Vintage Das Neue Schwarz, kadın ve erkek kıyafetlerinin yanı sıra, ev için de her türlü aksesuar bulunuyor.
1950’lerin mobilyalarını arıyorsanız, Retro Ekstase 51 Licht & Design’a mutlaka uğramak lazım. Koltuktan, aydınlatmaya, vazodan bibloya burada her şey var.
Mitte’de bulunan Fischer & Trierweiler, incelikli antika tabak ve bardakların yanı sıra el işçiliğiyle üretilmiş mobilyaları ve mekanın ambiyansıyla oldukça büyüleyici bir mağaza.
Benim gibi Bauhaus akımı aşığı iseniz, şehre biraz uzak olsa da mutlaka vakit ayırıp metroyla yarım saatte ulaşılabilen Klingelhöfer Straße’ye gitmeli, XX. yüzyılın Bauhaus klasiklerini sergileyen okulun kurucusu olan Walter Gropios’un şaheserini görmelisiniz.
Spree nehri üzerindeki UNESCO miraslar listesinde bulunan Müzeler Adası, barok mimarinin hayranlık uyandıran örneklerinden biri olan Bode Museum, Alte Nationalgalerie ve şehrin en büyük katedrali Berliner Dom gibi müzeleri üzerinde barındırıyor. Sayısı 170’i bulan müzesiyle, her türlü konsepti barındıran Berlin’de ilk gidişte bir günü bu adaya ayırmak lazım.
Kalmak için lokasyonuyla avantaj sağlayan Mitte oteller bölgesini seçerseniz, ilk olarak ıhlamırlar altında anlamına gelen Unter den Linden üzerinden yürüyün ve şehrin tacı Brandenburger Tor’u görün. 1788-91 yılları arasında doğu ve batıyı ayıran kapı, Soğuk Savaş döneminde kapalı kalmış, 1989’da birleşmiş özgür Berlin’in sembolü olarak yeniden açılmış.
Her yerde bulamayacağınız jazz ve soul plakları için Kastanianallee 41’deki Musik Department’a, bizim gibi kırtasiye delisiyseniz Rosa-Luxemburg Straße’deki Luiban Papeterie’ye göz atın. Pazar günü Berlin’deyseniz yapacak o kadar şey var ki! Boxhagener Platz’da kurulan vintage pazarı görmeye gidebilir, gidenlerin mutlak tavsiyesi Mauer Park bitpazarına uğrayabilir ya da bu aralar daha popüler olan Neuköln Maybachufer’de iki haftada bir pazar günleri nehir boyunca kurulan bitpazarını gezebilirsiniz. Hiçbir şey almasanız bile, sokak müzisyenlerini dinleyip sokak lezzetlerini tatmak için…
Berlin’deki tüm büyük mağazalar tabii ki İstanbul’da da var, burada esas olan butik ve tek olan mekanları keşfetmek!
Brandenburger’den güneye Potsdamer Platz’a doğru devam ederken sol tarafta Holocaust Memorial’ı görebilirsiniz. Mimar Peter Eisenman tarafından yapılan anıt, 2711 bloktan oluşuyor ve tasarımcısına göre kaotik ve huzursuz edici aynı zamanda hümanizm ile bağlarını koparmış bir sistemi temsiz ediyor. Potsdamer Platz’da bir mola verip, Sony Center’da modern Berlin mimarsini inceleyebilir, meydandaki güzel kafelerde bir kahve molası verebilirsiniz.
Şahane vintage butikler, plakçılar, kırtasiyeler ve kitapçılardan valizi doldurup geri dönebilirsiniz.
Etkileyici bir mimariye sahip Berlin, tasarım, sanat ve tarihle dopdolu, kozmopolit ve rahat bir Avrupa şehri olarak hemen mutlaka görülmeli, üç gün yetmez beş gün ayırmalı!
Sizin için hazırladığımız Berlin rehberi için tıklamaya devam edin!