Geçen sezon Gülperi dizisinde izlediğimiz Hafsanur Sancaktutan’la kendini sonbahar ilan etmiş, yağmurun dinmemeye direndiği bir ağustos gününde bir araya geldik. Hazırlık sürecimizin sonunda neyse ki şans yüzümüze güldü ve Komşuköy’ün bereketli doğasında yapacağımız çekime başlarken güneş kendini gösterdi. Güzel yüzü, narin fiziği ve yumuşak karakteriyle tanıştığımıza sevindiğ imiz Hafsanur’u renkli ve başarılı günlerin beklediğine şüphemiz yok.
- Tiyatroya lisede başladığını biliyorum, anlatır mısın nasıl gelişti olaylar?
Tiyatroya her zaman çok istekliydim. Okulumda bir tiyatrogrubu olduğunu duyunca hiç düşünmeden hemen dahil oldum. Her konuda yanımda olan bir hocam vardı, Emin Dinç. Sağ olsun, bana çok şey kattı. İlk oynadığımız oyun Bertolt Brecht’in Kuralla Kural Dışı isimli oyunuydu. Daha sonra ise Sevilay Saral’ın Otobüs Oyunları. Lisede tiyatroya iki yıl devam edebildim. Sayısal bölümünü seçtim çünkü uçak mühendisi olmak istiyordum. Aynı zamanda da karate yapıyordum. Bu yüzden tiyatroya ara vermek zorunda kaldım.
- Uçak mühendisliği rafa kalktı anlaşılan, peki karatede hangi kuşaktın?
Siyah Kuşak, 2. Dan’a kadar ilerlemiştim ve birçok madalyam var katıldığım maçlardan. Geri dönmeyi istiyorum karateye ama yeniden yarışmalara katılabilmek için antrenmana ihtiyacım var.
- Oyunculuk aklına ilk olarak nasıl girdi?
Çocukluğumdan beri çok istiyordum. Bir gün çok değer verdiğim birine, “İlerde Natalie Portman gibi olacağım,” dedim. “Olamazsın,” dedi. Kırılmıştım. Bana inanmayan erkesi yanıltmaya ve oyuncu olmaya o gün karar verdim.
- Gülperi dizisindeki Fidan rolü ve Gülperi tecrübesi sana neler kattı?
Gülperi’deki rolüm benim için bir başlangıçtı. Sektör adına birçok şeyi ilk kez orada öğrendim. Fidan karakteri bana bu mesleği gerçekten ne kadar çok istediğimi gösterdi.
- Aşk Ağlatır’daki rolünden ve projenin gelişim sürecinden bahsedebilir misin?
Canlandırdığım Ada çok renkli, hırslı, güçlü bir kız ama önüne engeller konmuş. Ada’nın bu engelleri tek tek aşacağına inanıyorum çünkü Hafsanur’la çok benziyorlar. Proje için çok koşturdum, uykusuz kaldım ama olacağına hep inandım. Güzel dönüşler aldıkça daha da koştum peşinden. Meşakkatli bir yoldu benim için ama ben savaşmayı severim.
- Nedir dizinin konusu? Tanıtım filminden gördüğümüz kadarıyla seyirciyi ağlatacak gibi duruyor.
Taşradan İstanbul’a göç etmiş ve tek başına ayakta kalmaya çalışan gençlerin vicdanları ve aşkları arasındaki çatışmanın hikayesini anlatıyor. İstanbul’da karakterim Ada’yı zorlu bir hayat bekliyor. Birbirinden farklı altı kadın ve erkeğin arasında geçen aşk ve arkadaşlığın ele alındığı bir dizi olacak. Merak etmeyin, ağlatacak ama güldürecek de zaman zaman (gülüyor).
- Rolüne nasıl hazırlandın?
Rolüme karakterin geçmişini oluşturmakla başladım. Çevremde Ada’ya benzeyen bazı arkadaşlarım var, onlarla bolca konuştum. Onların hayata bakış açılarını öğrendim. Bunları oturttuktan sonra kendimi dış dünyaya kapadım ve sıkıca çalışmaya başladım.
