İstanbul’un ikonik oteli Hilton Istanbul Bosphorus, eşsiz mirasından ilhamla yeniden tasarlanıyor

İstanbul’un ilk 5 yıldızlı oteli Hilton Istanbul Bosphorus, 1955 yılından bugüne, bir otelden çok daha fazlası olarak, sadece şehrin değil, Türkiye’nin sosyal ve kültürel hayatına yön veren bir buluşma noktası haline gelmiştir.

69 yıldır sürdürdüğü varlığı, kendi içindeki gelişim ve dönüşümü, yenilikçi ve öncü yaklaşımıyla İstanbul’un önemli sembollerinden biri olan Hilton Istanbul Bosphorus, açıldığı günden bu yana, Hollywood yıldızları, dünyaca ünlü sanatçılar, iş insanları ve devlet başkanları dahil olmak üzere pek çok özel ismi ve milyonlarca misafirini yüksek standartlarda ve ev konforunda ağırlamaktadır.

Hilton Istanbul Bosphorus, sadece konaklama hizmeti veren bir otel olmanın ötesinde; bir otelin sanatın, mimarinin, modanın, kültürün merkezi olabileceğini, insanların hayatlarının bir parçası olmaktan çok hayatın merkezinde konumlanabileceğini ve yaşam biçimlerine yön verebileceğini göstermektedir.

İlklerin öncüsü; Hilton Istanbul Bosphorus Bunca yıllık tarihinde birbirinden önemli ilklere imza atan Hilton Istanbul Bosphorus, açıldığı dönemde mimari özellikleriyle dikkat çekmenin yanı sıra, Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı oteli olmasıyla da fark yaratıyor. Cesur ve özgün yapısıyla anılan otel, açıldığı dönemden bugüne heyecan verici birçok yeniliğe öncü olmuştur.

-Amerika kıtası dışındaki Avupa’da açılan ilk ve en uzun süre hizmet veren Hilton otelidir.
-Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı uluslararası zincir otelidir.
-Türkiye ve İstanbul’da konaklama endüstrisini etkileyen ve yeni bir servis standardı getiren öncü ve ikonik bir simgedir.
-Hilton’un “beş çayları” İstanbul’un sosyal geleneklerinden biri haline gelmiştir.
-İlk büyük düğünler, balolar, yuvarlak masa toplantıları, fuarlar ve defilelere ev sahipliği yapmıştır.
-İlk bar, disconun açıldığı yerdir ve ilk “Happy Hour” konsepti de yine Hilton Istanbul Bosphorus’da başlamıştır.
-Otomatik telefon santralı, kart anahtar sistemi, televizyonlu odalar ve faksın yanı sıra Hilton, dünyada bilgisayarlı sisteme geçilen ilk otellerden biridir.

Zaman içinde “Hilton” kelimesi konfor, kalite ve yüksek standartları temsil eden bir sözcük olarak yerleşmiştir.

70. yılında yeniden

Hilton Istanbul Bosphorus, yıllar içinde şehrin artan talebine ve günün ihtiyaçlarına cevap verebilmek için, uluslararası üne sahip tasarım stüdyosu Autoban tarafından “yeniden” tasarlanıyor. Türkiye’nin ilk beş yıldızlı oteli, hem şehirden, hem de geçmişteki pek çok önemli misafirinden izler taşıyan renovasyonu ile 70. yılında, ikonik hikayesini yarınlara taşımayı amaçlıyor. 

Hilton Türkiye Üst Sınıf ve Lüks Otellerden Sorumlu Ülke Müdürü Armin Zerunyan ve Autoban Kurucu Ortağı Seyhan Özdemir, otelin Gün Bahçesi’nde gerçekleşen toplantıda bir araya gelerek Hilton Istanbul Bosphorus’un 2025 yılında tamamlanması planlanan renovasyon sürecini ve tasarım detaylarını paylaştılar.

Otelin tüm alanlarının renovasyona girdiği süreç, 2018-19 yıllarında ek binadaki “Park Katları” olarak adlandırılan bahçe teraslı 102 odanın tamamının yenilenmesi ile başladı. Daha sonra 2022 yılında Balo Salonu ve Konferans Merkezi’nin yenilenmesi ile devam etti. 2023 yılında ise tüm ana binanın iç tasarımını, tüm odalar ve ortak alanları, açık havuz ve Sağlık Klübü, çok amaçlı toplantı salonları, ana restoran ve yanındaki imza restoran projesi, caz bar projesini kapsayan büyük renovasyon süreci, misafirlerine keyifli alanlar yaratmak üzere hala devam etmektedir. Tüm renovasyon, otel kapanmadan, misafirlerini ağırlayacak şekilde gerçekleşmektedir.

