Roberto ve Eva Cavalli, 35 yıldır yaşadıkları Floransa’daki evlerinde Rönesans parçalarından çağdaş resimlere bir müzeye yetecek kadar güzel sanat eseri biriktirmişler. Ama en büyük hazineleri; kuşlar, köpekler ve tropik balıkların bulunduğu küçük bir hayvanat bahçesini de içeren, devamlı büyüyen aileleri.
İtalya’da moda tasarımcılarının modern Medici’ler olarak bankerlerin yerini aldığını söylemek yanlış sayılmaz. Roberto Cavalli, Floransa’nın tepesindeki imparatorluğundan E. M. Forster’ı kıskançlıktan ağlatacak 40 dekarlık, mükemmel sıralar halinde ekilmiş 2000 zeytin ağacının bulunduğu arazisine hükmediyor. Arazinin sabahın altın ışığının pastel gün batımlarına dönüştüğü zirvesinde ise hayatına 15’inci yüzyılda mütevazı bir çiftlik evi olarak başlayan ancak şimdilerde bir zevk sarayına çevrilmiş kuleli villa yer alıyor. Burada bulunan açık ve kapalı yüzme havuzları, Türk banyosu ve helikopter pistine hem Cavalli’nin eşi ve tasarım ortağı Eva’nın yaşadığı eski evde, hem de 2008 yılında mimar Italo Rota yardımıyla inşa edilen daha modern bekar evinde ikamet eden papağanların cıvıltısı eşlik ediyor.
Gördüğünüz üzere, Roberto’nun 1975’ten beri yaşadığı Cavalli evi hiç alçakgönüllü sayılmaz. İnanılmaz derecede egzotik moda ve ev koleksiyonları gibi mekan da başarı ve aşırılığa leziz bir övgü niteliğinde. Roberto, asırlık gibi görünen ama aslında eve sonradan aile tarafından eklenen en resmi odasındaki altın varaklı yönetmen koltuğuna otururken, “Bu eve uzaktan bakıp, tepemi ve kulemi görünce gururlanıyorum,” sözlerini sarf ediyor. “Evdeki taşlar 600 yıllık,” diyen tasarımcı, yerlisi olduğu Floransa’yı damarlarında hissettiğini söylüyor. “Bazen yalnız olduğum gecelerde Beethoven ve Chopin dinlerken, belki benden önceki Floransa ve buradan geçen insanlar hakkında hikayeler anlatabilirler diye bu taşların konuşabilmesini umuyorum. Ve düşünüyorum, acaba bundan 500 yıl sonra burada kim yaşayacak? Bu ev benim bir parçam.”
Solda:
Misafirler Cavalli evine merkezi avludan ve kemerli ahşap kapılardan giriyor (solda). Isısı bir jakuzi gibi ayarlanmış kapalı havuz (aşağıda, solda) geniş bir taş buhar odasının bitişiğine konumlanmış. Eva, arkadaşları ile dans dersleri almaya karar verdiği için geçen yaz duvara çerçeveli aynayı yaslamış. Avlu, servi ağaçlarıyla bezeli Floransa tepelerinin nefes kesen bir manzarasını sunuyor (aşağıda).
Roberto, torunları, köpekleri Lupo ve papağanları Tommy ile camla kapatılmış verandada bulunan Eva, “Bu odayı sürekli değiştiriyorum,” diyor, “Şimdilk kahvaltı için bir masa koydum.”
Mekanın çılgınca eklektik dekorasyonunda birleştirici tek unsur varsa, o da her objenin anlatacak bir hikayesinin olması. Yataklardan biri, canlı yılanları mücevher gibi kullanması ve pırlantalı tasmalarıyla bir çift çitayı gezdirmesiyle Venedik sosyetesini şok eden efsanevi markiz Luisa Casati’den esinlenen bir defileden alınmış. “Hatırlıyorum, başlarda bazı arkadaşlarım, ‘Roberto, çok fazla dekor kullanıyorsun,’ demişti. Evime ne koyduğumdan kime ne ki? Hayatımı anımsatan parçaları seçiyorum.”
Roberto, Eva’yı da 1977’de Eva’nın Avusturya güzeli olarak yarıştığı Kainat Güzellik Yarışması’nda jüri üyeliği yaparken tanıdı. Beraber çalışan birçok tasarımcı çift gibi onların ilişkisi de birbirlerine ve ailelerine olan sevgilerini korurken arkadaşlığa dönüştü.
Hazine dolu evlerinde istediklerini yapmalarına izin vererek yaşları 2 ve 11 arasında değişen yedi torunlarını insafsızca şımartıyorlar. “Onlara ne isterlerse veriyorum, neyi kırmak isterlerse kırabilirler. Böyle olunca da çok şaşırıyorlar çünkü kendi evlerinde gayet uslular,” diyor Eva.
