“Corporate baddie” ofis stili; 90’lar minimalizminden ilham alan düşük bel düz kesim pantolonlar, geniş omuzlu blazer’lar, nötr tonlar ve okuma gözlükleri ile tanımlanıyor. Ancak ‘kurumsal baddie’ olmanın derinliklerinde, kadınların iş dünyasında yaşadığı daha ciddi ve sistematik sorunlar yatıyor. Kurumsal yaşam, toplumsal eşitsizliklerin en yaygın olduğu yerlerin başında geliyor.
2019 yılına 500 bin kadın, ev içi bakım yükü nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kaldı. Ayrıca, 12 milyon kadın ev işleri nedeniyle çalışma hayatına hiç giremedi. Kendilerinden olağanüstü bir performans beklenen kadınlar, aynı zamanda ‘sözde’ düşük beklentiler ve cinsiyetçi mobbing’le savaşıyor. “Eşit işe eşit maaş” talebi hala karşılanmamışken, kadınlar iş dünyasında sürekli olarak yeteneklerini kanıtlamak zorunda bırakılıyor. Beklentiler her zaman yüksek olmasına rağmen sonuçlar manipülatif yöntemlerle küçümseniyor.
Dünya genelinde yapılan “Global Gender Gap 2023” araştırmasına göre, kadınlar erkeklerin kazandığı her 1 dolara karşılık 0.77 dolar kazanıyor. Bu dengesizlik, sadece maaş farklarıyla sınırlı kalmıyor. Sosyal ve duygusal beklentiler açısından da kadınlar büyük bir yük altında. Bir yandan iş yerinde halihazırda erkeklerle verdikleri eşit emeğin karşılığını ‘hak etmek’ için eşit olmayan bir performans göstermeleri, diğer yandan özel yaşamlarında -şartlar göz önünde bulundurulmaksızın- ‘ideal anne’ ya da ‘mükemmel eş’ olmaları normal sayılıyor.
Kurumsal ‘baddie’ söylemi, eşit maaş, adil çalışma koşulları ve iş dünyasında kalıplaşmış cinsiyet rollerinin yıkılması için farkındalık yaratan, mücadele eden iş kadınlarını tanımlıyor.
Kapak: @pudderfly