“Moda, anlamlı aksiyonlar alabilme şansına sahip olduğumuz bir alan.”
Sektöre bakış açısını bu şekilde ifade eden Fransız tasarımcı, 2016’da Belçika’daki La Cambre’dan mezun olmasının ardından Alexander McQueen, Balenciaga, Dior gibi markalarda staj yaptı. 2017’de LVMH Genç Moda Tasarımcıları Ödülü’nü kazandı ve kısa süre
sonra kendi adını taşıyan markasını kurdu. İlk günden bu yana döngüsel moda anlayışını benimseyen Serre, vizyonuyla endüstriye taze bir soluk getirirken yaratıcı kıyafetleri, aksesuarları ve imzası haline gelen hilal şeklindeki logosu onu hem sokak sahnesinin hem de yıldızların favori tasarımcıları arasına taşıdı. Kendisiyle ilk röportajımıza davetlisiniz.
Vintage tutkunuz tasarım anlayışınıza nasıl yansıdı?
Bir obje koleksiyoncusu olan büyükbabamdan çok etkilendim. Çok özgündü, her şeyi özenle seçer ve kategorilere ayırırdı, gerçek bir koleksiyonerdi. Onun bu titiz yaklaşımını ben de benimsedim, günlük hayatımda elbise ve materyalleri benzer şekillerde topluyorum. Fransa’da bir hayırseverlik dükkanı olan Emmaus’dan ikinci el kıyafetler satın alarak genç yaşta vintage ürünler toplamaya başladım. Kıyafetleri kendime göre modifiye etmeyi severdim. O dönemde modanın kıyafetin kendisinden çok tavırla ilgili olduğunu öğrendim. Bunda çok para harcamadan her zaman elegan ve stil sahibi görünmeyi başaran annemin de etkisi büyük.
Tasarımlarınızı rejeneratif olarak adlandırıyorsunuz. Bu terim ne anlama geliyor?
Rejeneratif, yani yenileyici terimi yeni ürünler yaratabilmek ve kumaşlar geliştirebilmek için eski stok kumaşları, vintage ve ömrünün sonuna gelmiş materyalleri ya da giysileri kullanmak anlamına geliyor. Bu pratikle birlikte yeni bir düşünme, satın alma ve tüketim biçimi sunduk. Zanaatkarlığı korurken ürettiğimiz kıyafet miktarını artırdık ve yine de özgün parçalar yaratmayı başardık. Buna ek olarak yaratım süreçlerimizin her adımında tüketim miktarımızı azaltmak için araçlar da kullanıyoruz.
Markanızı kurduğunuzdan bu yana yaşadığınız en büyük zorluk ne oldu?
İleri dönüşüm konsepti henüz trend olmadan önce müşterileri ve perakendecileri buna ikna etmek çok zordu ama pes etmedik. Bu aşamaları hayata geçirmek kolay olmadı çünkü daha önce kimse yapmamıştı, tedarik zincirleri de ileri dönüşüm üretimlerine göre kurgulanmamıştı. Çözümler bulmak için çalıştık, hayal gücümüzü dönüşümün hizmetine soktuk ve bu alanda ilerlemeye devam ediyoruz.
Bugünlerde koleksiyonlarınızda ağırlıklı olarak hangi materyalleri kullanıyorsunuz?
Ne bulabilirsem! Fichu pour Fichu koleksiyonunda kurulama ve aşçı bezleri için kullanılan keten kumaşlara yer verdik. Sonbahar- kış koleksiyonumuz Hard Drive’da ise Provans bölgesine ait boutis adı verilen yorgan, ipek ve tartan atkıları ve denim pantolonları rejenere ettik.
Yaşadığımız topraklar için de büyük anlam ifade eden hilal deseni yıllar içinde popüler oldu ve markanızla bütünleşti. Arkasındaki fikir neydi?
Ay sembolü hakkında çok şey söyleyebilirim. Helenistik dönemde, Mezopotamya’da, Pers mitolojisinde birçok tanrı ve tanrıçayı simgeler, Osmanlı İmparatorluğu ve İslam ikonogrofisi için önem taşır, astroloji ve astronomi sembolleri arasındadır, simyada gümüşü temsil eder, Japon animelerinde yer alır, kısaca birçok farklı alan ve kültüre saygı niteliğindedir. Hilal ise sonsuz bir döngü içinde dünyanın etrafında dolaşan ayın ilk evresi. Son derece feminen, durağan değil ve zamansız. Bu da vermek istediğim mesajı tam olarak yansıtıyor.
Moda endüstrisinin geleceği konusunda optimist misiniz?
Moda birçok farklı alandan insanı kapsayan büyük bir ekosistem. Sorumlu olabilmek için bir kıyafetin müşteriye ulaşmadan önce geçtiği bütün aşamaları iyi anlamanız gerekiyor. Adımlarımıza dikkat edersek neden optimist olmayalım?
Geleceğe doğru
Marine Serre, ilkbahar- yaz 2022 koleksiyonu Fichu pour Fichu için, “Her sezon yeni materyaller keşfediyoruz. Koleksiyonun yüzde 90’ı ileri dönüşüm, geri dönüşüm malzemeleri ve atıklardan meydana geliyor, bu da onu şimdiye kadarki en sürdürülebilir koleksiyonumuz yapıyor. Tasarımlara pembenin sıcak tonları, kiraz renkleri ve orman yeşilleri hakim. Catsuit’ler, taytlar, drape elbiseler ve pantolonlar üzerinde kendini gösteren desenleri ise vintage kumaşları tarayarak ve kolaj yöntemiyle birleştirerek elde ettik,” diyor.
Sanat pratiği
Tasarımcı Fichu pour Fichu koleksiyonunu Ostal 24 isimli bir kısa filmle tanıttı. Serre yaratım sürecini,
“Her şey karantina döneminde başladı, bu deneyimin yeni şeyler yapmak için uygun bir zaman olduğunu düşündüm. Fiziksel defilelerde yaşadığımız az insan sayısı, zaman sınırı, karakterlerin derinlerine inememe hissi gibi kısıtlamaları yaşamamak adına aklıma gelen
ilk şey bir film yapmak oldu. Yerel sanatçılarla çalışmak ve ekibin her üyesiyle yakın ilişkiler kurabilmek benim için çok önemliydi. Yönetmenler Sacha Barbin, Ryan Doubiago’nun yanı sıra filmde çalışan her alandan sanatçıyla sürekli bir aradaydık. Moda, kıyafet yaratmak ve kar elde etmekten fazlası, anlamlı aksiyonlar alabilme şansına sahip olduğumuz bir alan. Vurgulamak istediğim de buydu,” sözleriyle anlatıyor