Neslihan’la ilk kez tanışıyoruz, biraz mesafeli olmasını beklerken, karşımda bana hiçbir engel koymayan, doğrudan konuya giren, güler yüzlü bir genç kadın buluyorum. Kocası Kadir Doğulu ile karavanla çıktıkları tatilden (Akyaka’nın tepelerinde olduklarını öğreniyorum konuşmamız ilerledikçe) ayağının tozuyla dönmüş, yüzüne yerleşmiş tatlı güneş yanığı enerjisini biraz daha artırıyor.
Röportaja hazırlanırken en merak ettiğim konular karı koca karavan macerasına nasıl atıldıkları, fikrin ilk kimden çıktığı, karavanın onların mı yoksa kiralık mı olduğu… Bunu bilmek bana bu tatil stilini ne kadar benimsemiş oldukları konusunda epey bilgi verecek ne de olsa. Soruyorum, anlatıyor, “Geçen yıl 33 günlüğüne gittik. Karavan bizim çünkü bu bizim tatil anlayışımızı çok iyi yansıtıyor. Hep böyleydik biz Kadir’le. Köpeklerimiz var, onları bırakamıyoruz, uzun süre uzak kalmayı istemiyoruz onlardan çünkü. Çoğu otel kabul etmiyor zaten… Bir de rahat etmek istiyoruz. Karavanın farklı bir ruhu var, hem çok iyi plan yapmak gerekiyor hem de bir o kadar plansız olmak. Aceleyle hiç işinin olmaması lazım mesela. Karavanda bütün işini sen yapıyorsun. O kadar güzel yerlerde o kadar güzel manzaraların içindesin ki… Yunanistan’da bir yere gitmiştik; üç gün kalırız diye düşünmüştük ama o kadar beğendik ki 10 gün kaldık. Öyle güzel bir gün batımı vardı ki orda, her gün o gün batımını bekledik. Ben böyle zamanlarda yaşadığımı hissediyorum. ‘Hayat bu olmalı işte,’ diyorum: Köpeklerim yanımda, evim yanımda, kocam yanımda. Denizin dalgasının sesini duyuyorsun, söğüt ağacının yapraklarının hışırtısını…”
Röportajın tamamı InStyle Eylül sayısında!
Fotoğraf: Koray Parlak
Styling: Nazlı Kayran
Yazı: Deniz Tokgöz
Saç ve makyaj: Hakan Kültür, KUM Agency