Ne Okusak? Temmuz Ayı Kitap Önerileri

Teksas’tan Boston’a taşınan kadın itfaiye personelinin maceralarına hazır mısınız? Yazlık okuma listenizin eğlenceli ve çerez kitaplarından biri olmaya aday ‘Things You Save in a Fire’ bir kadın olarak iş hayatında yaşadığı zorlukları, kendini kabul ettirme sürecini mizahı yüksek bir dille bize sunuyor. 

Hikâyelerimizi reddettiğimizde onlar bizi tanımlar.Hikâyelerimizi sahiplendiğimizde sonu yazmak bizim elimizde olur.

Brené Brown, cesaret, kırılganlık, utanç ve değerlilik üzerine küresel bir söyleşi başlattı. Öncü çalışmaları derin bir gerçeği ortaya çıkardı: Kırılganlık – sonuç garantili değilken ortaya çıkıp görülmeye istekli olmak – daha fazla sevgiye, aidiyete, yaratıcılığa ve mutluluğa giden tek yoldur. Ama cesurca yaşamak her zaman kolay değildir: Tökezlememiz ve düşmemiz kaçınılmazdır. 

Brown, Kuvvetle Ayağa Kalkmak’ta düştükten sonra ayağa kalkma konusunu ele alıyor. Temellendirilmiş kuram araştırmacısı olan Brown, Fortune 500 şirketlerinin liderlerinden ve ordu üyelerinden tutun sanatçılara, uzun zamandır beraber olan çiftlere, öğretmenlere ve ebeveynlere kadar birçok kişiyi dinledi ve onların cesaret, düşüş ve tekrar ayağa kalkış hikâyelerini paylaştı. Brown kendisine şunu sordu: Güçlü ve sevgi dolu ilişkileri olan bu insanların, yaratıcılığı besleyen bu liderlerin, yeniliklere öncü olan bu sanatçıların ve insanlara inanç ve gizem yolunda eşlik eden bu adamların ortak noktası nedir? Cevap netti: Bu insanlar duyguların gücünün farkındalar ve kendilerini rahatsızlığın kucağına bırakmaktan korkmuyorlar.
İncinme hikâyelerimizin içine girmek bize tehlikeli gelebilir. Ama mücadelenin ortasında ayaklarımızı yere yeniden sağlam basma süreci, cesaretimizin sınandığı, değerlerimizin pekiştiği alandır. Mücadele hikâyelerimiz işimizi kaybetmek ya da ilişkimizin bitmesi gibi büyük hikâyeler olabildiği gibi bir arkadaşımızla ya da meslektaşımızla yaşadığımız uyuşmazlık gibi daha küçük hikâyeler de olabilir. Olayın büyüklüğü ya da şartları ne olursa olsun kuvvetle ayağa kalkma süreci aynıdır: Duygularımızla hesaplama yapar, hislerimiz konusunda meraka kapılırız; gerçeğe ulaşana kadar hikâyelerimizle boğuşuruz ve bu süreci pratiğe dönüşene, hayatlarımızda adeta bir devrim yaratana dek her gün yaşarız. Düştükten sonra kuvvetle ayağa kalkmak, içtenliği besleme yolumuzdur. 

İki yalancı balayı kahramanı, birbirlerine nispet olsun diye hayatlarının en güzel günlerini yaşıyormuş gibi davranır ve bilin bakalım hikayenin içine bir tutam aşk derpiştirildiğinde ne olur? 

Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk’un kitabı Masumuyet Müzesi, 2008 yılında yayımlanmıştır. Orhan Pamuk, kitabı kızı Rüya’ya ithaf etmiştir. Yazar bu kitabı on yıllık çalışma sonucunda oluşturduğu bilinmektedir.
Kitap New York Times tarafından “2009 Yılının En İyi Kitapları” listesinde yer almaktadır.
Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi’ni yayımladıktan sonra 2012 yılında bu romandan esinlenerek romanla aynı adı taşıyan müzeyi hayata geçirmiştir. Müze, İstanbul’da kurulan ilk şehir müzesidir.
Müzede İstanbul’da yaşanan, 1970’li yıllardan 2000’li yıllara kadar uzanan bir aşk hikayesinin anlatıldığı objelerin yanı sıra 1950’li yıllarından itibaren gündelik hayatımızda kullanılan pek çok sayıda obje yer almaktadır.
Masumuyet Müzesi 2014 senesinde  Avrupa Müze Forumu tarafından “Avrupa Yılın Müze Ödülü”ne layık görülmüştür. Kitap, aynı zamanda “Hatıraların Masumuyeti” ismiyle beyazperdeye uyarlanarak Venedik Film Festivali’nde izleyicilerle buluşmuştur.
1975 yılında başlayan hikayede varlıklı bir ailenin oğlu olan Kemal’in uzak akrabası Fisun ile yaşadığı aşk anlatılmaktadır.

İlgili Makaleler