Cesur ve Güzel dizisinde Bülent karakterine hayat veren Serkan Altunorak, tatil sezonunu mevsimin hafifliğini yansıtan renk ve desenlerle bezeli tasarımlarla açıyor..
Aşık Serkan nasıl birine dönüşür?
Her şeye rağmen sevdiğimi hissedersem, o zaman işler değişir. Taviz vermek istemem, karşı taraftan da böyle bir şey beklemem. Önemli olan birbirine ayırdığın vakti en güzel şekilde geçirebilmek. Bu da ancak doğru insanla olabilecek bir şey, zaten o kişi doğru insansa bunları sorgulamanıza bile gerek kalmaz. Uzun lafın kısası, kendinizi aldatmayın (gülüyor).
Dışarıdan bazen naif ve yumuşak başlı, bazense eğlenceli ve uçarı görünüyorsunuz. Siz kendinizi hangi cümlelerle anlatırsınız?
Kendimi anlatmaktan hiç hoşlanmıyorum. İnsan nasıl görmek isterse öyle görür ve bunun dışında görünmek gibi bir çabam olmadı. Benim de inişlerim çıkışlarım var, melan-koliyi severim. Bunlar Ankara’dan kalma özellikler ama yıllar içinde herkes gibi törpülendim, mesleğin de yardımıyla daha tahammül edilebilir bir insana dönüştüm (gülüyor). Kendimle ilgili mutlaka bir şey söylemem gerekirse, çok iyi sır tutarım, ortadan ikiye de kesseler benden laf çıkmaz.
Hayvan sevginizden haberdarız. Köpeğiniz ile ilişkiniz müthiş! Onlar için yaptığınız belli başlı çalışmalar var mı?
Hayvanlar için yaptıklarımı çalışma olarak adlandıramam. O kadar çok şey yapmak istiyorum ki… Gönüllü olarak Bana Göz Kulak Ol Derneği’nin etkinliklerine elimden geldiğince destek ver-meye çalışıyorum. Kurucularından Özge Özder, konservatuardan sınıf arkadaşım. Başta Özge olmak üzere Ayça Varlıer ve Aslı Tandoğan, o dernek vasıtasıyla canla başla nice hayvana ulaşıyorlar, bu gerçekten çok kıymetli. Köpeğim Aspen ise anlatılmaz yaşanır. İyi ki hayatımda…
Cesur ve Güzel’in senaryosunu ilk okuduğunuzda işi içinize sindiren ne oldu?
Evli ve Öfkeli’yi bitirdikten sonra yazı geçirmek için Amerika’ya gittim ve üç günlüğüne bir iş görüşmesi için İstanbul’a geldim. Gelişimden iki gün sonrasına dönüş biletim vardı ancak rötarlı dönebildim. Tam da o gün Ay Yapım’dan senaryo geldi fakat yüz yüze görüşemeden geri döndüm. Senaryoyu ilk olarak uçakta, büyük bir merakla okudum. Neredeyse tüm kadro kesinleşmişti ve yapımcısından yönetmenine, oyuncu kadrosundan senaristimiz sevgili Ece Yörenç’e kadar herkes hep çok çalışmak istediğim isimlerdi. Birinci bölümü okumamla bitirmem bir oldu. Uçakta herkes uyurken kalktım, dolanıyorum heyecandan. Çünkü Bülent’i de çok sevdim. Hemen arkasından ikinci bölümü okudum, daha sonra görüşmeler derken projeye en son ben dahil oldum. Her rolün bir kısmeti olduğuna inanırım; sizinse döner, dolaşır, gelir. Bülent de bana diğerleri gibi geldi, iyi ki de geldi.