Piaget’nin ilk İstanbul butiği açıldı

O kadar büyüleyici bir çekicilik yayıyor ki! Gözleri yakalayarak karşılayan ışıl ışıl sarı altın, yalnızca sıcaklığı ve tutkuyu değil aynı zamanda Piaget’nin DNA’sının özünü de simgeleyen, hem ‘Altın’ın parlaklığına hem de ‘Gün Işığı’nın canlılığına hayat veriyor. Maison Piaget, 150’inci kuruluş yıldönümünü kutladığı bu yıl, Piaget’i simgeleyen ışıltıyı bünyesinde barındıran İstanbul’un lüks köşesi İstinyePark’ta göz alıcı yeni butiğini açtı. Rafael de Cárdenas tarafından yeni butik tasarım konsepti ışıltısı doğrultusunda tasarlanan Piaget İstinyePark, Piaget’nin marka anlatım tarihinde yeni bir dönüm noktasına işaret ediyor.

Zanaatkarlıkta mükemmel işçilik dünyası & extraleganza ruhunun açılışı ve keşfi

Rafael de Cárdenas tarafından yeni butik tasarım konsepti ışıltısı doğrultusunda tasarlanan Piaget İstinyePark, Piaget’nin marka anlatım tarihinde yeni bir dönüm noktasına işaret ediyor. Piaget İstinyePark, 1956 yılında Kapalıçarşı’da kurulan ve mücevher zanaatkarlığında mükemmelliyetçiliğiyle tanınan, köklü Türk mücevher markası olan MOLU ile iş ortaklığı içinde açıldı. Yeni açılan butik aynı zamanda sanatçı Mithat Şen’in Piaget İstanbul butiği için özel olarak tasarladığı ‘İstif’ eserine de ev sahipliği yapıyor. Gerçekleştirilen açılış davetine, basın, özel davetliler ve sanatçı Mithat Şen’in yanı sıra Piaget Marka Dostu Ayça Ayşin Turan da katıldı.

Maison’un 1874’e kadar uzanan çok sayıda tarihi arşivinden ilham alan, titizlikle seçilmiş tasarım öğeleri, nefes kesen kompozisyonlara dönüştürülerek ambiyansa sanat ve inovasyonun coşkulu karışımıyla aşılanıyor. Tüm bunlara, bir dizi parlak altın tonları, dolaşık taş dokuları ve gösterişli renk paletleri de dahil oluyor. İkonik Décor Palace saray stili gravürler her köşeyi süsleyerek, mükemmel işçiliği ve ustaca detayları temsil ediyor.

Çekici, sıcak ve altın rengi… Piaget, 2024 yılında 150’inci yılını altın harflerle kutlayan bir günde İstanbul’da ilk butiğini açtı. Bu, 1959’da, o zamanlar Salon Piaget olarak adlandırılan Cenevre’deki 40 rue du Rhône’u, insanların konuşmaya, paylaşmaya ve bağlantı kurmaya gelip altın işçiliğinin ayrıntılarını veya pırlantalarla bezeli bir saat kadranının güzelliğini hayranlıkla izlediği eşsiz bir vahaya dönüştüren bir Maison için temellere geri dönüş anlamına geliyor. Burada ayrıca her ziyaretçi, Maison’un ‘Stil Seçicisi’ sayesinde en sevdiği saatin hatlarını istediği zaman şekillendirip kişiselleştirebiliyor. Detaylara gösterilen bu dikkat, Yves Piaget’nin bugün hala yankı uyandıran sözlerini yansıtıyor: “Arkadaşlarım benim müşterim, müşterilerim de arkadaşım olur”.

1874’ten bu yana saat sektöründe mücevhercilik yapan Piaget, yaratıcı evrenini heyecanlandıran sansasyonel madenle köklerine geri dönüyor: eritilmiş altın, maddeye dönüşen ışık. Tüm formlarda çalışılan ve Maison’un usta zanaatkârları tarafından el işçiliğiyle hazırlanan ‘Decor Palace’ gravürü, pek çok farklı yüzüyle karşı konulmaz, dokunsal, çekici ve çok yönlü. Maison’un gerçek sembolü olan bu eşsiz yetkinlik, New York merkezli mimar, tasarımcı ve kendi stüdyosu Rafael de Càrdenas, Ltd’nin kurucusu Rafael de Càrdenas tarafından tasarlanan bu çekici yeni konseptin imza görünümüne yansıyor. Rafael de Càrdenas, dokulardan renklere, şekillerden ayrıntılara kadar bu enerjiyi ve ışıltıyı Extraleganza’nın Maison’u olan Piaget’nin kalbinde ateşliyor.

