Loewe, Türkiye’deki ilk mağazasını İstinyepark’ta açtı

Şehrin prestijli alışveriş destinasyonlarından İstinyePark’ta konumlanan 151 metrekarelik yeni LOEWE mağazasında; kadın ve erkek hazır giyim koleksiyonlarının yanı sıra çanta, ayakkabı, deri aksesuarlar, gözlük, takı ve diğer aksesuar seçenekleri de sunuluyor.

LOEWE’nin Türkiye’deki ilk mağazası, markanın kreatif direktörü Jonathan Anderson’ın geliştirdiği CASA LOEWE konseptinden ilham alıyor. Bir sanat galerisi hissini zarif bir alışveriş deneyimiyle buluşturan bu yaklaşım, 151 metrekarelik mağazayı kendine özgü ve özenle tasarlanmış bir destinasyona dönüştürüyor. Mağazanın dışında müşterileri karşılayan büyüleyici yeşil seramik cephe, birbirine kenetlenen karolarıyla adeta yeşilin dalgalanan tonlarını ve dokularını yansıtıyor. İç mekânda da devam eden bu renk, yeşil, mavi ve parlak altın tonlarında ince işçilikle yapılmış karoların raflar ve duvarlarda tekrarıyla kendini gösteriyor. Zemini kaplayan soğuk beton ise ahşap, pirinç ve dövme demir detaylarla sıcak bir kontrast yaratarak mekana dokunsal bir zenginlik katıyor.

Mağaza, aralarında Gerrit Thomas Rietveld’in keskin hatlara sahip Utrecht koltukları
ve geleneksel washi kağıdından üretilmiş, Isamu Noguchi imzalı Akari E Light Heykeli’nin de yer aldığı seçkin bir mobilya koleksiyonuna sahip. LOEWE’nin yumuşak ve zarif deri işçiliğini sergileyen mavi deri kapitone puf bank, 1950’lerin İspanyol tasarımlarından ilham alınarak üretilmiş siyah demir martini masalarıyla tamamlanıyor. Markanın mirasına yapılan diğer göndermeler arasında, eskiden şarap saklamak için kullanılan antik İspanyol seramik kaplar da bulunuyor. Eski ve yeniyi harmanlayan mağazada, İngiliz tekstil sanatçısı John Allen’ın canlı renklere sahip soyut duvar halılarının reprodüksiyonları olan, İspanya’da dokunmuş iki çağdaş yün halı da bulunuyor: White horse ve White horse with river.

Londra’da yaşayan sanatçı Christina Kimeze’nin bir tablosu ise parlak renklerle bezeli bir durağanlık tasviri yapıyor. Markanın sanat, tasarım ve heykel antolojisinden seçilen Burning an Illusion (2023) adlı bu eser, sanatçının iç dünyayla olan derdinin karakteristik bir örneği. Canlı renk paleti ve yalnız kadın figürü, en sakin yüzeyin altında bile var olan duyguların, hislerin, düşüncelerin ve kişisel sorgulamaların girdabını simgeliyor.

İlgili Makaleler