Stil Erkek: Keremcem

Sizinle ilgili insanların ilk izlenimi ‘efendi’, ‘ailemizin damadı’…vb minvalde. Bunun muhtemelen ilk çıkış imajınızla ilgili olduğunu gözlemlemek mümkün. Siz, bu durumla ilgili neler söylemek istersiniz?

Haklısınız, başlarda stilimi daha ciddi bir konsept üzerinden tanımlamıştık smokin giydiğim ilk zamanlarda aslında günlük hayatımda spor giyinen bir adamdım. İnsanlar bu tarafımı görmüyordu, bende göstermemeyi tercih ediyordum. Şimdi ise olduğum gibi olmanın ve gözükmemin ne kadar değerli birşey olduğunu anladım.

Sahne, dizi ve film seti, farklı şehir ve ülkelerde verdiğiniz konserler, galalar… Bir insanın dayanma gücünü düşünecek olursak, zaman zaman fazlasıyla bölündüğünüzü düşünüyor musunuz?

Kalben bir bölünmeden bahsediyorsanız, hiç düşünmedim bunu. Zamansal olarak değişkenlik gösterebilen bir durum bu, sanırım ben o an neyle daha meşgulsem onu en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.

Mesela oyunculuğa adapte olduğunuz süreçte, müzikle ilgili bir proje gelse duruma hemen adapte olabiliyor musunuz?

Bunu düşünmeye başlarsam dizi çekerken müzik yapmamam ya da aynı şekilde şarkı yaparken oyunculukla ilgili kendimi geliştirmemem, onun hayalini kurmamam lazım, ki öyle birşey yok. İkisi de insanın kalbine, zihnine bir kere girdiği zaman eğer keyifte alıyorsanız devam eden birşey oluyor. Her iki alanda da varlık göstermeyi çok seviyorum ve kendimi bu konuda oldukça şanslı hissediyorum.

Röportajın devamını okumak için tıklamaya devam edin.

İyi sıfatlarınızın yanına bir de ‘çalışkan’ı ekleyebiliriz o zaman?

(Gülüyor) Çalışmak beni inanılmaz motive ediyor, herhalde hasta olmadığım tek kış hep çalıştığım, sette olduğum zamanlar. Demek ki çalışmak benim bünyemede iyi geliyor.

Sakin görünüşünüzün altında obsesif bir tavrınız olduğunu söylemek mümkün mü?

Bazı konularda kendime ait takıntılarım vardır ama ikna olabilende bir insanımdır. Değişik fikirlere açığım ve kendimi fikrimi kolayca değiştirebiliyorum. Sürekli yan yana olduğum ve beni daha az tanıyan insanlara zaman zaman takıntılarımla biraz zor gelebiliyorum, bu değiştirmeye, törpülemeye çalıştığım bir huyum. Spesifik bir örnek gelmiyor aklıma ama şöyle söyleyeyim benim çok taktığım birşeye pek çok insan gülüp geçebiliyor. Eskiden buna hiç tahammül edemezdim ama artık hayatın daha kolektif bir şey olduğunun farkındayım ve dolayısıyla olan bitene daha esnek yaklaşmanın bilincindeyim.

Çocukluğunuza dair hatırladığınız, aklınızda kalan ilk şey nedir?

Ben 12 yaşında ailemden ayrıldım ve yatılı okulda okudum. Ortaokulda İzmir’de, lisede İstanbul’da ve üniversitede tekrar İzmir’deydim. Ailemden uzak olduğum için zorunluluktan hep kendi kendime bir şeyleri öğrenmeyi becerebilen bir ergenlik geçirdim. Babam işini pek sevmeden yapan bir avukattı, bana ve ablama hep söylediği şey şuydu: “Türk hukuk sisteminde avukatlık yapmış bir adam olarak tavsiyem ne yaparsanız yapın hep sevdiğiniz işi yapın.” Bunun, hala çok değerli bir öğüt olduğunu düşünüyorum.

Peki müzikle olan tanışmanız hangi döneme rastlıyor?

Lisede şarkı yapmaya ve yavaş yavaş etkinliklerde müziğimi icra etmeye başlamıştım, aslında müzik benim hayatımda yavaş yavaş köpürdü diyebilirim. Sonrasında Ege Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okudum, üniversite yıllarımda barda tek başıma sahne alma deneyimim oldu. O günü dün gibi hatırlıyorum, o kadar heyecanlıydım ki “bu iş hiç bana göre değil galiba” diye düşünmüştüm, neyse ki bu düşüncemin sönüp gitmesi ikinci şarkıydı (Gülüyor).

