Jason Stopa’nın “Interior Monument” sergisi Sevil Dolmacı İstanbul’da

Sevil Dolmacı İstanbul, Amerikalı çağdaş sanatçı, yazar ve küratör Jason Stopa’nın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Interior Monument”ı (İçsel Anıt) 30 Ocak Perşembe günü sanatseverlerle buluşturuyor. Eserlerinde analog ve dijitalin iç içe geçtiği çağdaş bir dil kullanan sanatçının sergiye özel ürettiği seçki, 1 Mart’a kadar izleyicilerin beğenisine sunulacak.

Jason Stopa, eserlerinde analoğun ve dijitalin iç içe geçtiği çağdaş bir dil kullanarak, renk, ışık ve mekân arasındaki ilişkiyi sorgulayan işler üretiyor. Sanatçının üretim süreci, büyük fırça darbeleri ve şeffaf katmanlar kullanarak tuval üzerine uygulanan yağlı boya ile şekilleniyor. Bu, izleyicilerin dijital görüntülere kıyasla resmin fiziksel varlığını ve önemini ve maddiliğini tanımasını sağlar. Böylelikle izleyici, yalnızca dijital bir yaratım değil, aynı zamanda resmin fiziksel varlığını ve önemini fark ediyor.

Stopa, resmin “ışık kadar renk ve mekân kadar ışık” olduğu anlayışını benimseyerek, izleyicinin ön ve arka plan algısını bulanıklaştıran eserler yaratıyor. Stopa, bir resmin hem renklerini hem de mekânını ışığın bir parçası olarak kabul ediyor ve izleyicinin algısına adeta yansıtma yapıyor. Sanatçı resimlerinde, sadece renklere ve formlara değil, ışığın kendisine de yapısal bir unsur olarak yer veriyor.

“Interior Monument” (İçsel Anıt) sergisinde, Stopa’nın işlerindeki temalar; soyut resmin ve sanatçının kişisel tarihi ile bağlantılı. Sanatçı, resimlerin biçimsel olarak bireyle ilişki kurduklarına inanıyor. Sanat tarihi ve mimarlık tarihiyle ilgili araştırmalar yapan Jason Stopa, No-Stop City adlı projeleriyle dikkat çeken Radical Architecture grubu Archizoom’un, hiç inşa edilmemiş projesinden ilham alıyor. Interior Monument; sınırları olmayan, sonsuzluğa uzanan, özgürlük ve ekolojik sürdürülebilirlik arayışındaki bir şehir tasarımına referans veriyor.  Resimler; bir ızgara ile başlıyor, ardından sanatçı bu ızgaranın içsel mantığını arabesk formlar ve sezgisel kararlarla bozuyor. Stopa işleri bu mantık etrafında gelişiyor ve çeşitleniyor.

Aynı zamanda, kâğıt üzerine yaptığı bazı eserlerinde açık pencere benzeri motifler kullanıyor. Bu motiflerin kaynağı ise 20. yüzyıl başlarındaki Fransız resimlerindeki pencere formları. Pencere hem fiziksel hem de sanal bir öğe olarak, saklama ve ışığı yönlendirme potansiyelini sorgular. Stopa işlerindeki asıl işlevi ise, pencerelerin görsel algıyı hem netleştirmesi hem de karartması.

Stopa, resimlerindeki geometrik formları iki boyutlu heykellere benzetiyor. Çalışmalarının çoğunda süsleme, çerçeveleme kullanan sanatçı, geometri ve duygusal form arasındaki gerilimi ve/veya uyumu inceliyor. Ayrıca kullandığı çarpıcı, parlak ve canlı renk paleti ise Henri Matisse’den, Bob Thomson’a ve Stanley Whitney’e uzanan sanatsal bir soy ağacından geliyor.

Sevil Dolmacı İstanbul, sanat tutkunlarını Jason Stopa’nın, İçsel Anıt sergisiyle sanatçının iç dünyasını, renkli ütopik mekanlarını keşfetmeye davet ediyor. Villa İpranosyan’da, 30 Ocak-1 Mart günlerinde gerçekleşecek sergide yer alan eserler, izleyiciyi sürekli olarak soru sormaya, gördüğünü ve algıladığını yeniden ve yeniden düşünmeye itiyor.

İlgili Makaleler