Sadece basit, parlak bir şerit olmaktan çok uzak olan butik cephesi, altın monolitleri ile cam pencereler arasındaki formları ve boşlukları, sürekli olarak büyüleyici yeni ayrıntıları ortaya çıkaran bir saatin zincir bağlantılı bileziği gibi ustaca ortaya çıkartıyor. Her şey kontrastla ilgili. Daha karmaşık bir manzarayı tanımlayan malzemeler, renkler ve hikayeler arasındaki beklenmedik buluşmalar. Ziyaretçilerin kapıdan içeri adım attıklarında gördükleri ilk önemli detay, yeşil, mavi ve altın tonlarındaki duvar. Fresk, Piaget dünyasının gerçek yıldızları olan dokuların, renklerin ve gösterişli taşlarının doğal oyununa saygı duruşunda bulunuyor. Bu, samimi bir deneyim vaadini yerine getirmek için gizlenmiş VIP odasında olduğu gibi butiğin karşılama alanlarında da bulunabiliyor. Bir başka önemli nokta ise, doğal dünyanın hazineleri, kitaplar ve her birinin Piaget’nin dünyası hakkında söyleyecek bir şeyleri olan diğer çeşitli nesneler incelenirken, zamanın durmuş gibi göründüğü merak veya daha doğrusu ustalık kabini. Her köşede, hatta sanatçı Julien Gautier tarafından resmedilmiş tavanda bile hava neredeyse mineral renginde olup, Maison’un taş ustalarına ilham vermekten asla vazgeçmeyen malakit, opal veya turkuaz parçacıklarının içerdiği ham ve canlı enerjiyle yüklü.

George-Edouard Piaget, “Her zaman gerekenden daha iyisini yapın” derdi. İşte bu nedenle Piaget, 150 yıllık tarihi boyunca pek çok sayıda farklı model ve pek çok sayıda bilgi birikimi geliştirerek bugüne uzandı. Yeni butik konsepti, çeşitli dekoratif unsurlarla bu tarihsel uzmanlığa saygı duruşunda bulunuyor. Bunlar arasında üç duvar deseni ve tavan deseni, Maison’un zengin tarihini yansıtan, görsel açıdan en çarpıcı ve en etkileyici desen olarak öne çıkıyor.

Piaget, Türk sanatına ve sanat tarihine saygısını, Türk sanatçı Mithat Şen’in Piaget için özel olarak tasarladığı eseri ‘İsrif’i yeni butiğinde merkezine koyarak sunuyor. “İstif”, Mithat Şen’in erken dönemlerinde kurduğu ve geliştirdiği, kimi zaman bölünen kimi zaman bütün olarak, tuval üzerinde yahut şasilere gerilmiş derilerde gördüğümüz bedeni, yazıya dair bir kompozisyon odağında kuşatıyor. Yazının alışılagelmiş düzeninden çıkıp harflerin birbiriyle kurduğu boşluk-doluluk ve parça-bütün ilişkisi çevresinde düzenlendiği “istif”, forma ilişkin bir çeşitleme olmanın yanı sıra birimlerin bütüne ulaşmada aldıkları farklı aşamalara işaret etmesi bakımından da özel bir sistem kuruyor. Mithat Şen’in resimlerinde kullandığı 13 birim, bu seride, bedene dair bir alfabe gibi kodlanmış ve harflerin dizilişindeki denge ile parçadan bütüne ulaşma yolunda, tıpkı doğadaki gibi sonsuz okumalara olanak tanıyacak formlara açılıyor. Yıldız Sistemine Dair, evrende mekânsız, zamansız ve sonsuz süren parçanın parça ile ve bütün ile iletişimini ve etkileşimini temsil ediyor. 

Zengin ama son derece uyumlu olan bu sanatsal bütünlük, Maison’un ikonik parçalarının kıvrımlarını, mücevherleri de dahil etmeye başlayan saatçilik geleneğinin zenginliğini ve 150 yıldır La Côte-aux-Fées’ten dünyanın geri kalan sınırlarına kadar sürekli genişleyen DNA’sının benzersizliğini incelikle yansıtıyor. Zarafet ve aşırılık arasındaki gösterişli uyuma en uygun başlık olan “Maison of Extraleganza”, Maison’un saatlerinin ve mücevher tasarımlarının da parladığı vitrinlerdeki sanki rastgele şekillendirilmiş detaylara kadar anlamını bütünlüyor.

İlgili Makaleler