Gurur Tablosu: Mizgin Çalış

  • Futbola nasıl başladın ve neden?

Beş kardeşiz ve kardeşlerimin hepsi erkek, ben dördüncü çocuğum. Sekiz yaşına kadar Diyarbakır’da köyde büyüdüm, sonrasında İstanbul’a taşındık. Türkçe bile bilmiyordum. Küçükken abilerimin yanında futbol oynardım, izlerdim. Mahallede o zamanlar futbol oynayan tek kız çocuğu bendim. Sabahları kızlarla voleybol oynardık, akşamları da ben mahallede erkeklerle futbol oynardım. Sonra liseye başladım İstanbul’da. Hayalimde futbolcu olmak yoktu. Psikolog ya da öğretmen olmak istiyordum, aileme bu mesleklerin daha uygun olduğunu düşündüm. Doğu’da kadınların futbol oynamasına pek iyi bakmıyorlar, beni de engellemeye çalışacaklardı. Mahallede top oynadığımı gören komşular beni bir kulübe yönlendirmek istedi.

  • Ve futbol kariyerin başladı…

 Bu sayede ilk kramponumu 14-15 yaşlarında Yenisahra Ataşehir Futbol Kulübü’nden almış oldum. Sonra kadın takımlarıyla antrenmana çıkmama izin verdiler. Benim için değişik bir tecrübeydi çünkü takımdaki kadınlar benden büyüktü bana, “Ablacım,” diye sesleniyorlardı. Fiziki olarak oynamaya uygun değildim, küçüktüm ve çok zayıftım. Dudulluspor’da, lisanslı sporcu olarak oynama şansı buldum. Bu süreçten ailemin haberi olmadı. Antrenmanlara, “Okulda kursa kaldım, ders uzadı” diyerek gidiyordum. Annemin bana her gün yol için verdiği beş lirayla hem ulaşımımı sağlayıp hem de yemek yemeye çalışıyordum. Daha sonra hayatımı değiştirecek biriyle karşılaştım. Okulumuza bir beden öğretmeni atandı, Ulaş Hoca. O, bana hayallerime yakın olduğumu hissettirdi. Onun sayesinde lisemizde bir futbol takımı kurduk. Yoktan bir takım var ettik, ilk sene ilçede birinci olduk ama sonrasında elendik, ikinci sene hırslandık ve her gün çalışmaya devam ettik. Hiçbirimizin futbol geçmişi yoktu, okulda bir salonumuz da yoktu. Okul bahçesinde koşuyorduk, taşın üzerinde antrenman yapıyorduk, yaz kış demeden antrenman yaptık.

  • Ve aynı zamanda spor akademisi okumak için hazırlandın?

Evet, bu süreçte BESYO kazanmak için kursa da başladım. Ailemin haberi olmadığı için onun ücretini de ben ödüyordum, Marmara BEYSO hayalim oldu. Ulaş Hoca’yla gezdikten sonra çok kazanmak istedim. Birçok BESYO sınavına girdim ve bunlar şehir dışındaydı, abim de sonunda öğrendi. Halen bana çok tepkili, bir kadının futbol oynamaması gerektiğini, antrenör olamayacağını düşünüyor. Ailem bu yolda hayallerime hep karşı çıktı, beni engelledi.

  • Bütün olumsuzluklara ve ailenin restine rağmen okulu kazandın.

Beden eğitimi yerine antrenörlük yazmaya karar verdim ve kazandım. Okula girer girmez de Beşiktaş Spor Okulları’nda çalışmaya başladım. Hayalim sporcu yetiştirmekti. Para kazanmak zorunda da olduğum için 1. sınıfta çalışmaya başladım. Şimdi Marmara Üniversitesi’nde ikinci sınıfa geçiyorum.

  • Türbanlısın, bunu dezavantaj yarattığını düşündün mü hiç?

Sekizinci sınıfın sonunda kendi isteğimle kapandım. Çevrem ve ailem beni etkiliyordu. Ailem baha baskı yapmadı. Aklımda spor olsaydı belki de kapanmayacaktım hiç. Futbol oynarken zorlandım, en başta maçlarda antrenmanlarda açılıyordu. Her zaman, “Niyet önemli,” dedim, kendimi buna hazırladım. 12. sınıfta içim rahat etmiyordu, yanlış yapıyormuş gibi hissediyordum. Sonra şapka, bere gibi bir şeyler aldım ve antrenmanlara öyle çıkmaya başladım. Ardından üniversitede bandanayla tanıştım ve çok sevdim. İyi işler yapıyorum ve içim rahat ediyor. Olmak istediğim kişi gibi davrandığım için daha rahatım.

İlgili Makaleler