Minoa

 Minoa, üç seneyi aşan bir hazırlık sürecinin ardından, geçtiğimiz Ağustos ayında kapılarını açmış. Mimar Ali Nazım Tokuz, süreci ‘bir yaşam artı üç yıl’ diyerek anlatıyor. “Bu iş için fiziksel ve sanal olarak o kadar çok dükkan gezdim ki… Yüzlerce dosya, resim, yazı, fotoğraf birikti zaman içinde. Beğendiklerimizi neden beğendiğimizi sorgulamak, evrensel hem de İstanbullu, Akdenizli ve Türk olmak önemliydi bizim için. Dükkanı düşünürken Fernand Braudel’in ‘Akdeniz: Mekan ve Tarih’ ve ‘Akdeniz: İnsanlar ve Miras’ kitaplarını defalarca okuduk. Biraz eski, biraz modern, biraz eklektik olsun istedik, kullandığımız her şey bir iksir gibi karışmalıydı! Masalları hala çok severim, bizimki de bir kitapçı masalı olsun istedik. Mobilya, aksesuar, aydınlatma hatta tabaklardan bardaklara her şey karışık bu dükkanda. Bazısı eski, bazısı yeni, kenarı çatlamış fincanlar da var iki yüz yıllık ceviz bar da! Kendi deyimleriyle ‘süper sıradan’ sandalyeler de mevcut. İkea’dan, Mudo Concept’ten Çukurcuma’dan da mobilyalar seçtik; İngiltere’den de İtalya’dan da gördüğümüz yerlerde beğendiğimiz parçaları birbirine uyar mı kaygısı olmadan topladık. Biraz eski biraz yeni; biraz endüstriyel biraz da şık, alımlı. Üzerine yakışanları iyi seçebilen güzel bir kadın gibi aslında.

 
Minoa’da yer alan kitaplar için uzun bir süre kalabalık bir ekip çalışarak belirlemiş. Yine de Minoa’lılara göre, iyi bir kitapçı olmaları için daha zamana, pişmeye ve kitapseverlerin fikirlerine ihtiyaçları var. Zengin bir yemek kitabı koleksiyonu, Türkçe ve İngilizce romanlar, tarih kitapları, Türkiye’nin tarihiyle ilgili yabancı bakışını yansıtan İngilizce kitaplar, Bosch’tan Chagal’a, Abidin Dino’dan Ara Güler’e, Rodin’e sanat kitapları, çok zengin bir çizgi roman koleksiyonu, Bizans kitapları, İznik çinileri ve çok daha fazlası var. En iyisi kendiniz gidin, görün. İstikamet, Akaretler’den yukarı çıkarken, yolun sağ tarafında kalan no:3; Park apartmanı o halde!
 

Minoa, Akdeniz’de tahminen bir depremle kaybolmuş bir uygarlık, Girit adasında geçen yüzyılda birçok kalıntısı bulunmuş. Bu uygarlık bazı tezlere göre kayıp kıta Atlantis’le de bağlantılıymış, gerçek olmasa da buna inanmak ekibin hoşuna gitmiş. Havada Bulut, Ernest Hemingway ve onlarca içlerine sinmeyen isimden sonra, Minoa’lı olmak onlara çok yakışmış!

“Bunca yıl çalıştıktan sonra bir tecrübem varsa bu da ‘yapacağınız işi sevin hayatınız onla geçiyor’ demek olurdu herhalde, bu nedenle severek açtığımız kitapçımızın çok uzun soluklu olacağına inanıyoruz. Her geçen gün dijitalleşen dünyada; Amazon bütün dünyada dükkan açmayı planlıyor! Apple dünya çapında karizmasını biraz da dükkanları sayesinde kazanmadı mı? Ayrıca kitaplarımızın yanında iyi kahve yapmak, lezzetli ve sağlıklı yiyecek ve içecekler sunmak da en az kitaplar kadar eğlenceli. Aslında bu bir kitapçıyla birlikte bir yaşam tarzı projesi.”

Minoa’nin sağlıklı ve lezzetli yemeklerini tatmanızı öneririz.

Petek ve Ali Nazım Tokuz, İstanbul’da, bir kenarında cafesi bulunan; ağzına kadar kitapla dolu yeni bir kitapçı açarak bizce biraz deli cesaretine sahip, şahane bir çift! Onlara göre ise yaptıkları yaşam tarzlarını hayata geçirmek ve paylaşmak…

Minoa’nın alt katını bir kitap mahzeni olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Çizgi roman sevenler buraya bakmadan, dükkanı terk etmeyin!

İlgili Makaleler