Röportaj: Magnolia Bakery Türkiye’nin kurucusu Tuğba Dinçerler

Amerikan pastane kültürünün en ünlü temsilcilerinden Magnolia Bakery, Türkiye’de açılışının 1. yılını kutluyor. İşin tutkuya dönüşme sürecini ve pastanenin açılış hikayesini, Magnolia Bakery Türkiye’nin kurucusu Tuğba Dinçerler ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızda keşfediyoruz.

Röportaj: Ayşenur Kurtuluş

Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra mutfak üzerine eğitimler aldınız. Sizi hukuktan mutfağa yönelten ve oradan Magnolia Bakery’e uzanan öykünüzden bahseder misiniz?

Hukuk fakültesini çok severek okudum. Hayatım boyunca çalışkan bir öğrenciydim ama ben bu bölümü okumaya karar verdiğimde gelecek planlaması için çok erken bir yaş olan 17 yaşındaydım ve okuldan sonra başlayan “gerçek” hayat açıkçası pek de tahmin ettiğim gibi çıkmadı. Bu yüzden avukatlık stajımı tamamlayıp ruhsatımı aldıktan sonra Gloria Jean’s Coffees’te çalışmaya başladım ve çeşitli pozisyonlarda deneyim kazandım.

Zaten 40 yıldan fazladır yeme-içme sektöründe olan bir aileden geldiğimden, bu kariyer değişikliği benim için zor olmadı. 2019 yılında Magnolia Bakery ile görüşmelerimiz olumlu bir şekilde devam ederken, “Bu işte yönetici olacaksam mutfağını da çok iyi bilmem gerekir.” diye düşünerek profesyonel pastacılık ve ekmekçilik eğitimine başladım. Sonrasında Magnolia Bakery’nin Manhattan’daki mağazalarında 2 ay çalıştım. Yani aslında, mutfak eğitimlerine başlamamın sebebi Magnolia Bakery oldu. Neyse ki mutfağı gerçekten çok sevdim ve böylece iş, benim için aşka dönüştü.

Mutfak tutkunuz ve eğitimleriniz Magnolia Bakery’e ne gibi katkılar sağladı?

Açılış öncesinde oldukça zorlu bir Ar-Ge sürecimiz oldu. Ekip kurarken de aynı şekilde çetrefilli bir süreçten geçtik ve tüm bu süreçte aldığım eğitimlerin çok faydasını gördüm. Eğitimlerim, durumlara farklı bir bilgi birikimi ve perspektifle bakmama yardımcı olurken önüme çıkan engelleri de daha kolay aşmamı sağladı. 

Magnolia Bakery’nin açılışı ilk duyulduğu andan itibaren sabırsızlıkla beklendi. Açılışından sonra tıpkı Manhattan’da olduğu gibi İstanbul mağazasının önünde de uzun kuyruklar oluştu. Bu başarının arka planında yatan çalışmayı ve bu uzun kuyrukların sırrını sizden dinlemeyi çok isteriz.

Magnolia Bakery, Dünya’nın başkenti sayılan New York City’nin adeta şehir simgelerinden birisine dönüşmüş bir marka ve dünyanın dört bir yanında bilinip seviliyor. Şu an 8 ülkede mağazaları var. Türkiye, markanın bu zamana kadar giriş yaptığı son ülke oldu. Açılış öncesinde Amerika ekibi bize açıldığımız zaman kapıda uzun kuyruklar olacağını söylediğinde açıkçası pek inanmamıştık. Onlar bu konuda tecrübeliydi ve giriş yaptıkları her ülkede kapıda uzun kuyruklar görmeye alışıklardı. Tıpkı dedikleri gibi kapılarımızı henüz açmamışken kapıda kuyruk olduğunu görünce biz de çok şaşırdık. Hatta o an şaşkınlık ve sevinç duygularıyla karışık kendimi tutamayıp ağlamıştım. O günü hayatım boyunca hiç unutmayacağım. Kapıdaki kuyruklarımız 2 aydan uzun sürdü. Gerçekten çok büyük emeklerle açıldı ve biz de tüm bu emeklerimizin karşılığını almaya devam ediyoruz.

