Manyetik Cazibe

Başkalarıyla birlikte vakit geçirmek, onların varlığının ve enerjisinin keyfini sürmek eskiden kanıksadığımız şeylerdi ama artık bunların önemini çok iyi anladık. Herkesin yavaş yavaş evlerinden çıkmaya başladığı bugünlerde, güneş yeniden doğar gibi. Tek bir büyük zorluk var: Başkalarıyla olan ilişkilerimizin değiştiği bu yeni sosyal ortamda kendi yerimizi bulmak.

Messika’da yaratım sürecinin temel öğesi olan hareket, hiç bu kadar önemli olmamıştı. Tekrar hareket etmeyi öğrenen ve hayatta taze bir sayfa açan tasarımcı, bu ışıltılı ve renkli Yüksek Mücevhercilik koleksiyonunda pırlantaları dans ettiriyor. Kontrastlar, XXL halka küpeler, sarı pırlantalar ve tamamen orijinal taş kombinasyonlarıyla oynayan Valérie Messika, 16 çarpıcı parça tasarladı. Damla kesim pırlantaların altın halka üzerinde zarif bir şekilde “sırt sırta” dengede duruşu veya hoş bir dans figüründe süzülüşü, olağanüstü teknik ustalığın göstergesi.

Tıpkı pırlantalar gibi alter egoların da uyumlu koreografiler içinde uçuştuğu bu keşfedilmemiş dünyayı daha iyi anlamak için dans etme zamanı. “Bir” olanın güzel olduğunu ama ikili birlikteliğin çok daha güzel olabileceğini mükemmel şekilde ortaya koyan bir koleksiyon bu. Dansçı Fanny Sage ile dansa saygı duruşu…

DAMLALARIN DOSTU
Dans etmek, tekrar birbirini bulmanın, diğer kişinin gücünü hissetmenin bir yolu. Tıpkı birbirimize dokunup yan yana olabildiğimiz günlerdeki gibi, özgürlükle eş anlamlı. Her boyuttan damla kesim pırlantaları neşeyle kucaklayan bu set, beyaz pırlantaların ışıltısını sarı pırlantaların gün ışığıyla buluşturuyor. “Tanrıların gözyaşları” olarak da ifade edilen damla kesim pırlantalar, sevinç gözyaşlarına dönüşüyor. Coşkulu bir halka formunda bir araya gelen taşlar, farklı yönlere doğru salınımlarıyla, buluşmaların ve hafızamızdaki hayat tarzının geri dönüşünü simgeliyor. Parisli mücevher atölyesinin ruhunu yansıtan bir duruşa sahip gerdanlık ile modern küpeleri bir araya getiren bu koleksiyondan, hipnotize edici bir enerji yayılıyor.

PIRLANTA ÇEKİMİ
Tıpkı mıknatısın zıt kutupları gibi, farklı şekillere, renklere ve boyutlara sahip pırlantalar da karşı konulamaz bir biçimde birbirini çeker. Neredeyse birbirine dokunan taşlar, zümrüt kesim pırlantalardan oluşan bir nehir formunda, geçilmez bir sınırla birbirlerinden ayrılıyor. Bilezikten tekli veya çiftli yüzüklere kadar tüm parçalarda bu sınır birçok forma bürünüyor, daha rafine hale geliyor ama asla tamamen kaybolmuyor. Tıpkı manyetik bir dans gibi. Birlikteliği kucaklarken bireyselliği de muhafaza eden çok hoş bir “sırt sırta dans” metaforu bu.


MANYETİK AŞK 
Bizi birbirimizden ayrı tutan güç nedir? Mücevherlerde bu bağ, sade bir pırlanta sırası formunu alabilir. Her biri kendi yönüne bakan taşlar, sonsuza dek ayrı kalacak gibi görünür. Bağımsız ve yalnız. Zarif bir dans figürü sergileyen taşlar sırt sırta veriyor ve spiral formunda bir araya geliyor. Tek halka, bu parçayı yepyeni boyutlara taşıyor. Ön kısımda, ışıltılı ve kusursuz damla kesim beyaz pırlanta yer alıyor. Arka kısımda ise markiz kesim iki pırlanta bulunuyor. Biri açık pembe, diğeri koyu mavi. Üç benzersiz pırlanta, canlı bir dans için ideal olan cesur stili sunuyor.
 
DAMLALARIN CAZİBESİ 
Bu parçada yüz yüze ve sırt sırta duran, gösterişli damla kesim sarı pırlantalar usta işi bir dans resitali sunuyor. Zıtlıkların birbirini çektiği iyi bilinir. Bu resitali, altın ve pırlantalardan oluşan bir sıra ile çevreleyen manyetik alan ise hale etkisi yaratıyor. Muhteşem taşlar, zıt kuvvetlerle birbirine çekiliyormuşçasına genişleyip esner gibi görünüyor. Taşların inanılmaz boyutu düşünüldüğünde, bu setin firavunlara layık olduğu söylenebilir. Yüksek ve alçak asimetriler, sarkaç hareketine imkan tanıyarak tasarımın zarafetini pekiştiriyor.

İlgili Makaleler