askerden beklenecek derecede de organizasyon becerisine sahip. “Her şey etiketli,” diyor, geniş dolaplarının bir tanesinin etrafında salınırken. Üst üste düzenli bir şekilde dizilmiş bir pantolon yığınına bakarak, “Burada taşlanmış, düz renk ‘slim’, kapri ve boru paça jean’lerim var,” diyor. Ceketleri, montları, etekleri, kazakları, mücevherleri ve kırtasiye malzemeleri için de ayrı alanlar var.
Küçük turumuzun ikinci durağında, anahtar deliği şeklindeki koridordan dolap, güzellik salonu ve çalışma odası olarak eşit alanlara ayrılan bölüme geçiyoruz. Birinci bölümde duvarlara baştan aşağıya, tasarımcı ve tarza göre düzenlenmiş ayakkabıların yer aldığı raflar monte edilmiş. Güzellik salonu kısmında şampuanlama lavabosu, iki adet kuaför koltuğu ve özel olarak aydınlatılmış ayna var. “Bu benim hayal ettiğim görüntüydü,” diyor Aguilera. ‘Güzellik ekibine’ kendini burada teslim ediyor.
Odada ayrıca şarkıcının kendisinin hazırladığı ilgi çekici eserler var. Vintage bir seyahat sandığının içine kitap, çanta, iç çamaşırı ve kostüm gibi ona ilham veren parçalarla bir düzenleme yapmış. “Teatral olmayı ve hikâyeler yaratmayı seviyorum,” diyor Aguilera. Bir diğer hobisi ise kolaj yapmak. Bu çalışmaların birçoğu evinin duvarlarında çerçevelenmiş olarak asılı. Hatta bunlardan birini Bratman için Babalar Günü şerefine hazırlamış. Diğer sanatsal çalışmalar, şarkıcının önümüzdeki yılın başlarında piyasaya süreceği yeni “fütüristik” albümünü hazırlama aşamasında olduğu stüdyosunda yer alıyor. “Bu albüm beni şimdiye kadar yaptıklarımın hepsinden fazla heyecanlandırıyor. Sesimin, daha önce hiç açığa vurmadığım yapısını ve dokularını gösteriyor,” diyor.
Görünen o ki çift, evin dekorasyonunda biraz daha küçük değişiklikler yapacak. Ev ve eşyaları konusunda o kadar tutkulular ki, mekanı güzelleştirme çalışmalarını sürdürecekler gibi görünüyor. Ama yine de evin Osbourne’lardan kalan bazı özelliklerini kabullenmişler. Mesela pirinç kapı kollarını, vitray pencereleri ve kapılara kazınmış haç desenlerini olduğu gibi bırakmışlar. “Karanlık vurgular hoşuma gidiyor,” diyor Aguilera ve ekliyor, “Aslında ben biraz vampir ruhluyum.” Sharon Osbourne da Aguilera için eve özel bir hediye bırakmış: Vintage bir tuvalet masası.
Ancak bu masa her ne kadar Aguilera’nın tüm makyaj malzemeleri ve parfümleriyle doldurulmuş olsa da, o makyajını aynalı dolabının karşısında, kapitone bir koltuğun üstünde oturarak yapmayı tercih ediyor. (Bu arada ünlü şarkıcı, üçüncü parfümü Christina Aguilera By Night’ın lansmanını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi.) Aguilera, yüksek koltuğa atlayıp bağdaş kuruyor. “Evdeki her şeyi hayat tarzımıza uyacak biçimde tasarladık. Buranın bizi ifade eden dokunuşlara sahip olmasını istedik,” diyor ve sonra aynaya dönüyor ve keyifli hayat süren bir kadının rahatlığıyla gülümsüyor.
Onu aslında pembe şampanya yudumlarken görmüyoruz. Ama Christina Aguilera, Los Angeles’ta fazlasıyla abartılı bir romantizme sahip evinde tam anlamıyla modern bir ‘sarışın bomba’ görüntüsü veriyor. Müzik yapımcısı kocası Jordan Bratman ve 21 aylık oğlu Max ile paylaştığı Akdeniz stili evi, gösterişli yaşam biçimi için ideal bir şekilde dekore edilmiş. Popun kraliçesini, gündelik hayatında, evde olduğu zamanlarda, şeker pembesi bir koltukta kıvrılmış halde görebilirsiniz. Ya da ofisinde yer alan püsküllü bir kanepede veya görkemli platform yatağında yastıklara gömülmüş olarak da bulabilirsiniz.
Eğer Aguilera’nın evi size bir yerlerden tanıdık geliyorsa yanılmıyorsunuz. Çünkü burası MTV’deki realite şovlarında her bir karesi yayınlanan Osbourne ailesinin eviydi. Aguilera ve Bratman, evin popülaritesinin özel hayatlarına etki edeceğini düşünerek ilk başta mekanı görmeyi reddetmişler. Zira ev şu an Hollywood ev turları otobüsleri için önemli bir durak konumunda. Ancak iki yıl boyunca arayıp da beğendikleri bir yer bulamayınca fikir değiştirmişler. “İçeri girdiğimiz andan itibaren sürekli birbirimize bakarak, ‘Burada yaşayabilirim diyorduk,” diye hatırlıyor o günleri Aguilera, gülerek. “Evde lagüne benzeyen bir havuz, inanılmaz bir bebek odası ve güzellik salonum için özel bir alan zaten vardı. Bu yüzden mekanın ününe dair bir ağırlık hissetmedim üzerimde.” Ayrıca evde kullanıma hazır bir müzik stüdyosu ile gelişmiş bir güvenlik sisteminin olması büyük şanstı. İkili, evi gezer gezmez emlakçıya bir teklif yapmış. Altı aylık bir renovasyon sürecinin ardından, geçtiğimiz yılın şubat ayında, oğulları Max’in doğumundan iki hafta sonra eve yerleşmişler.