Ecem Atalay ile Ton Sür Ton

  • Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?

Sahnede olmaya meraklı bir çocuk olduğumu hatırlıyorum. Bu ilgimin üzerine gidip çalışmaya başladıkça oyunculuğun içinden Ecem’e açılan, her seferinde beni yeni bir Ecem’le tanıştıran o renkli dünyayı görüp çok sevdim. Oyunculuk bana hem kendi içimde hem de dışımda sonsuz keşiflere çıkabileceğim bir dünya yarattı. Menajerimle tanışıp doğru yönlendirilmem de hayallerime açılan en temel kapı oldu benim için.

  • Canlandırdığınız karakterlerle nasıl bir ilişkiniz oluyor, onlara yakın hissediyor musunuz?

Bence oyuncu oynadığı her karakterde kendinden bir şey bulmalı, kendi dünyasından katmalı, aynı pencereden bakıp kendini o karaktere yakınlaştırmalı. İçimizde her karakterden bir zerre barındırdığımıza inanıyorum. Daha yolun çok başındayım. Keşfedeceğim bir sürü karakterle karşılaşacağım.

  • Son yıllarda dijital platformlarda yayınlanan yapımların sayısında büyük artış var. Medya iletişim bölümü mezunu bir oyuncu olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki! Her şey her gün değişiyor. Bu hızlı değişimin tam ortasında dünyaya gelmiş bir nesil olarak adlandırıyorum bizleri. Yeniliğe, tazeliğe her alanda ihtiyacımız olduğuna inandığım için dijital platformların artmasını doğru buluyorum. Her şeyden önce sınırlara tabii tutmayan, açık, geniş bir alan sağladığını düşünüyorum. Bilgiye, teknolojiye aslında biraz da sabırsızca ulaşma isteğimiz dijital platformların farklılaşarak gelişmesini sağlayacaktır.

  • İzleyici olarak son zamanlarda sizi en çok etkileyen yapımlar hangileri?

Genelde gerçeğe yakın, düşündüren, hatta düşündürürken beni geren yapımları izlemeyi tercih ediyorum. Son günlerde çok fazla şey izledim. Sanırım üzerimde en çok etki bırakanlar The Life Ahead ve Pieces of a Woman filmleri oldu.

  • Sizi yakından tanıyanlar yaşınıza göre çok olgun olduğunuzu söylüyor. Hep böyle miydiniz?

Yaş sadece sayıdan ibaret benim gözümde. Küçüklüğümden beri böyleyim. Tabii ki beni büyüten, öğreten, değiştiren tecrübelerin de etkisi var ama küçükken de düşüncelerim, hareketlerim yaşımdan ileride olurdu hep. Yaşıtlarımla aynı yerden bakmadığımı, onlar gibi düşünmediğimi hissederdim. Bu yüzden kendimi çok sorguladım. Hala da sorguluyorum. Hayata, duygulara, insan ilişkilerine, aşka bakış açım hep daha olgun, daha derin ve sanki bakmam gerekenden farklı.

  • Kız kardeşinizle yakın bir ilişkiniz var. Birbirinizi hangi yönlerden tamamlıyorsunuz?

Elif dünyaya geldiğinde altı yaşındaydım. Annemi ve babamı onunla paylaşma fikrinden rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Çok kıskanmıştım. Şimdiyse onun sevgisini herkesten kıskanıyorum galiba. Büyüyüp yaşlarımız yakınlaştıkça bir varlığı nasıl bu kadar çok sevebildiğime hayretle tanıklık ediyorum. Bazen en yakın arkadaşım, bazen minik kızım. Elif benim en büyük şansım. Birçok noktada ayrışıp tartışsak da farklılıklarımız bizi tamamlıyor. Her şeyi ona danışır, fikirlerine çok güvenirim.

  • Kişisel stiliniz nasıldır? Vazgeçemediğiniz parçalar var mı?

Sade bir stilim olduğunu söyleyebilirim. Siyah giyinmeyi çok severim. Giyim tarzımın ruh halime göre şekillendiği günler de oluyor tabii. Vazgeçilmez parçalarım deri ceketlerim. Özellikle serin havalarda kombinlerim mutlaka bir deri ceket ve gözlükle tamamlanıyor.

  • Koç burcusunuz. Özelliklerini taşıyor musunuz?

Hem de nasıl! Yakın çevrem tam bir koç burcu olduğumu söyler. Çoğu özelliğini taşıyorum. Özellikle beni zaman zaman yoran sabırsızlığımı, inatçılığımı burcuma bağlıyorum. Güzel bir kaçış yöntemi oluyor. (gülüyor)

  • Herkes için birçok anlamda zorlayıcı bir dönemden geçiyoruz. Siz bu dönemde kendinizi mental olarak nasıl koruyorsunuz?

Sıkıldığım, “Artık yeter!” diye isyan ettiğim anlar yaşadım bu süreçte. Yine de kendime yalnız olmadığımı telkin etmeye çalışıyorum hep. Bunu tüm dünya, hepimiz yaşıyoruz. Her birimiz ayrı ayrı etkileniyor, yıpranıyoruz. Mental olarak kendimi korumanın yolu benim için daha çok okumak, izlemek ve oyunculuğu keşfetmeye devam etmek. Umarım bu süreci en kısa zamanda, olabilecek en hasarsız şekilde atlatalım, hepimiz için her şey çok güzel olsun.

  • Pandemi sona erdiğinde en çok nereye gitmek ve ne yapmak istiyorsunuz?

Seyahat etmeyi çok seviyorum. Yeni şehirler keşfetmek, sokaklarında yürümek, insanlarını tanımak, yemeklerini tatmak bambaşka deneyimler, vizyonlar katıyor insana. Havalar ısındıkça yaz tatili için heyecanlanmaya başladım. Her şey düzelirse İtalya’ya gitmeyi, gezebildiğim tüm sahil kasabalarını gezmeyi planlıyorum. Cinque Terre’yi görüp büyülenmiştim, Positano ve Portofino’yu da görmeyi çok istiyorum. Bol denize girmeli, yemek yemeli, sokak sokak keşfetmeli bir tatil hayal ediyorum.

Styling: @nazlikayran
Fotoğraflar: @ermanistahli
Röportaj: @eylulsolakoglu
Saç: @remziates @arkhehairdesign
Makyaj: @cireneroz
Styling Asistanları: @ekinsuoktar @besttugceever
Fotoğraf Asistanı: @huseyin.toplu

İlgili Makaleler