Geçtiğimiz yaz nikah masasına oturmaları, öncesinde de aynı çatı altında yaşadıklarından düzenlerinde pek bir değişikliğe yol açmamış. Son günlerdeki taşınma telaşlarından dolayı, vaziyeti asıl şimdi algıladıklarını belirtiyor. Bu yorumunun, alışveriş turlarında birbirlerinin tercihlerine burun kıvırmalarıyla alakası yok değil! Şaka bir yana, eşi aynı anda Altan’ın bir numaralı dostu; her şeyini ilk onunla paylaşıyor. En çok da kahkahalarını! Peki, sit-com formatındaki bu evliliği yakında sevimli ve matrak (!) bir ufaklık taçlandıracak mı? Buyurun yanıtı: “Ara ara geliyor o duygu. Bazen Anıl çocuklu arkadaşlarımıza, ‘Nasıl, zor mu,” gibi şeyler soruyor, onda da başlamış diyorum. Bir-iki sene içinde diliyorum ama tabii Allah ne zaman nasip ederse.”
Ülke çapında ün kazanmış bir sanatçının kişiliğine tepeden tırnağa kefil olmanıza, yayın organlarının yıllar yılı yaptığı aracılık tek başına etki edebilir mi? Pek sanmıyoruz. O halde, daha yüz yüze dahi gelmeden Pelin Akil Altan’ın tüm şifrelerini çözmemizin sebebini nasıl açıklayabiliriz? İşte bu sorunun cevabını milyonlarla hep bir ağızdan haykırabileceğimize eminiz! Nitekim her şeyden önce, istikrarından hiç şaşmayan katkı maddesiz bir samimiyet mevzu bahis; senelerdir abartıdan uzak, kararında şeffaflığıyla çevriliyiz. Öyle ki saçtığı yoğun star ışığı bile göz yormuyor, ruhu usulca okşayıp kaynağına geri dönüyor. Doğallığı, insanda kayıtsız şartsız inanma eğilimi uyandırıyor; salaş bir mekanda da en şık organizasyonda da muhatapları üzerinde aynı pozitif izlenimleri bırakıyor.
Cümle alem, daimi sevgilisi-taze kocası Anıl Altan ile aşklarına sempati duyuyor çünkü o, mutluluk tablosunu iki magazin figürünün dudak ısırtan beraberliği yerine sıradan bir çiftin masumane ilişkisi şeklinde betimlemeyi seçiyor. Fakat bu derece benimsenmelerinin tek nedeni mütevazı duruşları değil; kuvvetli mizah yeteneklerini çabasızca yansıttıkları eğlenceli paylaşımları da hayranlarının nezdinde sahiciliklerini pekiştiriyor. Evet; onların hayatı, adeta Leyla ile Mecnun efsanesinin komedi uyarlaması! Aralarında geçen absürt diyalogların videolarını derledikleri ortak Instagram hesapları @pelinanilaa ile kadın-erkek farklılıklarına ayna tutarak yüzbinlerce takipçiyi kahkahaya boğan ikili, şu sıralar ise ilk kez aynı televizyon projesine imza atmanın heyecanını taşıyor. Yakın zamanda yayınlanacak Çember adlı polisiye dizinin kastına eklenme sürecini, Altan şöyle açıklıyor: “Tabii başta beni, Anıl’la oynayacak olmam cezbetti. İlk ona iletilmişti teklif. Dört kişilik kemik kadrodaki tek kadın rolü için birini arıyorlarmış, Anıl da beni önermiş. Senaryoyu okuyunca çok beğendim, zaten aksiyonlu işleri çok seviyorum. Peş peşe komedi yaptığımdan değişik bir temaya dayanması da hoşuma gitti. Her bölüm, ayrı bir olayı ele alacağız. Sabit ekibimize her hafta farklı başarılı oyuncular eşlik edecek. Normalde benim karakterim başkasıyla yakınlaşacaktı ama rolüm onaylanınca hikaye biraz Anıl’la bana döndü. Atışıp flörtleşiyoruz şimdilik ama ileride nelerle karşılaşacağımız muamma.”
Karakterinin klişe kadın polis profilinden farklı bir imaj çizmesi, aktrisin hevesini daha da arttırmış, “Genelde bu tip roller sert ve maskülen yansıtılıyor. Benimkininse o görüntüyle hiç alakası yok. Hem derin hem de duygusal bir kız. Psikolojiye çok hakim, yalanı direkt bakışlardan çözebiliyor,” diyor ve karı-koca aynı projede buluşmaya nasıl karar verdiklerine değiniyor: “Başta çok düşündük, evde konuşacak bir şeyimizin kalmamasından endişelendik ama sonra kaygılarımızı bir kenara bıraktık. Çünkü biz sette gerçekten profesyoneliz. Herhangi bir durumda ne o bana ne de ben ona karışırım. Evde birlikte çalışıyoruz ama çok da abartmıyoruz.”
10 Mart’ta seyirciyle beyaz perdedeki randevusu da belli ki son günlerde nabzını en az Çember kadar hızlandırıyor. Prodüksiyonunu Cem Yılmaz’ın üstlendiği Deli Aşk’a dair detayları şevkle aktarıyor: “Komedi türündeki filmimiz, Ekrem’in Neşe’nin kalbini çalmaya uğraşırken yaşadığı maceraları anlatıyor. Aslında ben başka bir rolü oynayacaktım ama Cem Yılmaz, ‘Senin Neşe olmanı istiyoruz,’ dedi. Hiç beklemiyordum, çok şaşırdım. Sonradan ben de ajansım Gaye Sökmen de onu tarzıma daha yakın bulduk. Çekimlerde çok eğlendik, hatta bazen çekemedik gülmekten!” Henüz reşit sıfatına erişmeden ailesinin maddi desteğine başvurmayı bırakan oyuncu, enerjisiyle girdiği ortamlarda kendisi dahil herkesin ayaklarını yerden kesse de konu işe gelince hala zemine sapasağlam basmayı sürdürüyor. 2007’de Arka Sıradakiler ile başlayan kariyeri boyunca hep rağbet görmesini, mesleğine beslediği sevginin yanı sıra uçsuz bucaksız öğrenme merakı ile bağdaştırıyor ve ekliyor, “Şansıma, hep farklı rolleri deneyimledim. Çok başrolüm de oldu ama hızlı parlayıp hemen sönmektense, demek doğru seçimlere yönelmişim. Kendini ileriye taşımak da önemli. Ben hiç çok iyiyim demedim. O mütevazılığı korumak lazım.”
Şarkı söyleme tutkusunu andığında gözleri ayrı bir ışıldıyor, dudaklarındansa, “O benim altın bileziğim. Zaten müzikal temelliyim. Sesimi kullanabildiğimi duyan yapımcılar genelde bundan yararlanırlar. Bana hava hoş, defalarca tekrarlayabilirim o sahneleri!” cümleleri dökülüyor. Lafı beğenmediği huylarına vardırınca, ani çıkışlarından yakınıyor ve ilave ediyor: “Anıl’la biraz dizginledim bu özelliğimi. O çok sakindir. Ben de anında pişman olur, fevri davrandığıma üzülürüm. Uzatma alışkanlığımız yoktur. Ben onun iyi niyetini hep bilirim, o da aynı şekilde.”
Baharı yeni dizisi Çember ve Deli Aşk isimli sinema filmi ile karşılayan Pelin Akil Altan, sektörle tanışmasının 10. yılında hem beyazperdeyi hem de televizyon ekranını fethetmeye hazırlanıyor