Sizin, kendinizde ön planda görmeyi tercih ettiğiniz şey nedir?

Bu soruya takıntılarımla ilgili ipuçlarını ekleyerek cevap vereceğim (Gülüyor). Dizleri görünen şort giymeyi sevmiyorum. Gömleği ya en üst düğmesi kapalı ya da iki düğmesi açık giyebiliyorum. Çıplak ayak olmak ve ellerimi ön planda tutmak ise çekinmediğim, sevdiğim detaylar.

Şu aralar hayatınızın birinci sırasında ne var?

O Hayat Benim dizisi ve orada canlandırdığım Ateş karakteri var. Başarılı bir dizi yapmanın ne kadar zor olduğunu bilen biriyim, o yüzden bu işi gündemimde ilk sırada tutmaya çalışıyorum. Eylül ayında çıkan Keremcem albümünü de geri plana atmamaya çabalıyorum çünkü onun şarkılarının da kliplendirilmeye, konserlere, radyo ve televizyon görünürlüğüne ihtiyacı var. Yazın provalarını yapacağımız ve kışın sahnede olacak, müzikal tadında bir projede takipçilerime yeni sezon sürprizim olsun. Tabii bir de yolunda giden ve beni tamamlayan bir ilişkim var, daha ne olsun.

Peki ya yeni film projeniz… Kısaca ondan da söz edebilir misiniz?

16 Mayıs’ta vizyona giren İksir adlı film benim için çok önemli çünkü Türkiye`nin ilk reel animasyon filmi. İlkler her zaman heyecanlıdır, çünkü aynı zamanda risklidir de. Filmin İstanbul galasını çocuklarla beraber izledik, epey eğlendiler o nedenle bu film projesinden çok umutluyum.

Modayla aranız nasıl?

Genelde arkadaşım olan isimleri takip ediyorum, mesela Niyazi Erdoğan’la bir çalışmamız olmuştu, benim için özel tasarımlar yaptı, onun işlerini beğenirim. Kadın modasında da severek izlediğim isimler var, Simay Bülbül önce üniversite, sonrasında da İstanbul’dan arkadaşım. İstanbul Fashion Week’te de, uluslararası arenada gerçekleşen Milano ya da Paris kadar geniş ölçekli olmasada güzel örnekler olduğunu düşünüyorum. Sadece moda değil, mimari, tasarım…vb alanlardaki eserlerede bir sanat eseri gibi bakmak bana keyif veriyor.

Stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Herhalde rahatlık çünkü rahatsız olduğum bir şeyin içinde duramıyorum. Şimdi bana “rahat olan bir adam nasıl 5 sene sahnede smokinle dolaştı” diyeceksiniz ama o dönem içerisinde kendimi rahat hissediyordum diye anımsıyorum (Gülüyor). Stilimle ilgili rahatlıkla şunu söyleyebilirim kendim kombinlemek yerine, kombinlenmiş şeylerin içerisinden seçim yapmak hoşuma gidiyor, yani anlaşılacağı üzere alışverişi pek sevmiyorum. Sağolsun kız arkadaşım Seda (oyuncu Seda Güven) alışveriş konusunda bana yardımcı oluyor, onun tarzını çok seviyorum, bir de benim huyumu bildiği için tam süreyle ilgili kapasitem dolmak üzereyken “şunları alalım” diyor ve durumu kurtarıyor.

Güzelliğin sizin için tanımı nedir?

Güzelligi estetik olarak tanımlamak isterim ama bunun bir enerji olduğunu herkes biliyor. Bence insanlarda ‘altın oran’ geçerli birşey değil çünkü insan ruhu olan bir varlık olduğu için bu tip tanımlamaların çok üstünde birşey.

Bir kadında ilk olarak ne ilginizi ceker?

Karizması ve bir şeyi yaparken insanların onayına ihtiyaç duymaması. Bu sorunuza stil üzerinden cevap vermem gerekirse: bir kadında yerinde kullanılmış dekolte kadar güzel, abartılı dekolte kadar da itici birşey olamaz. Her insanın öne çıkan güzel bir yeri vardır, bir kadının veya erkeğin bunu biliyor olması benim gözümde saygınlığını arttırır.

İlgili Makaleler