Londra, Milano, Paris ve New York. Bu şehirlerin moda haftaları üzerindekileri etkileri yadsınamayacak kadar büyük. Dünyanın dört bir yanından moda severlerin bu haftalarda gerçekleşen şovlara katılım sağlaması, modanın kültür fark etmeksizin duygular ve düşünceler üzerindeki etkisini yansıtıyor. Farklı geçmişlere sahip olan markaların farklı hisler uyandırdığını düşünmüş olabilirsiniz. Peki hiç bulunduğunuz şehrin tarzınız üzerindeki etkisini düşündünüz mü? Sizler için bu konuyu detaylıca ele alıyoruz.
Rahat ve sizi ferah hissettirecek parçaların yanında tarz olmanın da getirdiği gereklilikleri birleştiren İskandinav modası, günlük yaşantının moda üzerindeki etkisini çözümleyebilecek örneklerden biri olmaya devam ediyor. Özellikle son zamanlarda popüler olan ve ‘Stockholm Tarzı’ olarak adlandırılan tarzın, az parçayla yansıttığı şıklığıyla ve rahat kullanıma izin veren kesimleriyle biliniyor. Özellikle İskandinav ülkelerinde yaygın olan bisiklet kullanımıyla da kadınların kısa ve dar etekler yerine bol ve rahat pantolonlar giymeyi tercih ettiği görülüyor.
Kırmızı ruju, beresi, babeti ve sigarası elinden eksik olmayan ‘Fransız Kadını’ ise yeri geldiğine eğlenceden yeri geldiğinde de disiplinden ödün vermiyor ve modanın öncülerinden olması da hiç şaşırtıcı olmuyor. Fransız modasına yön veren Yves Saint Laurent, Chanel ve Christian Dior gibi önemli tasarımcıların da koleksiyonlarında kendi kültürlerinden etkilenmediklerini söylemek yanlış olacaktır.
Gündelik hayatımızda etkilendiğimiz çevremiz, gittiğimiz kafeler, kıyafetlerimizi satın aldığımız mağazalar… Hepsi, kendine özgü tarz ve hissiyatlarıyla tarzımız üzerinde büyük rol oynuyorlar. Yaşadığımız şehirdeki genel hava durumunun renk seçimi üzerindeki etkisi de yok sayılamayacak kadar büyük. Ekvator sınırındaki ülkelerde yeşilden sarıya, maviden turuncuya kadar birçok farklı tonlarda renk tercihi yapılırken,daha ılıman iklimli ülkelerde siyah, beyaz ve gri tonlarda renk tercihi yapıldığı görülüyor. Şehirdeki güneşli havanın enerjinizi arttırdığının ve sizi daha renkli kombinler yapmaya teşvik ettiğinin etkisi kaçınılmaz. Aksine kapalı bir havada daha temel renklere inerek görünümü kat kat parçalarla fakat sadelikle oluşturmaya daha eğilimli oluyoruz.