İlk defa reyting kaygısı olmadan oyunculukların ve prodüksiyonun; kısacası işin kendisinin önde olduğu bir tecrübe edeceksiniz. Mesleki olarak çok farklı bir haz olmalı. Fi’nin böylesi bir yapının içinde yayınlanacak olmasıyla ilgili hisleriniz neler?
170 dakikalık bir senaryonun kalınlığı ve içeriğiyle 60 dakikalık bir senaryonun içeriği çok fark ediyor. Televizyon dizisinde bir sorunu anlatmak için onu gösterebileceğin bir sürü sahnen var. Arka arkaya pekiştirebilecek birçok imkanın var. Fakat 60 dakikalık sistemde anlatmak için çok daha az zamanın var. Bu da her anına konsantre olmayı gerektiriyor. Daha titizlikle çalışılıyor. Ben kendi adıma içinde bulunduğum işten çok mutluyum (gülüyor).
Ekranlara geri dönüyorsunuz. Öncelikle neler hissettiğinizi öğrenebilir miyiz?
Çok heyecanlandığım bir projeyle geri dönüyorum ekranlara. Medcezir dizisiyle o kadar güzel bir final yaptık ki, o zamandan beri yeni bir iş seçerken ben de biraz titiz davranmaya çalıştım açıkçası. Azra Sarızeybek Kohen’in yazdığı Fi, Çi, Pi serisinin kitaplarını önceden okumuştum ve beni çok heyecanlandıran kitaplardı zaten. Onun projeye çevrileceğini duyduğumda da okuduğum bütün projelerin açık ara farkla önüne geçti diyebilirim. Hakikaten çok güzel bir ekip ve cast’la çok özenerek yapılan bir iş oluyor. Güzel şartlarda çalışıyoruz. Bu sayede hem oyunculardan hem ekipten daha fazla verim almak mümkün oluyor. O yüzden umarım karşılığını bulur, bir öncü olur, yeni kapılar açar ve herkes özgünce işler yapabilir.
Türkiye’nin gerçek starlarından ve Fi dizisiyle ekrana dönen Serenay Sarıkaya ile InStyle Nisan sayımız için romantik bir çekim gerçekleştirdik..
Sizin çılgın halinizi merak ediyorum çünkü dışarıdan kontrollü görünüyorsunuz. En çılgın halinizi nasıl tanımlarsınız?
İlginç bir soru çünkü ben dışarıdan çılgın göründüğümü düşünürdüm aslında. Fakat siz sorunca fark ettim, sanırım hep böyle bir tiptim. Bunun sebebi de erken yaşta bu sektöre girmem ve çok uzun zamandır anne-kız yaşıyor olmaktan kaynaklanıyor sanırım. Çünkü bana çok erken geldi erken yaşta ayakları üzerinde duran olgun kadın imajı. Hakikaten de çok fazla çılgınlık yaptığımı pek hatırlamıyorum. Hep sindirerek ve kontrollü olma isteği vardı bende. Belki arkadaş çevremde bazen çılgınca şeyler yapıyor olabilirim, ben de tam bilemiyorum (gülüyor).
Tüm bu yoğun hayatın içinde Kerem Bürsin’le ilişkiniz nasıl gidiyor?
Gayet iyiyiz. Güzel bir ilişkimiz var. İkinci senemize giriyoruz neredeyse. Onun çok özel bir ruhu var ve bana çok iyi geliyor. Bir dünya insanı olduğunu düşünüyorum ve bu çok şey fark ettiriyor. Ben de bir kadın olarak kendimi çok şanslı hissediyorum.
Röportajın ve çekimin devamı InStyle Nisan sayısında!