Biraz stiliniz hakkında konuşalım mı? Modayı takip ederim ama trendleri kendimde uyguladığım pek söylenemez.Rahatlığımdan ödün vermemek kaydıyla moda kalıplarının dışında ama zamandan da kopmayan bir tarzım var. Özel davetler dışında, aynı müzik gibi ruh halime göre değişiyor giydiğim kıyafetler.Jean, üstüne hafif salaş V yaka ya da bisiklet yaka tişört, üstüne de deri ceketle kombin yaparım.Anlık bir davette de kurtarıcım blazer ceket olur.Koyu renk jean’leri tercih ederim, dolabımda mutlaka çok sayıda siyah ve beyaz tişörtler bulunur.
Vazgeçemediğiniz bir aksesuarınız var mı? Geçen sene bir hayranımın hediye ettiği bileklik benim için çok değerlidir.
Kadınlarda giyimde çekici ve itici bulduğunuz detaylar neler? Karşımdaki kadının sade ve şık olması çekici gelir. Gereğinden fazla makyaj, abartı aksesuarlar değil de doğallık her zaman ön planda olmalıdır.
Peki ya sonrası için mesleğinizle ilgili hayalleriniz nedir?
Oyunculuğa ilk başladığımda da, şimdi de tek arzum sürekli kendimi geliştirip oynadığım her karakteri seyirciye yaşatmak.Kamera karşısında rol yapmak değil, karakteri yaşamak, o olmak bana keyif veriyor.Beyninizi “o karakter” olmaya programladığınız için her zaman farklı bir özelliğinizi keşfediyorsunuz. Benim için ilk sinema filmi çok önemli, seneler sonra geriye baktığımda oynadığım hiçbir filmin izleyiciler tarafından unutulmaması, her izlendiğinde aynı tadı vermesi de benim için bir o kadar önemli. Tabii hayallerim arasında bir de müzikal var. Şimdiden çalışmaya başlasam dahi iki üç senelik bir hazırlık süreci gerekiyor müzikal için.En büyük hayalim ise Andrew Garfield’dan sonra Spiderman’i oynamak (gülüyor).
Karakterinizde sizi ‘rahatlatan’ ve ‘zorlayan’ özellikleriniz neler?
Dürüstlük benim için çok önemlidir.Empati yaptığım için, ‘Kendine yapılmasını istemediğin hiçbir davranışı, karşı tarafa yapma’ sözünü benimsiyorum.Bazen sinirli bir insan olabiliyorum, genelde sinirlendiğim nokta bazı insanların düşüncesiz olmaları ile alakalı oluyor.Ama siz tepkinizi ortaya koysanız da, koymasanız da o durumu değiştiremiyorsunuz.Bu farkındalığa vardığım zaman sinirim hafifliyor. Bir de canlı yayınlarda çok heyecanlandığımı ve utandığımı söyleyebilirim, bu özelliğim de beni yoruyor.
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Çok hareketli, neredeyse hiperaktiflik derecesinde bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim.Hatta bir dönem basketbol, koro, binicilik, jimnastik, dans, bando, bütün eğitsel kollarda olmaktan ve kaçmaktan derslere girmiyordum. Sonunda ailem bununla başa çıkamayacağını fark etti ve beni spora yönlendirdi. Enerjimi yaramazlığa değil, spora harcıyordum.Kız kardeşimle abi-kardeş gibi değil de arkadaş gibi büyüdük, kısacası ailem adına zorlu olsa da kendi adıma çok güzel bir çocukluk geçirdim diyebilirim.
Şu anda çocukluk hayallerinize ne kadar yakınsınız?
Çocukken hayalim herkesin takdir ettiği, göz önünde ve başarılı bir basketbolcu olmaktı. Beşiktaş’ta oynadığım son senemde, talihsiz bir sakatlık sonucu basketbolu bırakmak zorunda kaldım ve üniversite sınavlarına hazırlandım.Kadir Has Üniversitesi’nde bir sene İngilizce İşletme okuduktan sonra, bu alanın bana göre olmadığını fark ettim.Çünkü hareketli ve renkli bir yapım vardı.Bu sürede çocukluk hayallerime yakın olmadığımı da anladım ve hemen akabinde Akademi Kenter’de oyunculuk eğitimi almaya başladım.Okulumu dondurarak ertesi sene de konservatuara başladım.Şu anda göz önünde olup takdir edilmek bir noktada çocukluk hayalimin kapısını aralıyor sanırım.
Şu sıralar ruh halinizi nasıl tanımlarsınız?
Mutlu ve huzurlu… Yeni başlayan bir projem var. Yayınlanana kadar oynadığım karakter üstünde çok düşündüm, çalıştım, yoruldum. Şimdi de rolümü zevkle canlandırmanın ve yayın gününde izlemenin verdiği mutluluğu yaşıyorum.
Size ne sorsam şaşırmazsınız?
‘Şu an hayatında biri var mı?’ diye sorsanız şaşırmam, şimdiden söylüyorum, yok (gülüyor).
Oyunculukta geldiğiniz noktaya dair neler söylemek istersiniz?
Oyunculuğa adım atalı yedi-sekiz sene oluyor.Kendimi gerçekten şanslı hissediyorum çünkü o zamanlar çok izlenen bir projeye sonradan dahil oldum.Üç seneye yakın aynı dizide oynadım ve en büyük şansım kötü bir karakteri canlandırmaktı. Bunun ilk oyunculuk deneyimimde beni çok geliştirdiğini düşünüyorum. Ondan sonra zaten devamı Kalbim Seni Seçti, Muhteşem Yüzyıl ve son olarak da Yasak dizisiyle devam etti. Şanslı olduğum diğer bir nokta da şu ana kadar birbirinden çok farklı karakterleri canlandırmam oldu. Ne kadar farklı karakteri canlandırırsam, kendimde o kadar unutmuş olduğum bir ruh halimi keşfediyorum. Bu durumdan gerçekten çok büyük keyif alıyorum.
Bir kadında ilk olarak ne ilginizi çeker? İlk olarak gözlerine dikkat ederim.Davranış şeklinin dış güzelliğinin yanı sıra iç güzelliğini de yansıttığını düşünüyorum. Onun haricinde gülüşü, ses tonu da benim için belirleyici özelliklerdir. Ben, ilk görüşte aşka inanırım.
Şu sıralar gündeminizin birinci sırasında ne var? Yasak isimli dizi projemiz başladı.Uzun bir süre hazırlık dönemi geçirdik, çok çalıştık ve şimdi yayında. Açıkçası onun verdiği bir mutluluk var. Yasak’ta canlandırdığım Nabi karakteri şu ana kadar oynadığım karakterlerden çok farklı. Daha önce kendimde fark etmediğim duyguları da yaşamamı sağlıyor.