- All Things Mochi ismi nasıl ortaya çıktı?
Farklı tarzda nakış ve işlemeler üzerine araştırmalar yaparken Mochi’yle tanıştım. Hindistan’da üretilen bir tür aynalı işleme olan Mochi’yi gördüğüm anda ona aşık oldum ve markama adını verdim.
- Birçok farklı kültürden ilham alıyor, yerli zanaatkarları destekliyor ve etik üretim yapıyorsunuz. Üretim sürecinizden bahseder misiniz?
All Things Mochi olarak amacımız dünyadaki bilinmeyen ya da az bilinen kültürleri öne çıkarmak. Yerli yetenekleri destekleyerek yeni iş kolları yaratıyor, iş birlikleri yapıyoruz ve bu sayede imkanların sadece imkan olarak kalmamasına, gerçeğe dönüşmesine vesile oluyoruz. Yarattığımız her koleksiyonun arkasında bir hikaye var, hepsi özgün bir macera ve zengin bir miras barındırıyor. Her yeni sezonda farklı rotalara seyahat etmeye çalışıyor, oranın kültür ve geleneklerini yerinde öğreniyoruz. Bu önemli, çünkü bu şekilde ilham aldığımız kültürü, kökleri doğru yansıtan tasarımlara hayat verebiliyoruz. Her parça yerli zanaatkarlar tarafından geleneksel işleme teknikleri kullanılarak elde üretiliyor ve modern, renkli koleksiyonlar
ortaya çıkıyor.
- İlkbahar-Yaz 2020 koleksiyonunuzu New York Moda Haftası kapsamında sergilediniz. Filipinler’de düzenlenen Payihas adlı festivalden ilham alıyor…
Evet, bugüne kadar yarattığımız koleksiyonlar arasında beni en çok heyecanlandıranlardan biri oldu. Tasarım ekibimizle Filipinler’in farklı bölgelerine seyahat ettik ve birçok yerli zanaatkarla tanıştık. Orada kaldığımız süre içinde sayısız güzellik keşfetmiş olsak da Payihas Festivali’nin Filipinler’in renkli, neşeli yaşam tarzını yansıtmanın en iyi yolu olduğunu düşündük. Bu tema, gökkuşağı silüetindeki tasarımlarımıza da fazlasıyla uydu.
- Koleksiyondaki favori parçalarınız hangileri?
Gökkuşağı seçkimizi çok sevdim, koleksiyona en son bu parçalar eklendi ve hareket kattı. Renk geçişli tasarımları
da sevdim, bizim için yeni bir fikirdi ve istediğimiz gibi yansıtmayı başardık. Bunlar dışında t’Carmelita’ üst ve ‘Jenny’ tulum da favori parçalarım arasında.
- Aksesuarlarda en çok hangi materyalleri kullandınız?
Koleksiyondaki aksesuarlarda Filipinler’deki ustalar tarafından elde üretilen geri dönüştürülmüş plastikleri kullandık.
- Moda haftaları iptal edildi, markalar koleksiyonlarını sunmanın yeni yollarını keşfediyor. Sizce pandeminin ardından endüstride nasıl değişimler olacak?
Bence moda endüstrisi büyük bir dönüşümden geçecek. İnsanlar bu sürecin ardından çevre bilinci konusunda kendilerini geliştirecekler. Satın alma alışkanlıkları değişecek, daha az parçaya yatırım yapacak ve elindekilerin değerini bilecekler. Moda haftalarının hızı hem doğaya verdiği zarar açısından hem de mental olarak hiç sağlıklı değildi ve endüstrinin kesinlikle değişmeye ihtiyacı vardı! İndirim takvimini gözden geçirmemiz, daha az atık yaratmamız ve sürdürülebilir sistemleri daha çok desteklememiz gerek. Yavaşlayarak ve sezonları, tasarımcıların kreasyonlarını benimseyerek ilerlememiz gerekiyor. Koleksiyonlar ait olduğu mevsimde sunulmalı ve bu şekilde alakasız ya da çoktan modası geçmiş hale gelmemeliler.
- Sıra dışı bir dönemden geçiyoruz. Siz evde zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?
Yaratıcılığımı beslemeye çalışıyorum. Bunun için sürekli okuyor ve araştırma yapıyorum. Ancak dürüst olmam gerekirse şu anda benim için en önemlisi ailem ve onlarla geçirdiğim zaman. İçinden geçtiğimiz bu dönemi düşünmeye, gevşemeye ve bizi neyin beklediğiyle ilgili strese girmemeye çalışarak geçiriyorum. Meditasyon, sağlıklı beslenme ve doğanın güzelliklerini benimsemek bu dönemde odaklandıklarım arasında.
- Sık seyahat eden biri olarak yaz tatilleri için favori noktalarınız nereler?
Seyahat ettiğim tüm ülkeleri, şehirleri ve adaları sevdim. Ama favorim Mayorka ve gizli sahilleri!