- Gelecekten beklentilerin nedir?
Daha yolun başındayım. İlk hedefim çok çalışarak Aşk Ağlatır’daki rolümü elimden gelen en iyi şekilde yerine getirmek. Gelecekte de en iyi oyuncular arasına girmek için varımı yoğumu ortaya koyacağım. Umarım bu hedefimi gerçekleştirebilirim. Ayrıca tiyatrodan da kopmak istemiyorum. İlk fırsatta bir tiyatro oyununda rol almak istiyorum.
- Oyunculukta akranlarından nasıl bir farkının olduğunu düşünüyorsun?
Her oyuncunun farklı bir aurasının, yeteneğinin olduğuna inanıyorum. Öncelikle çok disiplinli, sabırlı ve çalışmaktan asla yorulmayan bir yapım var. Oyunculuk benim rüyam. Ve ben bu rüyanın ömür boyu sürmesi için ne gerekiyorsa hiç düşünmeden yapmaya hazırım. Bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan… Yani benim en büyük farkım çalışkanlığım diyebilirim.
- Liseyi yenibitirdin, nasıl bir yol çiziyorsun kendine?
İnsan vücuduna, duygu değişimlerine çok ilgim var. Yaptığım meslekle de alakalı olduğunu düşündüğüm için üniversitede psikoloji okumak istiyorum. Hayatımın yoğun ve yorucu olduğu bir dönemdeyim ama mutlaka üniversiteye gitmek istiyorum. O yüzden şu an ilk hedefim bir üniversiteye yerleşmek. Aynı zamanda da Türkiye’de oyunculuk eğitimi alıp yurt dışında bunun üzerine yoğunlaşmak istiyorum.
- Hırslı biri misin?
Ben daha ziyade başarının tesadüf olmadığına inanıyorum. Çok çalıştığım ve inandığım her şeye ulaştım. Ama hırslı mıyım sorusuna, “Olması gerektiği kadar, evet,” diyorum…
- Sen neler izliyorsun?
Çok televizyon izleyemiyorum. Bağımsız sanat filmlerini seviyorum, festivalleri elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Çizgi film izlemeye bayılırım mesela. Sinemada en son Ritüel filmini seyrettim. Bir de dijital platformdan izlediğim yapımlar var. Netflix içeriklerinden özellikle Mindhunter son dönemdeki favorilerimden. Peaky Blinders’ı da anmadan geçemeyeceğim, sevdiğim diziler arasında.
- Hobilerin neler? İşten kalan zamanlarında neler yapıyorsun?
Dans etmeyi çok seviyorum. Doğa yürüyüşleri yapmak, atlamak, tırmanmak bana iyi geliyor. Bir de mutfağa girip tatlı yapmaya bayılıyorum (gülüyor).
- Hangi tatlıları yapıyorsun peki?
Damak tadıma uyan her şeyi yapmayı seviyorum, denemek beni mutlu ediyor. Son zamanlardaki favorim ise San Sebastian Cheesecake (gülüyor).
- Nasıl bir çocuktun?
Ağaçların tepesinden inmeyen, cesur, asla hiçbir şeyden korkmayan bir çocukmuşum. Akranlarımla pek anlaşamazdım. Ailem en sonunda çözümü beni karateye yazdırmakta buldu. Yedi yıl profesyonel karate yaptım. Hala içimde küçük Hafsa’dan biraz bir şeyler var (gülüyor)
- İlk izlediğin filmi hatırlıyor musun?
İlk izlediğim filmi hatırlamıyorum ama çocukken etkisi altında kalıp tekrar izlediğim film Black Swan’dı.
- Modayla ve alışverişle aran nasıl?
Her kadın gibi ben de olabildiğince takip etmeye çalışıyorum. Ama sadece moda diye bir parçayı alıp giymeyi sevmiyorum.
- Kendine en son ne satın aldın?
Sneaker aldım.
Yazı DENİZ TOKGÖZ
Fotoğraflar ERMAN İŞTAHLI
Styling NAZLI KAYRAN