Geçen yıl Anneler Günü için bir araya geldiğimiz Özlem Ahıakın, Yasemin Taciroğlu, Ayşegül Kunter, Burçe Bekrek ve Aslı Filinta gibi çok sevdiğimiz tasarımcılarla annelerinden nasıl ilham aldıklarını sorduğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirmiştik.
AYŞEGÜL KUNTER
Anneniz Pelin Kunter ile aynı ofisi paylaştınız bir süre, nasıldı her gün birlikte olmak?
Annemle uzun süre Nişantaşı’ndaki ofisimizi paylaştık. O ev tekstili alanında faaliyet gösteriyor ben ise portföy ve çanta üretiyorum. Farklı alanlar gibi görünse de ikimiz de özünde tasarım olan bir iş yapıyoruz.
Beraber çalışmanın artıları ve eksilerinden bahseder misiniz…
Annenizle bir arada çalışmak güzel bir duygu. En güvendiğiniz insan hep yanı başınızda. Paylaşımınız artıyor, anne-kız ilişkisi farklı bir boyut kazanıyor. Kendinizi güvende ve huzurlu hissediyorsunuz. Diğer yandan işin bir de profesyonel boyutu söz konusu. Neticede her iki taraf da ciddi bir iş yapıyor. Markasını büyütmek için zorlu rekabet ortamında emek harcıyor. Bu noktada nadir de olsa uyuşmazlıklar olabiliyor. Neticede herkesin karakteri ve işi yapış şekli farklı. Ancak biz bu tip durumları dengede tutmayı başardık. Sabah gülümseyerek başladığımız günü, hep öyle bitirdik.
Pelin Kunter
Anneniz ve size özel zamanları en iyi ne tanımlar, ne yaparsınız birlikte?
Ben entegre yaşama inanan biriyim. Bana göre ailenizi görmek, ziyaret etmek ya da onlarla olmak için özel bir günü, tatili ya da organizasyonu beklemek doğru değil.
Annenden aldığın ve hep hatırladığın en önemli öğüt ne olmuştur bugüne kadar?
“Kızım daha az çanta satın al, daha fazla sat!” (gülüyor). Şaka bir yana, ben ve ağabeyim şanslı kişileriz. Her ikimiz de farklı kıtalarda özgürce yetiştik. Ailemiz ikimizin de kendi ayakları üstünde duran bireyler olmamızı istedi ve bizi hayallerimiz konusunda teşvik etti, destekledi.
Ona sorsak, sizden öğrendiği ne olmuştur?
Güzel bir soru. Bunu bugüne kadar hiç düşünmemiştim. Buna öğrenmek değil de etkilenmek demek daha doğru olur. Önce eğitim hayatımda, sonra da iş yaşamımda hedeflerimin peşinde koşan ve asla vazgeçmeyen bir kişi olmamın annemi mutlu ettiğini ve etkilediğini düşünüyorum. O çok planlı ve titiz biridir. Benim hızla aksiyon alan, özgür yanımı sevdiğini tahmin ediyorum.
YASEMİN TACİROĞLU
Ne zamandır anneniz Nedret Taciroğlu ile birlikte çalışıyorsunuz?
Sanırım sekiz sene oldu…
Birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz, kendiliğinden mi gelişti bu süreç?
Aslında ben o sırada Milano’da iş görüşmeleri yapıyordum, fakat tam da aynı zamanda annemin işleri büyümeye başladı ve bana ihtiyacı oldu. Ben de bir anda kendimi işin içinde buldum…
Tasarımcı olmak istediğinizi ne zaman anladınız, yoksa bu her zaman bildiğiniz bir şey miydi?
Milano’ya okumaya gittiğim ikinci senemde Türkiye ile iş yapan bir tekstil firmasında yarım gün çalışmaya başladım. Aslında ilk orda bu işi sevdiğimi ve bu dünyanın içinde çalışmam gerektiğini hissettim ama esas annemle çalışmaya başladığımda çıktı bu his…Bu işin tozunu yutan bir daha kolay kolay kurtulamıyor! (Gülüyor)
Nedret Taciroğlu
İş paylaşımınız nasıl?
Ben daha çok sipariş takibini ve üretimi takip edip müşterilerle iletişimde oluyorum, yurt dışındaki tüm müşterilerle ben ilgilenip yüklemeleri takip ediyorum…
Annenizle birlikte en çok neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Çoğunlukla işle ilgili seyahatlerimiz oluyor bazen de bu seyahatleri tatil amaçlı bir iki gün uzattığımız da olmuyor değil… Ama her yıl ikimiz muhakkak bir kere Capri’ye gideriz beraber…
Annenizle birlikte yaptığınız en çılgınca şey neydi bugüne dek?
Aslında çok şey var, biz gerçekten komik ve tatlı bi ikiliyiz, beraberken eğleniyoruz çok… Ama en çılgını nedir şu an aklıma gelmiyor, ama ani karar verip ertesi gün çıktığımız seyahatler olabilir belki…
ASLI FİLİNTA
Anneniz Esin Filinta’dan iş hayatına yönelik öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?
Güleryüzlü olmak!
Annenizden hayata dair aldığınız en önemli öğüt ne oldu?
Kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerektiği.
Tasarımcı olmaya karar vermenizde annenizin ne kadar etkisi oldu?
