Özel sağlık sigortası fiyat çizgisi pek çok kişi için hayatı zorlaştıran seviyelerde seyrediyor. Yüksek enflasyon ortamında pek çok mal ve hizmetin fiyatı alabildiğine artarken sağlık sektörünün bunun dışında kalmasını kimse beklemiyor. Ancak bununla birlikte sağlık sigortası ücreti olarak ödenen rakamlardaki artış kimi durumlarda açıklanan enflasyon seviyelerinin çok üstüne çıkabiliyor. Bu da özel sağlık sigortası veya tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırmak isteyenler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Sağlık sektöründe kullanılan pek çok ilaç veya medikal malzemenin yurt dışından temin ediliyor olması artan döviz fiyatları ile birlikte sistemin yükünü ciddi şekilde arttırmış durumda.
Konu uzmanları özel sağlık sigortası fiyat belirlemesi konusunun özel hastanelerin fiyatlandırma politikaları ile yakından ilgili olduğu görüşünde birleşiyor. Her türlü mal ve hizmeti daha yüksek fiyattan satın alan özel hastaneler giderlerindeki artışları sundukları hizmete yansıtıyor. Türk Tabipleri Birliği tarafından belirlenen asgari hekim ücretleri doğrultusunda hastanelerin sigorta şirketlerine düzenledikleri faturalarda ciddi artışlar ortaya çıkarken bunun vatandaşa yansıması prim artışı şeklinde oluyor. Enerji giderlerinden hekim ücretlerine tüm gider kalemlerinde yaşanan artışlar ile büyüyen hastane faturaları karşısında sigorta şirketlerince yapılan prim artışlarının haksız ve yersiz olduğunu düşünenler de elbette var. Ancak sağlık sigortası ücreti artarken doğal olarak kimsenin birbirini haklı bulacağı, makul göreceği bir ortam kalmıyor.
Özel sağlık sigortası fiyatını arttıran sebepler
Yaşanan enflasyon ortamında bütçe yapmak ve yapılan bütçeyi tutturmak oldukça zor. Bu zorluk aile bütçesi için ne kadar geçerli ise şirketler için de aynı nispette problem anlamına geliyor. Geriye dönük enflasyon hesabı yapmak ve buna göre herhangi bir ürün veya hizmetin fiyatını değiştirmek oldukça kolay görünen bir işlem olsa da bunu ileriye dönük yapmak, muhtemel harcamaları öngörmek ve gelecekteki fiyatlar üzerinden pozisyon almak son derece zor ve bir o kadar da riskli. Özel sigorta poliçesi düzenlendiği gün sigortalı tarafından ödenecek prim belirlenir ve ödemenin ardından bir yıl boyunca herhangi bir artıştan söz edilmez. Ancak sigorta şirketleri bakımından durum bundan çok karmaşıktır ve tam olarak sorunlar yumağı şeklindedir. Örneğin sigortalı bugün için primini ödemiş ve her türlü zamdan arınmıştır. Oysa sigorta şirketi 1 yıl sonraki hastane faturasını, faturadaki doktor muayene ücretini, teşhis ve tedavi hizmetlerindeki her bir kalemin fiyatını bugünden öngörmek, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmek ve bu sırada zarar etmeden ayakta kalmak zorundadır. Enflasyonist ortamların en önemli açmazlarından birisi olan bu durum için sigorta şirketlerinin güvenli alan sınırını geniş tutmaları kaçınılmaz olmaktadır. Böylelikle hem sigorta fiyatından şikâyet eden tüketicinin hem de sigorta şirketinin haklı göründüğü bugünkü gibi ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır.
Kamu otoritesinin yayınladığı Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ve Türk Tabipleri Birliği tarafından belirlenen tarifelerdeki artışlar hastane faturalarının büyümesinin en başta gelen sebepleri arasında sayılabilir. Sağlık alanında oluşan maliyet enflasyonu ile giderek artan hastane faturaları hem tamamlayıcı sağlık sigortası hem de özel sağlık sigortası poliçelerindeki fiyatların büyük bir hızla artmasına yol açıyor. Primlerin maliyetleri karşılamada yetersiz kaldığı görüşünde olan sigorta şirketleri ise yeni zamların kaçınılmaz hale geldiğini ifade ediyor. Kamu hastanelerinde randevu bulmakta ve beklediği gibi sağlık hizmeti almakta zorlanan vatandaşların özel hastanelerden hizmet almak ve bunu finanse edebilmek için sağlık sigortası yaptırmak istemesi sektöre yönelen insan sayısının artmasına ve doğal olarak fiyatlardan şikayetçi olan kitlenin büyümesine yol açıyor. Sağlık sigortası fiyatlarının ilerleyen zaman diliminde en az enflasyon oranında artacağını beklemek oldukça gerçekçi bir yaklaşım sayılabilir.