Magnolia Bakery için bir Amerikan pastanesi diyebiliriz. Sizce tipik bir Türk pastanesiyle Magnolia Bakery arasındaki en belirgin farklar neler? Magnolia Bakery İstanbul’a ne gibi farklılıklar getirdi?

İlk göze çarpan farkımız pastalarımızın boyutu, içeriği ve kreması diyebilirim. Pandispanyalarımız tipik dev Amerikan pandispanyası boyutunda yapılıyor ve krema olarak her zaman “buttercream” veya “Amerikan Merengi” kullanılıyor. Bu durum cupcakelerimizde de aynı. Onlar da çok özel ve her biri ayrı lezzetli.

Tabii ki tüm dünyada bolca fanatiği olan orijinal Banana Puddingimizden bahsetmezsek olmaz. Kendine has yöntemimiz ve eşsiz malzemelerimizle yaptığımız pudingimiz, markamızla bağdaşmış bir ürün oldu. Banana Pudding’i tadan, bu lezzetten vazgeçemiyor.

Her bir üründen tek tek bahsetmeyi çok isterdim ama oldukça uzun olur. Mesela birçok tatlımızın marka özelinde veya Amerika genelinde bir hikayesi var. Her biri gerçekten çok özel tatlar ve Türkiye’de muadili yok. Bizi ayrıştıran bir diğer -bence en önemli- özelliğimiz mağazamız içerisinde bulunan mutfağımızda her şeyi günlük bir şekilde yapıyor olmamız. Bu süreçte en kaliteli malzemeleri kullanıyoruz ve ürünlerimizi misafirlerimize taptaze bir şekilde sunuyoruz.     

Aslında hepimiz “Magnolia Bakery” adını Sex and The City’de Miranda ve Carrie’nin Manhattan’da Magnolia Bakery’nin önünde cupcake yiyip kahve içtikleri sahneyle duyduk. Bu konseptte bir ürün olan “Carrie Cupcake” İstanbul şubesinde de mevcut mu? Sex and The City konseptli başka ürünler de düşünülüyor mu?

Evet, “Carrie Cupcake” bizim mağazamızda da mevcut. Ayrıca mağazamız içerisinde Miranda ve Carrie’nin cupcake yediği bankın benzeri bulunuyor ve bu sayede misafirlerimiz kendilerini adeta bir Sex and The City sahnesinde gibi hissedebiliyor. Bu banklı kısmın mağazanın en popüler fotoğraf köşesi olduğunu söyleyebiliriz.

Magnolia Bakery’nin ilk mağazası için Vadistanbul’un seçilmiş olmasının özel bir nedeni var mı? Türkiye’de başka mağazalar açılması da düşünülüyor mu?

Vadistanbul ve çevresi şu an İstanbul’un en çok ilgi gören noktalarından biri. Pek çok ihtiyaca karşılık vermesi sebebiyle bu bölgeye yoğun bir yaşam merkezi diyebiliriz. Sadece AVM ile kalmıyor, içerisinde ve etrafında ciddi sayıda konut, ofis, hastane, otel ve üniversite gibi birçok kilit lokasyon barındırıyor. Ayrıca İstanbul’un en merkezi noktalarına 10 dakika mesafede olması ciddi avantaj sağlıyor. Tüm bunları hesaba katarak ilk şubemizi Vadistanbul’da konumlandırırsak büyük bir kitleye ulaşacağımızı düşündük.

Eylül ayında Akasya’da ikinci mağazamızı açacağız. Bunun yanında belirli zaman aralıklarında İstanbul’un farklı yerlerinde pop-up mağazalar kuruyoruz. Yeni şube açılışlarımız da olacak, bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.

İlgili Makaleler