Bu sanat eserlerinin koruyucuları Eva’nın cam küreler, dikilitaşlar, boynuzlar ve deniz gergedanı dişlerinden oluşan uğur koleksiyonu. Bahçeye cadıları uzak tutmak için bir korkuluk dikmiş. Şaşaalı partiler vermeyi veya şömine başında samimi kart oyunlarını seven Eva da hiçbir kısıtlaması olmayan bu dekorun verdiği izleniminin farkında. Son zamanlarda daha minimalist bir modda olduğunu, artık gösterişli objelerinin çoğunun depoda saklandığını söylüyor.
“Abartılı ve biraz çizgi dışı. Ancak inanıyorum ki, her ev içinde yaşayanın estetiğini taşımalı. Asla bir mimara evimi yapmasını söyleyip, sonra da orada oturamazdım. Sizi çevreleyen şeylerle bir ilişkinizin olması gerektiğini düşünüyorum,” diyor Eva.
Solda:
Misafir odasındaki bu ağaç kirişler çiftlik evinin her yerinde görülüyor. Yatak, gösterişli Luisa Casati’yi anımsatmak için düzenlenen bir defi lede kullanılmış.
Burada bulamayacağınız tek şey, düzgün bir yemek masası. Ana ev öyle bir tasarlanmış ki, her şey taşınabilir ve anlık bir kararla Eva’nın sanatçı ve politikacılardan oluşan 200’den fazla davetlisine ev sahipliği yapabilecek durumda (Floransa eski belediye başkanı, şimdiki İtalya başbakanı Matteo Renzi, düzenli misafirler arasındaydı). Masalar Eva tarafından hayvan baskıları ve kristal şamdanlarla ile ortama uyum sağlayacak şekilde dekore ediliyor. Hatta bir gün en küçük oğlu Robert inci kolyesini yere saçıncaya kadar kendi gerçek mücevherlerini bu süslemelerde kullanmakta sakınca görmemiş. Pazar günleri aşçı izinliyken bütün aile büyük mutfakta, bir misafirin yönleri doğru gösterdiğini söylediği Mario Ceroli tarafından yapılmış pusula desenli ahşap masada yemek yiyor. “Eğer pusula doğruysa, bu sadece bir tesadüf,” diyor Eva.
Solda:
Oturma odası duvarında Giovanni Boldini’nin 1898 yapımı Madame Hugo ve Oğlu tablosu asılı (aşağıda). Roberto bu eseri 10 yıl önce, 1933’te Time’daki “Master of Swish” yazısında betimlenen bir portre sanatçısından ilham alan bir koleksiyonu takip edip almış.
Kuzeye doğru, açıya göre mordan kırmızıya, yeşilden maviye renk değiştiren helikopterini barındıran garajın arkasında, tasarımcı birçok heykel ve resimle dolu atölyesini yaratmış. Burada ailesinin diğer üyelerini tanıtıyor: Nero, Papua Gine’den bir papağan, Oro ve Bianca, karı koca papağanlar, Verde ve Marrone, yeşil ve kahverengi papağanlar; hatta Roberto birini dudaklarından öperek merhaba diyor! Rosa ve Viola, anne-kız Yorkshire terrier’ler, Lupo, Alman kurdu, ve Cialis, benekli Savana kedisi. “Neden onları bu kadar çok sevdiğimi bilmiyorum,” diyor Roberto.
Solda:
Roberto en sevdiği iki oyuncağı arasında: tamamen yenilenmiş 1970 model Ferrari Daytona ve kendi kullandığı helikopter.
Bir kuş, “Ciao,” diye bağırıyor. Ama o, ne zaman bir-iki günlüğüne iş için Milano’ya veya helikopteri gibi boyalı olan yatına gitse, bütün bu hayvan kabilesini yanına alıyor. Roberto için tıpkı sevgili Floransa gibi ailesi de hiçbir zaman geride kalamaz.
Solda:
Güneş ışıklarının doldurduğu mutfağa heykeltıraş Mario Ceroli’nin tasarladığı masa hakim. Bir tezgah üzerinde Eva’nın favori koleksiyon objeleri; çeşitli küre grupları (sağda) var. “Biçimleri sonsuzluğu simgeliyor ve her biri son derece büyülü,” diyor Eva.
Evin en resmi oturma odasında pembe damarlı mermer zemin, göze batan bir şömine ve kaide üzerinde mermer boynuzlu antika at heykeli ile sonlandırılmış çalışır durumdaki tuğla fırın yer alıyor.
Roberto’nun ayrı bir binadaki stüdyosu sanat kitapları, dünyanın dört bir yanından çektiği fotoğrafl ar ve seyahat hatıralarıyla dolu.
Bir başka oturma odasında mobilya ve yastıklar, Cavalli’nin geçmiş moda koleksiyonlarından kumaşlarla kaplanmış.