Farsça’da hayat dolu anlamına gelen Zoya, yalın takı tasarımları aracılığıyla geçmişe özgü birtakım sembolleri çağdaş şehirli kadınların mücevher kutularına taşıyor. Markanın kurucusu Hülya Öz ile ilk koleksiyonu “Evrenin Geometrisi”ni ve farklı hikayelere sahip ürünlerinin özelliklerini konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyalım… Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Aslen mimarım. İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki eğitimimin ardından 25 yıla yakın uygulamacı mimar olarak meslek pratiğimi sürdürdüm. Kariyerim süresince her zaman farklı malzemeleri araştırdım, yeni uygulama tekniklerini denedim. Bir yandan da imkan buldukça sanat tarihi, takı ve heykel kurslarına devam ettim. Hocam Serdar Şeremet’den sadekarlık dersleri aldım. 10 yıl boyunca geleneksel ve modern takı üretim tekniklerini öğrendikten sonra evimde atölyemi kurdum. Bu atölyede hem takı tasarımlarımı hem de heykel çalışmalarımı gerçekleştiriyorum.
25 senelik mimarlık kariyerinizden sonra takı tasarımcılığına yönelme kararını nasıl aldınız?
Kendi atölyemi kurmamın ardından İstanbul Raffles Hotel’den bir küratörlük teklifi aldım. Benden İstanbul’u ziyaret eden otel misafirlerinin evlerine götürebilecekleri, buraya özgü birer hatıra koleksiyonu oluşturmam istendi. O sırada takı tasarımları konusunda kafamda belirli bir üslup oturtmaya başlamıştım ve ilk takı koleksiyonumu bu vesileyle hazırladım. 30 parçalık bu koleksiyonunun ardından 2014 sonlarına doğru Zoya Istanbul ismi ile markalaşma kararı aldım.
Zoya Istanbul tasarımlarına nasıl bir çizgi hakim?
Zoya Istanbul, birey olmaya önem veren, entelektüel, özgüvenli, hayatı farklı bir çizgide yaşayan, yaratıcı ve çağdaş şehirli kadına hitap ediyor. İlk koleksiyonum ‘Evrenin Geometrisi’, Anadolu Selçuklu mimari bezemelerini çağrıştıran çizgiler taşıyor. Fakat bu çizgileri kopya etmektense, yeniden yorumlayarak özgün motifler haline getiriyorum. Parçaların her birinin kendine has bir hikayesi bulunuyor. Hikayesi olmayan bir tasarımın göze hitap etmesi pek kolay değil. Göz, bakanın kendisi ile birleştirebileceği hikayeyi seçer. Ben de çizgilerimde bir çeşit sembolik dil yaratmayı deniyorum.
“Evrenin Geometrisi”, çarpıcı çizgileri ve sıra dışı formları ile isminin içerdiği anlamı kusursuzca betimliyor. Peki, evrenin geometrisini tasarımlarla ifade etmek için nasıl bir bakış açısına sahip olmak, ne gibi deneyimler yaşamak gerekiyor?
Bu geometriyi barındıran medeniyetlere doğru iz sürüyorum. Araştırma gezilerimde Selçuklu medeniyetlerinin izlerini taşıyan bölgeleri seçmeye gayret ediyorum. Koleksiyon, buralarda karşılaştığım tarihi mimari yapılar ve bezeme kültürünün zenginliğinden aldığım ilhamla oluştu. Fakat koleksiyona etki eden çizgi ve tarihi kesit seçimim geçmişe duyulan bir özlem değil. Arzum, oradaki derin bilgiler içeren, neredeyse sembole dönüşmüş formları daha sade bir tasarım dili ile günümüze taşımak. Estetik bir nesnenin bazı evrensel yasaları anımsatmasını sağlamak, o bilgiyi günümüze taşımak ve nesiller arasındaki kopmaların ortadan kalkmasına bir katkı sağlamak.
Seri kaç parçadan oluşuyor, ne tür ürünleri içine alıyor?
Koleksiyonda şu anda yaklaşık 40 parça bulunuyor. Parçaların tümü birbiri ile akraba. Ve varyasyonlarla bu sayı sürekli büyüyor. Tasarımları kişinin tercihlerine göre kişiselleştirebiliyorum. Örneğin belli bir motifi bileklikte deri ile kullandıysam, talebe göre onu farklı taşlarla bir araya getirerek yepyeni bir tasarım daha yaratabiliyorum. Ya da aynı küpenin farklı boylardaki varyasyonlarını tasarlayabiliyorum. Koleksiyonda kolyeler, bileklikler, bilezikler, broşlar, küpeler ve yüzükler yer alıyor.
Tasarımlarınızda hangi materyalleri kullanıyorsunuz?
Parçaların tümü gümüş. Bir kısmı doğal gümüşken, bir kısmı 18 ayar pembe altın kaplama. Mine tekniği ve yarı değerli taşlar kullanıyorum. Selçuklu mimarisine ait çinilerde öne çıkan beş ana mine rengini tercih ediyorum ve bu renkleri turkuaz, spinnel, mercan, labradorit ve yeşil akik gibi yarı değerli taşlar ile vurguluyorum. Takıların, özellikle de bileziklerin kilit mekanizmalarını özel olarak tasarlayıp üretiyorum. Deri ve çelik teller ekleyerek bin yıllık tarihi olan bir çizgi ile günümüz tekniği ile üretilmiş bir materyali birlikte kullanabiliyorum. Tasarımı sonlandırmadan önce bir ay mutlaka kendi üstümde taşıyorum ya da sahibinin taşıyarak onu deneyimlemesini rica ediyorum.
Ürünleriniz için nasıl bir fiyat aralığı belirlediniz?
Ürünlerimin ulaşılabilir bir fiyat skalasında yer almasını arzu ettim. En yüksek fiyat etiketi 380 TL ile en göz alıcı parçama ait. Genellikle 200 ile 300 TL aralığında değişiyor.
Ürünlere nereden ulaşabiliriz?
Z-Mix Nişantaşı, Envai Bebek, Sade Dükkan Uniq Istanbul, Designers Of Oz Alsancak, Designers Of Oz Alaçatı, kışın Golden Key Kartalkaya, yurt dışında ise Cenevre’de Heritage Collection, New York Brooklyn’de Berlyn65 ve Londra’da NEA’dan ulaşmak mümkün. www.zoyaistanbul ve instagram.com/zoya.istanbul/ üzerinden de sipariş verilebiliyor.