Sevilen dizi Aşk-ı Memnu’nun iyi kalpli ama ketum karakterlerinden Deniz Hanım, nam-ı diğer ‘Matmazel’in evindeyiz. Köşkün gece yarısı skandallar yaşanan (!) piyano odasında, gündüz gözü görmeye alışık olduğumuz Bülent ve Nihal’in hüzünlü mürebbiyesi o. Adnan Bey’e olan platonik aşkını her ne kadar bakışları ele verse de, ne fayda… “Kısmetim değilmiş (E)dnan bey,” diyor gülerek Tekindor. Set, turne ve ev arasında koştururken yakalıyoruz onu. Daima kalem çektiği iri gözleri, resmettiği kadınları hatırlatıyor. Elinde yine göz kalemi var ve sete gitmek için ön hazırlık yapıyor. Sabahları erkenden çekimlerin yapıldığı Sarıyer’deki yalıda oluyor. Akşamları ise tiyatroda.
Bu sezon Devlet Tiyatrosu’nda kapalı gişe oynayan, Yasemina Reza’nın yönettiği Vahşet Tanrısı’nda rol alıyor. Buradaki performansı ile bu yıl Afife Jale ve Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’ne ‘En İyi Kadın Oyuncu,’ dalında aday gösterildi Tekindor. Açılışı yaklaşmakta olan sergisi için daha çok resim yapmak zorunda olduğunu anlatırken, mutfakta makyajını yapıyor ve, “Bu sefer Ankara’da, Siyah-Beyaz Galeri’de olacak sergim,” diyor.
Ulus’ta oldukça sakin bir site içinde yer alan bu apartman dairesine taşınalı yedi yıl olmuş. Burası onun Ankara’dan İstanbul’a taşındıktan sonra yaşadığı ikinci ev. İçine tadilat yaptırmadığını sadece duvarları boyattığını anlatıyor bize. Bej duvarları, tiyatro sahnesinden ilham aldığını söylediği, o meşhur abartı giysili, takma kirpikli, bol makyajlı teatral kadın figürlerinden oluşan yağlıboya tablolar renklendirmiş. “Daha önce atölye ve ev ayrı yerlerdeydi. Gidip gelmek yorucu oluyordu. Oğlum Hira (20) ile yeterince vakit geçiremiyordum. Baktım ki olmayacak, içinde bir odayı atölye yapabileceğim daha büyük bir yere taşınmaya karar verdim,” diyor. 210 m2’lik dairede dört oda, iki banyo, mutfak ve salon bulunuyor. Dekorasyonunu ise sadelik ve rahatlık üzerine kurmuş oyuncu. “Şimdi buranın böyle düzenli gözüktüğüne bakmayın. Evin her köşesini atölye olarak kullanıyorum aslında,” diyor.
Modern tarzda döşediği evinde eski eşya özellikle istememiş. “Özel çaba sarf edilmiş gibi duran dekorasyonu sevmiyorum,” diyor Tekindor. Salondaki kanepesi evde onun vazgeçilmeziymiş. “Burada uyuklamak hoşuma gider,” diyor. İngiltere Canterbury’deki University of Kent’te sinema eğitimi gören yönetmen adayı oğlunun DVD arşivinden seçtiği filmleri izliyor çoğu zaman orada. “Hira tam bir filmkolik. İkimizin en büyük keyfi beraber üst üste film izlemek,” diyor. Bazen o resim yaparken DJ’lik yaptığı oluyormuş Hira’nın. “Müzik işlerinden de iyi anlar bakın,” diyor gözleri parlayarak.
Tekindor, evinde çok ve kullanılmayan eşya sevmiyor. “Bana kalsa halı bile fazla. Ama usulen, taşınıyormuş havası olmasın diye koydum,” diyor gülerek. Bu evde onun için duvardaki tablolar ve heykeller önemli. Zeynep Eren, Günnur Özsoy ve oğlu Hira’nın yaptığı heykel gibi… Oğlunun küçükken yaptığı heykeli, okuldaki sergiden satın almış. “Hira da odasındaki Shakespeare tablomu satın almıştı son sergimden. Birbirimizin işlerini yakından takip ediyoruz anlayacağınız,” diyor muzip bir şekilde. Hayatta ve alışverişte hızlı hareket edenlerden o. “Öyle hızlıyımdır ki, şaşırırsınız. Mağaza mağaza hiç gezmem. Internet’ten, önce bir güzel araştırma yaparım, sonra gider alırım,” diyor. Onun gibi zamanla yarışan böyle üretken birine bu hız yakışıyor doğrusu. Bu evi ise kapısını kapattığında zamanı durdurabildiği ve hiç acele etmek istemediği tek mekan onun için.