Geçmişin olağanüstü mirasından ilhamla tasarlanıyor

Tasarımda otelin açıldığı günden bu yana ağırladığı ünlü isimlerden, özellikle de 1950’li yılların oyuncuları, sanatçıları, yazarları gibi dönemin ana figürlerinden ilham alarak hem çağdaş yeni bir dönemi, hem de otelin sahip olduğu eşsiz mirası ve tarihi gelecek nesillere aktaran bir yaklaşım benimsenmektedir. Bu yaklaşımla 1950’lerin modernizm, sanat ve şiir etkilerinin ve kültürlerin birleştiği bir etki yaratılmaktadır. Mevcut lokal tasarım referansları yeni düzende de kullanılıp, Türk kültüründen alınan ilham ve çağdaş yorumla birlikte harmanlanmaktadır.

Otelin iç mimari projelendirmesi, misafirlerin ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılayacak şekilde yeniden tasarlanmasını keyifle vakit geçirebilecekleri bir ortam oluşturulmasını ve oteldeki mevcut alanların en verimli şekilde kullanılmasını amaçlamaktadır. 

Dönemin önemli mimarı Sedat Hakkı Eldem tarafından tasarlanmış olan otel, şehrin ve Hilton’un kültürel mirasını yansıtan bir ikonik yapıdır. Bu nedenle, iç mekan tasarımında İstanbul’un tarihi ve çağdaş dokusunu bir araya getiren bir yaklaşım benimsenmiştir. 

Tasarımda Istanbul’un katmanları ilham alınan noktalardan biridir. Türk kültüründen alınan ilham ve çağdaş yorum birlikte ilerlemektedir. Bu şekilde var olan Hilton kültürüne yeni bir tasarım dili ile yaklaşılmaktadır. İlham alınan bir diğer nokta ise seramiklerde ve seperasyon elemanlarında İstanbul’un yedi tepesi olmuştur. Istanbul’daki kubbeler ve varak kaplamalar doğu ve batı çeşitliliğini yansıtan ana elemanlar olurken çağdaş bir yaklaşımla tekrar ele alınmaktadır. Anıt yapılarda bulunan yuvarlak şekilli Istanbul pencereleri bölücü panellerde ilham olmuştur. 

Projede yer alan özellikler arasında, önemli kişilerin konaklamalarından ilham alınan özel tasarımsal alanlar bulunmaktadır. Örneğin, İtalyan aktris Sophia Loren, Türk yazar ve şair Cemal Süreyya, modern heykeltraş Kuzgun Acar gibi ünlü isimlerden esinlenilerek tasarımlar oluşturulmuştur. Resepsiyon’da dönemin önemli aktrislerinden Sophia Loren’in kullandığı Mavi Safir gerdanlık zemin kaplamalarında ve aydınlatmalarında ilham olmuştur. Zemin katta Lobi Lounge kısmında ise yine 1950’lerin gösterişi kullanılan mobilyalarla sıcak bir atmosfer yaratmada, gerdanlık detayları ise aydınlatma elemanlarında yansıtılmıştır. Conrad Hilton’un İstanbul’daki ayak izini temsil eden şekliyle ikonik havuzu ise; eşsiz kabanaları ve mantar barı korunarak yenilenen yüzüyle 2024 yazında misafirlerini ağırlamaktadır. 

Otelin açıldığı döneme yönelik tasarımsal referanslar da projede yer almaktadır. Tarihi dokuyu ve tasarım anlayışını modern bir perspektifle yeniden yorumlayarak, otelin kimliğine uygun özel tasarım mobilyalar ve ince detaylar kullanılmıştır. Hilton’un tarihi tasarımını modernize ederken, Türk kültüründen esintilere de önem verilmiştir. Bu sayede, otelin atmosferi hem geçmişi yansıtmakta hem de çağdaş bir görünüm
sunmaktadır. 

Imperial Suite’de ise büyük giriş, sanat eserlerine yer verilmesi, el işçiliği detaylar, eşsiz
objelerin kullanımına dikkat edilmiştir. 1950’lerin zengin detayları Hilton markasının kimliği ile harmanlanmıştır. Mermer, ahşap veya metal işleri mekana özgün ve görkemli bir hava katmaktadır. Deri el işçiliği detayların sabit mobilyalarda kullanımı sıcak ev hissini yaratmaktadır. 

Mobilyalarda ve aydınlatma elemanlarında ise, incelikli detaylar ve özenli seçimler mekânlara sıcak ve zarif bir atmosfer kazandırmaktadır. Bu detaylar, misafirlere otelin sunduğu konforu ve zarafeti hissettirirken, aynı zamanda unutulmaz bir konaklama deneyimi sunmayı hedeflemektedir. 

Projede kullanılan seramiklerde ve separasyon elemanlarında İstanbul’un yedi tepesinden ilham alınması, otelin yerel bağlarını vurgulamakta ve misafirlere şehrin sembolik anlamını deneyimleme fırsatı sunmaktadır. Bu detaylar, otelin karakterini güçlendirmekle birlikte misafirlerin zengin kültürel geçmişle bağ kurmalarına yardımcı olmaktadır. Mobilyalardaki ince detaylar ve aydınlatma elemanlarındaki özenli tasarımlar ise otelde elegan ve sıcak bir atmosfer yaratmakta, konuklara konforlu ve davetkar bir ortam sunmaktadır.

İlgili Makaleler