Bazı ilişkiler, ilk görüşte aşkla başlar ve tam bir yıldırım hızıyla ilerler. Bazılarıysa zamana yayılan aşkın tadını çıkarır, acele etmeden kendini akışa bırakır. Ancak, yavaş ilerleyen ilişkilerde yanlış anlaşılmalar da kolaylıkla ortaya çıkabilir.
Yavaş adımlarla yürütülen ilişkiler hakkında doğru bilinen yanlışları konuşuyoruz.
“Yavaş ilerliyorsa partnerim ilgisizdir” yargısı
İlişkilerin temposu kişiden kişiye değişir ve hiçbir ilişki birbirinize benzemez. Birlikteliğini başka çiftlerle kıyaslamamalısınız ve etraftan gelen yorumlara da mantık çerçevenizde yaklaşmalısınız. Partnerinizin yavaş ve temkinli adımlar atıyor olması size ilgisiz olduğu anlamına gelmez.
Aşk ve heyecan bitti mi?
Aşkın adrenalinle bağlantısı herkes tarafından bilinir, ancak her aşk hız treni gibi mi olmalıdır? Sakin ve huzurlu ilişkilerde de heyecan ve iç kıpırtısı olabilir. Her anı sindire sindire yaşamak isteyenler, çoğunlukla duygularını zamana yaymayı tercih edebilir.
Yavaş ilerleyen ilişkileri geçmiş deneyimlere bağlamak şart değil
Partnerinizin yavaş davranması, geçmişteki deneyimleri ve partnerleriyle ilgili olmayabilir. Geçmişi karıştırmak ve güncel ilişkinizi geçmişin hayaletleri kıyaslamak yerine, partnerinizle bu durumu doğrudan konuşabilirsiniz. Bazı insanlar yapıları gereği ilişkileri aceleye getirmek istemez; her şeyin doğru bir zamanı olduğuna inanır.
Bir gün ayrılma endişesi
Yavaş ilerleyen ilişkiler bazen endişe ve korkulara yol açabilir. “Acaba her şey yolunda gitmiyor mu?” diye kendinize sorular soruyorsanız, rahatlayın. Yavaş adımlar genellikle ilişkinin ömrünü uzatır.
Belirsiz bir ilişki içinde miyiz?
Birlikteliğinize hemen bir isim, bir etiket koymamak ilişkinin belirsiz olduğu anlamına gelmez. İlişkide her iki tarafın da işi tamamen resmileştirmeden önce birbirini daha iyi tanımaya ihtiyaç duyması oldukça doğaldır.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> İlişkilerde kişisel alan yaratmanın önemi
Kapak: @selenagomez