Annem bana her zaman destek olmuştur! New York’tayken telefonda söylemiştim, emin misin kendi adınla yapınca dönüşü zor olur demişti sadece. Haklıymış!
Annenizle beraber tasarlar mısınız?
Her zaman, o benim ‘esin’ kaynağım! Düğün sezonlarında tasarım departmanını ele geçirdiği de olmuştur.
Esin Filinta
Size ne kadar karışır, siz ne kadarına göz yumarsınız?
Aleni karışmak diye bir durum söz konusu değil, ne dersem ‘bilinçaltından vururum’un peşinde.
Beraber alışverişe çıkar mısınız?
En son üniversite birinci sınıfta çıkmıştık sanırım…
Annenizin gardırobundan sizinkine geçen en önemli parça hangisi?
1979 Vakko ipekmavi desenli elbisesi bana kaldı. O gömlek olarak giyermiş, ben beline kemer takip elbise olarak kullanıyorum.
Annenizle hangi konularda benzer hangi konularda ayrışırsınız?
Yaşım büyüdükçe her konuda ona benzemeye başladığımı düşünüyorum.
ÖZLEM AHIAKIN
Tasarımcı olmaya ne zaman karar verdiniz?
Aslında ailemde tekstil tasarımla meslek olarak uğraşan biri yok, fakat annemden, ben küçükken giydiği ve diktiği kıyafetlerden çok etkilenmişim belli ki. Meslek lisesinde öğrenmiş annem dikiş dikmeyi. Barbie bebeklerime hep kumaşlarla bir şeyler yapmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Benim de yaşım ilerledikçe ve kıyafetlere, kumaşlara olan merakım arttıkça bu mesleği yapmaya karar verdim.
Anneniz Şule Ahıakın’dan bugüne kadar öğrendiğiniz en önemli şey sizce ne oldu?
Ne yaparsam yapayım, hem iş hem de özel hayatımda, sabırlı olup karşımdakiyle empati kurmayı, kendimi onun yerine koyup anlamaya çalışmayı ve vicdanlı davranmayı öğretti annem bana. Ve belki de en önemlisi sonucu ne olursa olsun hissettiklerinin ve isteklerinin peşinden gitmem gerektiğini…
Şule Ahıakın
Stilinizin annenizden etkilendiğini düşündüğünüz tarafları var mı?
Kesinlikle! Özellikle gençlik yıllarında diktiği kıyafetlere bayılıyorum! Şu anda da zevklerimiz çoğu zaman aynı!
Anne-kız birlikte en çok ne yapmaktan hoşlanırsınız?
Yürüyüş yapıp bir yerlerde kahve içmekten…
Tasarımlarınızı yaparken fikir alır mısınız annenizden?
Mutlaka onun da fikrini alırım, özellikle kumaş seçimlerimde.
Anneniz için neler tasarladınız şimdiye dek?
Pek çok kıyafet tasarladım aslında şimdiye dek. İlk aklıma gelen kuzenimin düğünü için hazırladığım sırtı komple açık, ipek şifon detaylara sahip siyah bir elbiseydi.
BURÇE BEKREK
Ne zaman anladınız tasarımcı olmak istediğinizi?
İçgüdüsel. Konuşmaya ilk başladığımda ne istediğini bilen ve ifade eden bir çocuktum. Bunu o kadar bilinçli ifade ediyor ve gazetelerden defile haberlerini kesip çizimler ve board’larla bir çocuğun o küpürler ile yapamayacağı şeyleri sanki doğuştan biliyormuşum gibi yapıyordum ki, ailem benim sanat ve tasarım yönüme odaklandı ve bilinçli, önceden hesaplanmış bir eğitim hayatı geçirdim.
Anneniz Zümrüt Bekrek ile ne zamandan beri birlikte çalışıyorsunuz?
Tasarımları ben yapıyorum. Seçimler, Ar-ge, operasyonel kısım, yönetim ve kararlar ise hep ortak. Annem markanın yönetici ortağı. Finans ve pazarlama bölümüyle o ilgileniyor ve showroom’un tüm sorumluluğu da onda. Beş senedir Burçe Bekrek için beraber çalışıyoruz ama annem üniversite yıllarımdan beri beyniyle ve ruhuyla hep benimle.
Zümrüt Bekrek
Annenizden aldığınız en önemli öğüt ne olmuştur şimdiye dek?
Pozitif olmayı, yaşadığım her şeyin öteki yüzünü de görebilmeyi ondan öğrendim. Bundan altı yıl evvel ilk koleksiyonumu hazırlarken bir gün bana, ‘Öyle bir imza koy ki tasarımlarına, öyle bir detay olsun ki, insanlar onu gördüğünde ‘Bu tasarım Burçe Bekrek’tir’, diyebilsin.’ demişti. O gün tasarladığım o bant strüktürler bugün benim tasarımlarımdaki imzam ve tüm müşterilerimin taşımaktan en keyif aldığı ürünler.
Anneler Günü’nü kutlayacak mısınız yoksa sevene her gün Anneler Günü mü dersiniz?
Annem Anneler Günü’nden pek hoşlanmıyor aslında. Böyle şeylerin tek bir güne indirgenmesine ve çoğu zaman ticari sömürüye dönüşmesine karşı. Onunla benim aramda 365 gün içerisinde spontane bir an ‘Anne ve Kız’ gününe dönüşebilir. Ve bu çok daha büyük sevinç onun için.