Demet Özdemir önümüzdeki yıllarda da adını sıkça duyacağımız yeni nesil starlardan. No: 309 dizisinin güzel yıldızıyla ruhunu yansıtan bir çekim yaptık.
Günlük stiliniz nasıldır?
Spor bir stilim var. Bazen insanları şaşırtabiliyorum gerçi ama sete gidip geldiğim için oldukça rahat giyiniyorum. Giderken güzel şeyler seçiyorum mesela. Dar pantolonlar, topuklu ayakkabılar oluyor bunlar. Fakat set bittiğinde geceleri uykum varken onları giymek bana çok zor geliyor. O yüzden eşofman altları, jean’ler, sweatshirt’ler, tişörtler ve rahat kısa montlar giyiyorum. Normalde setim olmadığı zamanlarda topuklu ayakkabılar, elbiseler giymeyi çok seviyorum. Biraz süslü giyiniyorum sanırım.
Sizin jenerasyonun oyuncularına baktığımızda şaşırtıcı bir hayran kitleniz var. Her anınızı takip etmeye çalışan, sosyal medyadan iletişim halinde olan… Neler hissediyorsunuz bu yakın temas karşısında?
Ben oyunculuğa ilk başladığımda bu durum bir sonraki projede azalacak hatta bitecek gibi hissediyordum. Çünkü gerçek mi, değil mi diye çok emin olamıyorsunuz. Sonra gördüm ki, her yeni projemde bu ilgi ve sevgi daha da artmaya başladı. O zaman anladım bunun tamamen enerjiyle ilgili bir şey olduğunu. Doğru işler olmaları elbette çok etkili ama özellikle gençlerin ve çocukların seni seviyor olması ilk adım olarak çok daha önemli. Onlar seni saf bir şekilde izliyorlar ve gözünün içine bakıyorlar. Hiçbir zaman oyunculuk öyle yapılmaz, böyle yapılır gibi kriterleri de yok. Eğer pozitif bir elektrik geçiyorsa, o zaman sizi tutuyorlar ve çok fazla destekliyorlar. Bu destek ve sevgiyi de inanılmaz iyi hissettiriyorlar. Ben oyunculuğa bilerek ve eğitim alarak başladım. Yanında seni sevecek, destekleyecek insanlar olması gerektiğini ve önemini fark ettim. Beni sevenlerin sayesinde daha emin adımlarla ilerliyorum.
Kendinizi geliştirmek için nelerden ilham alıyorsunuz?
Aslında kendi yolculuğumdan çok etkileniyorum. Oynarken ya da oynayacağım karakterle ilgili bir şey okurken kendi yolculuğumu biraz harmanlıyorum. Buna en yakın örnek tabii ki ailem, sonra benim yaşadıklarım. Okuduğum karakterin bildiğim hangi duygular ı bana benziyor diye kendime soruyorum. Örneğin No: 309’da canlandırdığım Lale karakterini inandırıcı kılmak için kendi duygularımla birleştirmeye çalışıyorum. Zaten oyunculuk dediğimiz şey, kendini o ana bıraktığında ortaya çıkan bir şey. İşte o zaman çok gerçek oluyor. Bana kendi yaşadıklarını hatırlayıp ona göre oynama fikri çok yanlış geliyor çünkü gerçek olan aslında tamamen kendin ya da tamamen Lale olmak değil, ikisinin çok iyi harmanlayıp, yazılanın da dışında o anda o duyguyu verebilmektir.
Kız arkadaşlarınızla dışarı çıktığınızda neler yaparsınız?
Çok nadir çıkıyoruz, evde toplanıyoruz genelde biz. En fazla yaptığımız sahilde yemek yemek ve aynı zamanda denizi görmek. Ben denizi görmeden ve kalabalığın çok olduğu yerlerde duramıyorum, daralıyorum.