Son zamanların favori kelimesi: Micromancing. Yani, mini flört hareketleriyle minimal çaba ve maksimum bağ hissi.
Micromancing, romantizmin “ben hâlâ buradayım!” deyişinin kısa yolu. Kocaman planlara gerek yok; minik jestlerle de ilgi ve sevgi hissettirmek mümkün. Gün içinde yazılan “şimdi seni düşündüm” mesajı, dışarı çıkarken kendi atkını uzatıp “bunu tak, üşüme” demek, ya da story’sine kalpten bir tepki vermek. Bunlar artık “aşkın dilinde” temel iletişim yolları.
Micromancing = İlişkinin ayakta kalma stratejisi
İlişkilerde küçük aksiyonlar, aslında o ilişkiyi güncel tutmanın anahtarı. Çünkü artık aşk, devasa sürprizlerden çok, küçük “güncellemelerle” yürütülüyor. Herkes yoğun, kimsenin oturup bir ilişkiye ayıracak saatleri, ayları veya yılları yok belki, ama herkes görülmek ve sevilmek istiyor. İlgi istiyoruz.
Micromancing, tam olarak burada devreye giriyor. Sadece büyük jestlerle değil, her an “seni önemsiyorum” demenin 2 dakikalık versiyonu. Romantizmin mikro dozu. Kısaca, küçük aksiyonlarla büyük etki yaratmak. Hayır, büyü yapmıyoruz, ama biraz aşka taktik katıyoruz.
Küçük ama öz: Micromancing hareketleri
Mesela sabah o uyurken kahvesini hazırlamak. Tesadüfen o şarkıyı açmak. Onun sevdiği tatlıyı eve alıp “canım istedi” demek. Hepsi birer micromancing örneği. Gösterişli değil ama etkileyici. Bu küçük hareketler, ilişkinin içindeki “sürpriz faktörünü” canlı tutar.
Neden işe yarıyor?
Çünkü hepimiz fark edilmek istiyoruz. Sevdiğimiz kişi bizi düşündüğünde, minik de olsa harekete geçtiğinde “bağlılık” hissi artıyor. Micromancing, romantizmi sürdürülebilir hale getiriyor. İlişkinin “günlük bakım rutini” gibi düşünebiliriz.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> “Ick” hissi nedir ve neden bir anda karşınızdakinden soğursunuz?
Kapak: @sofiagrainge
